Zeynep Türkoğlu’nun "Dilimiz konusunda verdiği mücadeleden bahseder misiniz?" sorusu üzerine Bıyıklı, Doğan’ın çok yönlü bir şahsiyet ve farklı cephelerde kavga yürüttüğünün altını çizerek şöyle konuştu:
DİL DEVRİMİNE İSYAN
Dil konusunda Mehmet Doğan sadece yazıp çizmedi, adeta feryat figan kopardı. Neyi kaybettiğimizi iyi bildiği için yüreği yanıyordu. Alfabe değişikliğinin emperyalist bir planın parçası olduğunu her zaman dillendirdi. Yirminci yüzyılda alfabe değişikliğini başka milletlerde görmek mümkün değildi. Malumunuz Türkiye’den önce Azerbaycan da bir dil devrimine maruz kaldı. Sonrasında diğer Türk ülkeleri Latin alfabesine geçirildi. Bununla yetinilmedi her Türk lehçesi için farklı bir Kiril alfabesi icat ettiler. Böylelikle ortak dil, ortak kültür, ortak geçmiş ve ortak gelecek fikrini paramparça ettiler. Ortak alfabeyi yok ederek Türk dünyasındaki herkesin Rusça ile anlaşmasının yolunu açtılar.
Doğan’ın şimdi olmasa bir gün mutlaka olmasını arzu ettiği hayali Türk dünyasıyla Türkiye arasındaki dil probleminin çözülmesiydi. Bu konuda önerisi Türkiye Türkçesinde karar kılınmasıydı. Türkiye Türkçesi ortak dil olarak belirlendiğinde Türkçenin dünya üzerindeki etki gücünün de artacağını iddia ediyordu. Doğan, ciddi bir mütefekkir olarak yaşadı. Dolaysıyla hamaset ve ham hayalden uzak durdu. Ortak Türkçe kültür köprülerinin kurulacağı fikrini desteklemek için İsmail Gaspıralı Tercüman gazetesini ve Sebilirreşad dergisini örnek veriyordu. Bilindiği üzere Tercüman, Kırım’da basılıyor İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerde alınıyor ve okunuyordu.
Yine İstanbul’da yayımlanan Sebilürreşad bütün Türk dünyasına dağılıyor ve rahatlıkla okunup anlaşılabiliyordu. Dile yapılan müdahaleler bütün bu güzel gelişmelere darbe vurdu. Ortak Türkçeye doğru bir gidiş vardı. Tabii alfabe değişikliği bu ortak Türkçeye gidişi sekteye uğrattı.
Türkiye’deki dil devrimin sonuçları üzerine çok sayıda yazı kaleme aldı. Müstakil kitaplar yazdı. Türkçeleşmiş Türkçedir gibi geniş bakış açısından uydurmacılık gibi gülünç bir duruma gelindi. Türkçemizdeki Arapça ve Farsça kelimelere savaş açıldı.
Türkiye’deki dil devrimine en güçlü itirazları getiren aydınların başında yer aldı Doğan. Türkçenin zengin dil varlığının korunması beka problemi olarak gördü. Aynı yüzyılda yaşadığımız yazarlarının eserlerinin yeni nesiller tarafından anlaşılamamasına isyan ederdi. Doğan burada diğer Türkçe muhafızı aydınlardan farkı sadece eleştirmekle kalmamış kendisini sorumlu hissettiği alanlarda üretimde bulunmuştur. Büyük Türkçe sözlük çalışmasını bu kapsamda değerlendirmek gerekir.
SİYASETÜSTÜ BİR İSİM OLDU
Milletimizin zihninde meydana gelen hasarları onarmayı gelecek nesillerimin medeniyet birikimimizin farkında olarak dünyayı kavrayabilmelerini sağlamak için çaba gösteren ve bunları kendisine vazife sayan Doğan, kendisini yazma eyleminden uzak tutacak bütün meşgalelerden uzak durdu. Siyasetin merkezi olan Ankara’da yaşamasına ve sağ camiadaki bütün liderlerle hukuku olmasına rağmen siyasete girmedi. Bu konuyla ilgili bir soruna ‘Elhamdülillah siyasete bulaşmadım. Bununla ilgili birtakım eğilimler ortaya çıktı ama siyaset de bana fazla bulaşmadı’’ diye kendine has kahkahasıyla cevap vermişti.
