Kendisi ile çok yakın bir hukukum olduğunu söyleyemem. Fakat en çok kitaplarından ve yazılarından tanıdığım bir insandı. Özellikle “Batılılaşma İhaneti” isimli kitabı, çok önemli olayların yaşandığı 70’li ve 80’li yıllarda yazılmış, 28 Şubat’ın zorlu süreçlerinde Müslüman insanlar için adeta bir can simidi gibi görülmüştü.
Hacı Bayram Camisindeki cenaze namazında ve Taceddin Dergahındaki defni sırasında orada olma imkanına sahip olmak ve onu son yolculuğuna uğurlayanlar arasında olmak benim için anlamlı oldu. Türkçe sevdalısı, mütefekkir ve münevver bir şahsiyet olarak hafızalarımızda unutulmaz bir yer edindi. Cenazeye devlet bürokrasisinden birçok isim katıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da cenaze namazına katılarak ve yaptığı konuşma ile D. Mehmet Doğan ağabeyin Türkiye için öneminden bahsetti. Aynı şekilde cenaze namazını kıldıran Eski Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez hocamızda kendisinin Ankara’daki hizmetlerini anlatarak, Ankara’nın önde gelen alim ve münevver şahsiyetlerini her yıl bir araya getirme geleneğinin olduğundan bahsetti.
Tarihi ve dil hassasiyetini kendisinden öğrendiğimiz sayılı münevverlerden birisiydi. “Batılılaşma İhaneti” kitabının yanısıra, hazırlamış olduğu “Türkçe Sözlük” eseri de, cumhuriyet elitlerinin ortaya koyduğu “uydurukça” dile adeta bir tepkiydi. Türkçe’nin binlerce yıla dayanan zengin yapısını ortaya koyan, uydurukça kelimelerle zenginleşmek şöyle dursun gittikçe kısırlaşan ve fakirleşen yönünü ortaya koyan bir eserdi bu sözlük.
1980’li yıllarda Zaman gazetesi daha Fetö terör örgütünün eline geçmeden önce bu gazetede yazan, çizenler arasında yer aldı. Kısa bir süre sonra gazete bildiğimiz gibi Fetö terör örgütünün bir yayın organı haline gelmişti.
D. Mehmet Doğan ağabey aynı zamanda Mehmet Akif Ersoy konusunda çok hassastı. Akif’le ilgili onlarca yazı yazdığını, Safahat Okumaları konusunda ne kadar hassas olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu yüzden Taceddin Dergahı onun ebedi istirahatgahı olarak çok anlamlı ve isabetli oldu.
Ve en önemli eseri de, her zaman gururla bahsettiği ve önümüzdeki yıllarda elli yıla ulaşacak olan Türkiye Yazarlar Birliği. Burada büyük hizmetlere imza attı. Türkiye Yazarlar Birliği Türkiye’nin dört bir köşesine yayılan şubeleri ile ülkenin her köşesine tarih, medeniyet ve dil konusunda büyük hizmetler gerçekleştirdi.
Bir Türkçe sevdalısı, Mehmet Akif aşığı ve batılılaşmanın ülkemizde ve tüm İslam dünyasında meydana getirdiği yıkıcı etkileri hiç çekinmeden dile getiren şahsiyetlerden birisi oldu. Geçtiğimiz yıllarda özellikle sosyal medyada, Kemalist ve Atatürkçü tarihçilerle tarihin ve dilin nasıl tahrip edildiği, cumhuriyet döneminde meydana gelen yanlış uygulamalarla ilgili birçok tartışmasına şahit oldum. Bütün bunlarda ortaya koyduğu şeylere Kemalist ve Atatürkçü çevrelerden doğru dürüst, inandırıcı bir cevap gelmedi. Bu mücadelesini hastalığının başladığı bu yılın Ocak ayına kadar devam ettirdi. İnandığı değerlerin arkasında durarak onları sonuna kadar savunmaya gayret eden mütevazi ve müstesna bir şahsiyet olarak hafızalarımıza kazındı.
KAYSERİ’DEKİ BİLİM ŞÖLENİNDE VERDİĞİ MESAJLAR
Kendisini daha yakından tanımama vesile olan ise, 2022 yılı Kasım ayında Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi olarak şehrimizde gerçekleştirdiğimiz “Tarihi Yaşatmak, Şehri Yaşatmak” isimli “Bilgi Şöleni” oldu. Özellikle bu tür programlara Sempozyum denilmemesini ve Bilgi Şöleni isminin kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyordu.
3 gün süren ve Kayseri’den birçok akademisyen ve tarih meraklısının katıldığı Bilgi Şöleni’nin açılış ve kapanış konuşmasında verdiği mesajlar hem Kayseri için hem de Türkiye için çok önemli mesajlar içeriyordu. Dil, edebiyat konusunda anlattıkları ile özellikle şehir ve kent ayrımını keskin bir şekilde yaparak şehirlerimize kent diye isim koymanın yanlışlığını üstüne basarak anlattığı hususlar ilk aklımda kalanlar oldu. Bunların dışında da çok önemli tavsiyeleri olmuştu.
Gerçekten, şehrimizdeki bu Bilgi Şöleni kendisini daha yakından tanımama da vesile oldu. İki günlük yorucu Bilgi Şöleni programından sonra üçüncü gün Kayseri’yi gezdirme fırsatı bulduk. Gezi sırasında eserlerle ilgili verilen bilgileri dikkatli bir şekilde dinlemesi ve verdiği tepkiler tarih ve medeniyet konusuna verdiği önemi gösteriyordu. Bu kısa da olsa şehir gezisi ve oradan Erciyes’e yaptığımız gezilerde, D. Mehmet Doğan ağabeyin mütevazi kişiliğini bizzat görebilme mutluluğunu yaşadım. Bulunduğu yerin öneminin farkında fakat bu yerin bir üstünlük veya böbürlenme vesilesi olmaması gerektiğini en güzel şekilde gösteren vakarlı duruşu her zaman hatırlanacak en önemli vasıflarından birisi olacak.
Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Umarım Türkiye Yazarlar Birliği onun yüzyıllar boyu devam edecek olan sadaka-i cariyesi olarak yaşamaya devam eder. Onlarca eserinin yanında gerçekten Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye’ye malolmuş bir eser olarak dilimize, edebiyatımıza ve tarihimize büyük hizmetler vermeye devam eder diye düşünüyorum. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.