Bilhassa Arap düşmanlığının ve nefretinin de biz mazisi vardır. Bu böyledir. Bunu kimse inkâr edemez.
Her yanımız İngiliz kültürüne bulaşmışken, okullarımızda İngilizce zorunlu ders olarak okutulurken ve İngilizce, mahalle aralarına kadar tabelalarda yer bulurken milliyetçiliğimizi rafa kaldırırız.
İngilizceyi baş tacı ederken Arap alfabesinden gıcık kaparız. Milliyetçilik, ırkçılık burada sökmez. Çünkü İngilizce, batı demektir, modernleşmedir, sosyetedir, çağdaşlık göstergesidir, güçtür, hakimiyettir.
Bu burada kalsın.
Fakat siz Avrupalı ülkeler huzur içinde yaşasın diyerek beş milyon küsur sığınmacıyı bir depo vazifesi olarak ülkenizde tutarsanız işler biraz karmaşıklaşır. Bu mesele hassaslaşır ve yumuşak karnınız haline gelir. Bu da bir hakikat.
Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir çoğunlukla, beş milyon sığınmacıyı uzun yıllardır ülkenizde barındırmak kolay bir iş değildir. Burada yaşanan sıkıntıları ırkçılık kapsamında ele almak işin kolayına kaçmak olur.
Ben onu yapmayacağım ve hakikati ortaya koymaya çalışacağım.
Suriyeli sığınmacıların onurlu ve şerefli bir şekilde kendi ülkelerine dönmesinden yanayım. Öncelikle bunun bilinmesini isterim.
Eğer siz, çocuk istismarı üzerinden, yine çocukların yaşadığı evleri ve iş yerlerini ateşe verirseniz bu sefer de sizin yumuşak karnınız olan ırkçılığı kullanarak bunu kitlesel bir provokasyona çevirmek isteyen yabancı istihbarat örgütleri devreye girer.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/kaosa-hizmet-etmeyelim-7225/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.