Siyasetin her konuda belirleyici olmasını tasvip etmiyordu. Siyaset kurumunun Mehmet doğan gibi sözünün ağırlığı olan duruşundan taviz vermeyen yanlışa yanlış diyen isimleri kaldıramayacak olması da ayrı bir Türkiye manzarası. Bu yönden doğan siyasete girseydi bile kalıcı olması mümkün olmazdı.
Siyaset demişken Türkiye Yazarlar Birliği’ni siyasetin dışında tutması siyaset üstü tavrından vazgeçmemesi memlekete en büyük hizmetlerden biri olmuştur. İktidar döneminde çeşitli sebeplerle bütün STK’lar politik mevziiye çekilirken onun sayesinde TYB sivil duruşundan taviz vermemiş ekonomik ve kültürel özgürlüğünü mahfuz tutularak söz söyleme hakkını muhafaza etmiştir. Son yirmi beş yılda kültür ve eğitim politikalarındaki eksiklilere devletin işleyişindeki aksaklıklara şehirlerin kimliğini katledilişine tarihi ve doğal güzelliklerimizin mahvedilişine karşı cesur çıkışlar yapmıştır.
Doğan siyasetin değil kültürün belirleyici olması gerektiğini savunmuştur bir kültürel ve medeniyet arka planı olmayan siyasetin sürdürülmesinin mümkün olmadığının altını çizmiştir.
Son dönemde de Kültürel arka planın güçlendirmemesinin acısını duymuş bu konuda uyarılarda bulunmuştur. Yazarlar Birliğindeki öncülük ettiği bütün çalışmalarda kültür medeniyet merkezli olması noktasında gösterdiği olağanüstü hassasiyete şahidiz.
VATAN NÖBETİ
Sahici bir münevver olan Mehmet Doğan’ın yetmiş yedi yıllık bereketli hayatına baktığımızda her daim bir nöbet bilinciyle yaşadığını görüyoruz. Atalarımızdan kalan bütün güzelliklerin yok sayılmakla kalmayıp barbarca tahrip edilmesine isyan etti. Ömrünü elde kalan mirasın küçük parçaların muhafazasına bu topraklara ait değerlerin iç ve dış saldırılara karşı müdafaasına ayırdı. Anadolu’yu İslamlaştıran ve bize vatan kılan bütün kültürel unsurlara sahip çıktı.
Yazdığı her eser, öncülük ettiği her çalışma ülkesine olan bir vefa borcunun ve mesuliyet duygusunun sonucu olarak görülebilir. Doğan imparatorluk ufku olan Anadolu irfanını yaşayan Müslüman bir Türk ailesinin evladıdır. Annesi Safiye Hanım, kahramanlar büyüten Anadol’unun yiğit annelerinden bir annedir. İlk mektebi eski harflerle okuyan
Safiye Hanım, yeni harfleri öğrenmek konusunda bir heyecan duymaz. Doğan dil devrimine karşı duruşunun temelinde annesinin bu tutumunun etkisi var mıdır bilinmez.
Safiye Hanım’ın oğlunu askere gönderirken imparatorluğa has padişah dirliğiyle gidip gelesin diye dua eder. Yine askere giderken verdiği bir tavsiyesi doğanın kaderinin tamamına tesir eder. Safiye Hanım evladına gönüllü nöbet tutmasını tembihler. Gerçekten de hayırlı bir evlat olana Mehmet Doğan anne nasihatini önemser ve askerde epey gönüllü nöbetler tutar.
Ve bu nöbet vatanın bekası için kültür cephesinde son nefese kadar tutulmaya devam Etti Müslüman Anadolu insanı askerde tutulan nöbetin nafile ibadet hükmünde olduğuna inanır. El hak öyledir. Mehmet Doğan, yetmiş yedi yıllık gönüllü nöbetin ecrini ahirette mutlaka görecektir. Yaptığı her çalışma yazdığı her kitap öbür dünyada karşısına ecir olarak çıkacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Aziz ruhu şad olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.