Daha sonraları onları, bilhassa sanâyi evresinde, yedek ve reel işgücü hâlinde üretime sokmuştur. Bu mâlûmat, genel kültürü sağlam herhangi bir insanın bilebileceği mâhiyettedir. Mesele, bu demografik birikimin nasıl yorumlandığında odaklaşır.
Kitle isyânları, târihsel olarak kökleri çok eskiye uzanan bir hadisedir. Sosyolojik olarak bakıldığında bunların başlıca üç örüntüsü (pattern) olduğu söylenebilir. Başlıcası köylü isyanlarıdır. Bu tarz isyanlar merkezden uzak olarak ortaya çıkar. Köle isyanları diğer bir örüntüdür. Bunlar kenarda yaşanabileceği kadar merkezde de yaşanabilir. Nihâyet zenaatkâr isyanlarından bahsedilebilir ki, bunların merkezi tuttuğu âşikârdır. Bahsi geçen üç örüntü, birbirlerinden kopuk veyâ bağlantılı gerçekleşebilir. İşin tuhafı, karizmatik figürlerin başını çektiği bu isyanların hemen hepsinin merkez tarafından trajik bir biçimde bastırılış olmasıdır. Antik sistemler, bunların dağınık ve örgütsüz yapılarının avantajını kullanmayı çok iyi bilmiştir.
Modern dünyâda ise durum değişmiş görünmektedir. Kapitalizmin merkezî-bürokratik dünyâsında proleterleşmiş kitleler de buna uygun olarak eski dünyânın dezavantajlı kitlelerinden farklı olarak merkezîleşmiş, yoğunlaşmış ve daha mühimi sınıfsal bir nitelik kazanmıştır. Burjuva entelektüel dünyâlarda pişirilmiş çeşitli fikirler etrafında nasıl ve neye karşı isyan edeceklerine dâir bir rehberlik desteği kazanmışlardır. Eski dünyâda isyanlar çok defa mevziî kalmış; deyim yerindeyse cirmi kadar yer yakmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.