• İstanbul 27 °C
  • Ankara 24 °C

Varoluşsal Tehdit: Demografik Kış

Varoluşsal Tehdit: Demografik Kış
Uzun yıllar içinde ve birçok faktörün etkisiyle ortaya çıkan doğum oranlarındaki hızlı düşüşü kısa vadede tersine çevirmek mümkün görünmemektedir.

Bugünden başlayarak mevcuttaki genç nüfusumuzu iyi bir şekilde değerlendiremediğimizde ciddi bir fırsatı kaçırmış olacağız ve akabinde ülkemiz demografik bir kışa çok hızlı bir giriş yapmış olmakla kalmayacak aynı zamanda varoluşsal bir tehdit ile de karşı karşıya kalacaktır.

Demografik değişimler ve nüfusun azalması tarihin birçok döneminde insanlığın karşı karşıya kaldığı bir olgu iken bu durumun başta gelen nedenleri savaşlar, salgın hastalıklar ve kötü yaşam koşulları olarak görülmekte, anne ve bebek ölümleri ise olabildiğince yüksek ve ortalama yaşam beklentisi günümüzdekinden neredeyse yarı yarıya daha az seyretmekteydi. Neolitik dönem ile Sanayi Devrimi arasında geçen sürede ortalama yaşam beklentisi 30-40 yaş civarlarında olup Sanayi Devrimi’nden yaklaşık bir asır kadar önce, tıptaki gelişmeler ile hijyen ve mikrop teorilerinin sağlık otoriteleri tarafından kabul görmesi ve sağlık hizmet sunumunun iyileşmesi ile beraber yaşam beklentisi yıl bazında günümüze kadar sürekli bir artış göstermiştir. Sanayi Devrimi’nin ilk yıllarında acımasız iş ve çevre koşulları ile yetersiz beslenme, çocuk işçiler başta olmak üzere tüm toplumda ölüm oranlarını artırmış ancak daha sonra alınan önlemler, gelişen sendikal faaliyetler ve işçi hakları, koşulların iyileştirilmesi, tıbbi olanakların artışı ve sağlık hizmet sunumunun düzelmesi sonrasında ölüm oranları azalmış ve ülkelerin nüfusları artışa geçmiştir. Doğum oranlarının düşüşü özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan çoğu ülkenin karşılaştığı ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık ve çok boyutlu bir sorundur. Bu düşüşün ilk akla gelen nedenleri ekonomik yetersizlikler, şehirleşme, kadınların istihdamı ve iş gücüne katılımlarının artması, kadın ve erkeklerin eğitim düzeylerindeki artış, kadınların daha fazla kariyer yapma istekleri, evlilik yaşı ve doğum kontrol yöntemlerinin artması, geleneksel aile yapısının bozulması, boşanma oranlarının artışı, evlilik kurumuna olan inancın zayıflaması olarak sayılabilir. Toplumların demografik yapısında köklü değişikliklere yol açan doğum oranlarındaki bu düşüş aynı zamanda toplumdaki yaş ortalamasının artmasına, iş gücü kaybı ve ekonomik sorunların ortaya çıkmasına, sosyal dokunun bozulmasına ve sağlık sisteminin ciddi manada zorlanmasına yol açmaktadır.

Devamı: https://www.perspektif.online/varolussal-tehdit-demografik-kis/

Bu haber toplam 166 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim