Neslişah Sultan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Çalıştayda konuşan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı Filistin konusunda daha gür sesler çıkarıp büyük eylemler yapılması gerektiğini ifade etti.
Yaşanılanların artık soykırım kavramını da çoktan aştığını belirten Bıyıklı şöyle konuştu:
Filistin’de artık insanlık katlediliyor. Soykırım kavramı bile yaşanılanları yansıtmaya yetmiyor. Bunca acı yaşanırken bizlerin hiçbir şey yokmuş gibi normal hayatımıza devam etmemiz kendimizi sorgulamamız gereken bir durumdur.
Vicdan sahibi hiç kimse sessiz kalamaz duyarsız olamaz. Herkes kendi alanında sesini yükseltmek sözünü gür şekilde söylemelidir.
Akademi üzerine düşen vazifeyi Filistin konusunda bugüne kadar yapmamıştır. Filistin hakkında yapılan tezlere baktığımızda Türk akademisyenlerin çok tembel olduklarını görüyoruz. Gönül isterdi ki yüzlerce binlerce çalışma yapılsın. Ama yok maalesef.
Türk akademisi gün geçtikçe irtifa kaybetmektedir. Bunun sorumlularından hesap sorulmalıdır. Filistin konusunda akademik çalışma yapmaktan uzak duran akademisyenleriminiz maalesef terör devletinin katliamlarına karşı da sessiz kalmışlardır. Bu utanç verici bir durumdur.
Dini dili ırkı farklı batılı akademisyenler bile kariyerlerine yakmak pahasına eylemlere katılmış mazlumlardan yana olduklarını beyan etmişlerdir.
Bu namuslu duruşu bu onurlu tavrı bu cesareti bizim akademisyenlerimizin kısmı azamında göremedik.
Vicdan sahibi insan olma şerefinin üstünde hiçbir unvanın değeri yoktur. Önce insanız. İnsanlık katledilirken ses çıkarmamanın meydan yerine çıkmamanın hiçbir bahanesi yoktur.
Bu çağın sorunu vicdansızlık sorunudur. Kariyerlerini kalplerinin önüne geçirenler her zaman kaybedeceklerdir. Yarın çocuklarımız torunlarımız bizlere neredeydin diye soracaklar. Çocuklar öldürülürken kadınların vücutları delik deşik edilirken neredeydin diyecekler.
Bugün susanların yarın konuşmaya yüzü olmayacak. Filistin insanlık testidir. Filistin bizim omuzlarımıza yüklenmiş bir ödevdir. Hepimizin sorumluluk bilinciyle yaklaşmamız gereken bir görevdir. İnsani bir görevdir.
Türk üniversitelerinin sessizliği Türk üniversitelerinin Filistin konusundaki eylemsizliği bizi korkutmaktadır. Akademisyenlerimizi Filistin konusunda nöbete davet ediyor ve soruyoruz. Bugün değilse ne zaman.
Her birimiz hangi mevzide bulunursak bulunalım zulüm bitene kadar Kudüs özgürleşene kadar mevzumuz her zaman Filistin olmalıdır.
Medyada akademide kültürde sanatta her alanda Filistin cephesi açmalı ve o cepheyi güçlü tutmalıyız.
Bugün Filistin’i savunamazsak yarın Türkiye’yi de koruyamaz hale geliriz. Koltuklarından korkanlar mutlaka korktuklarına uğrarlar. Konforunu bozamayanların gün gelir konforu bozulur. Vicdan sahiplerinin konforu da korkusu da olmaz.
Meydanlar bizi bekliyor. Üzerine yüreğinden başka muska takmayan herkesi alanlara bekliyoruz. Gelin emperyalist siyonizme karşı hep birlikte omuz omuza Yaşasın Özgür Filistin! Yaşasın Özgür Gazze! Yaşasın Özgür Kudüs! diyelim.
Filistin Çalıştayı Akademik koordinatörü Prof. Dr. Adem Palabıyık da İsrail'in, Gazze ve Refah Kampı halkına; yaşlılara, çocuklara, kadınlara, bebeklere ve engellilere 7 Ekim’den itibaren yaşattığı vahşet, soykırım ve katliamın devam ettiğini söyledi.
Katliama sessiz kalanların yanında, Gazze’de yaşananlardan tüm dünyanın haberdar olması için çaba harcayan milyonlarca insan bulunduğunu vurgulayan Palabıyık, oluşan farkındalığa akademisyenlerin de dahil olduğunu kaydetti.
Palabıyık, yaşananlara rağmen halen bazı üniversite ve akademisyenlerin Gazze'ye desteğinin istenilen düzeyde olmadığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Akademisyen; halka yukarıdan bakmaz, hayatı ofisi ile evi arasında geçmez, konforunun bozulmasından korkmaz, toplumsal gelişmelere ve değişmelere sessiz kalamaz, geçmişe dair korkularla yaşamaz, olaylara ve kişilere göre renk değiştirmez, mazlum ayrımı yapmaz, düşüncesini sadece kendisine saklamaz, lümpenleşmez, özgürlüğü ve adaleti kişilere göre belirlemez, ikiyüzlülüğü-ırkçılığı ve cinsiyetçiliği teşhir etmez, fikir ayrılığına tahammülsüz olmaz, metin gardiyanlığına soyunmaz, özgürlükten-bilimsellikten-özerlikten-evrensellikten ve insanlıktan taviz vermez, bilimin doğduğu-geliştiği-aktarıldığı-değiştiği-dönüştüğü ve el değiştirdiği yerde akademisyen hakikatten uzak kalamaz, global bir entelektüel hiyerarşisinin alt basamaklarında oturamaz, üretilmiş bilgileri ezberlemekle yetinemez, her yeni duruma ilişkin bilginin üretilmesinden uzak duramaz, global vicdanın parçası olmaktan vazgeçemez, zihnini gündelik hayatın veya tarihsel sosyolojinin parmaklıkları arasına hapsedemez, kendisini umutsuzluğa veya yabancılaşmaya sürükleyen çıkmaza meyletmez, gerektiğinde marjinal-sürgün-yabancı olmayı göze alır ve dünyanın bir yeri yangın alanıyken konforunu sürdürmez."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.