İsrâ ve Mirac hâdiseleri, çok derin anlamlar içeren ve derin mesajlar veren iki olağanüstü hâdise, dünyayı terkediş ve adım adım ilâhî hakikate yükseliş yolculuğu...
İslâm’ın temel özelliklerini özetleyen ve insanı kendine getirerek yüceler yücesi mertebelere yükselme imkânı sunan muazzez iki diriliş yolculuğu bu.
Bugün Allah’ın bir lûtfu olarak âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz’e (sav) bahşedilen İsra ve Mirac yolculuklarını yazdığım bir yazımı güncelleyerek, özlü ilavelerle birlikte bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
YENİDEN DOĞUŞ VE YENİLENEREK DOĞRULUŞ
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (sav), bu gece iki aziz ve leziz yolculuk gerçekleştirdi: Önce Kudüs›e götürüldü. Ardından arş-ı a’lâ’ya, sidretü’I-müntehâ’ya, yani, nihâi, “son nokta”ya...
Kudüs’e yapılan ilk yolculuk, yani İsrâ hâdisesi, Hakikat Yürüyüşü’nün başlangıç noktası’ydı. Yol’a çıkıştı. Yol’a çıkılmıştı...
İkinci hâdise, yani Mirac, İlâhî Huzur’a Yüksel/ti/liş’ti. Yolculuk’tu. Asıl yolculuk buydu.
İki hâdise de, olağanüstüydü, beşerüstüydü; zamanlar ve mekânlarüstüydü. Mülk âleminden melekût âlemine yapılan yolculuklardı.
İnsanı, beşerî putlardan ve dünyevî kirlerden arındırarak, insanlığa insanlığını hatırlatacak, bütün varlığa ve insanlığa İslâm’ın rahmet kanatlarını gerecek yeniden doğuş ve yenilenerek doğruluş yolculuğuydu Efendimiz’in bu iki beşerüstü, zamanlar ve mekânlarüstü yolculuğu.
Bu iki yolculuğun bize öğrettiği ve hediye ettiği şey, Yol ve Yolculuk hakikatleriydi.
Yazının devamı için>:https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/isra-ve-mirac-ladan-illaya-iki-gece-yolculugu-4672661
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.