Kimileri Ortadoğu’dan, kimileri Yakındoğu’dan , kimileri de Avrupa veyâ Asya’dan bahsediyor. Ezcümle, gâliba aslında coğrafyamızdan pek de emin değiliz. Lâfa îtibâr edecek olursak , yâni eğer coğrafya kaderse, herkesin keyfe mâyeşâ târif ettiği ,emin olunmayan bir coğrafya ,ister istemez emin olunmayan bir kader doğuracak demektir.
Bir coğrafyadan emin olmak, en başta onun maddî çevresinden , meselâ iklimi veyâ bitki örtüsünden emin olmayı icap ettirir. Trakya ve Marmara havâlisi bu îtibârla Balkanlar’dan uzun boylu bir farklılık göstermez. Balkanlar, Trakya ve Marmara’da devâm eder. Ege ise, tabiî dokusu cihetinden komşumuz Yunanistan’ın tıpkısının aynısıdır. Akdeniz havâlisi olarak bildiğimiz kuşak ise , Kıbrıs, Sûriye, Lübnan , Malta, Mısır , ,Libya, temil güneyleriyle Fransa, İspanya , İtalya , kuzeyleriyle de Tunus ve Cezâyir’in deniz ile bağlantılı kuşağından hiç de farklı değildir. Karadeniz ise , bu havâlide yer alan bir kısım Balkan coğrafyaları ve bilhassa Kafkasya ile örtüşür. İç Anadolu’nun bozkırları ve kesif dağları ise, Asya’yı çağrıştırır.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleyman-seyfi-ogun/cografyalar-uzerine-fk-bir-yazi-2062512
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.