Ülkemizde hakaret etmeyi eleştiri, toplumun belli kesimini aşağılamayı fikir, terör örgütlerine desteği hak olarak gören bir kesim var. Terör örgütüne destek veren gazeteciler tutuklanınca 'medya susturuluyor' diyorlar. Cumhurbaşkanına, AK Partiye oy verenlere ağır hakaret edenlere soruşturma açılınca 'eleştiriye tahammül edemiyorlar' deniyor. Yalanın her türlüsünü söyleyerek iç barışı bozanlar hapse atılınca 'siyasetçileri tutukluyorlar' diye yaygara çıkarıyorlar. "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyen terör destekçisi bir belediye başkanının cezası onaylanınca belediyeye kayyım atanıyor, bu sefer de 'mille iradeye darbe' diyorlar. Yalan, iftira, ağır hakaretler, terör destekçiliği ve iç barışı bozan fiiller görmezden mi gelinsin? En son TÜSİAD, benzer iddiaları görüş olarak açıkladı.
TÜSİAD İLE VESAYETÇİLERİN İLİŞKİSİ
27 Mayıs darbesi ile 12 Eylül darbesi arasındaki 20 yılda ülkemizde darbeci vesayet sistemi kurumsallaştırıldı. Bu süreçte yaşanan iki askeri darbe, bir muhtıra, krizler, kısa süreli koalisyon hükümetleri siyasetçilere güveni azalttı. Sermaye sınıfı vesayet odaklarına dayanarak ayakta kalacaklarını düşündüler. TÜSİAD böyle bir ortamda 12 Mart 1971 muhtırasının verildiği yıl kuruldu. Devletin sahibi görünen askeri vesayete eklemlenmek sermaye elitlerinin tercihi oldu.
Devamı: https://www.aksam.com.tr/yazarlar/tarkan-zengin/tusiad-kimin-vesayetinde/haber-1547014
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.