***
* İnsan hangi dağa tırmanırsa tırmansın, asıl tırmandığı kendi dağından başkası değilmiş… Günümüz şairi, sanatla türlü deneylere girişirken işte bunu, kendi dağına tırmanmayı unutuyor. Bir çeşit adrenalin bağımlısı olarak eylemleri kendine hiç dokunmadan devinip duruyor. Biraz durup düşünse belki kendi halini kavrayacak ama bu defa yenilikten geri kalacağı, yaşadığı zamanın dışına atılacağı endişesiyle bunu yapmıyor. Zihni ona sürekli aynı oyunu oynuyor. O da okuruna hep ‘ben yeniyim, yaşanan zamanın şiiri benimki oyunu’nu türlü şekillerde pazarlayıp duruyor. Kendi dağını bir tırmansa, ‘sarp bir yokuş’ ile karşılaşacak. Fakat bunun yerine gayet güvenli ve emin bir düz yolu -şiirde yenilik ilahesine tapınmayı- tercih ediyor. (Sayfa 9)
* Gözü, inandığı ile kararmış hiçbir akıl sahibine lütuflar verilmez. Bu olmayınca da ondan insanlara şiir donunda armağanlar sadır olmaz. Gözü, inandığıyla kararmış olanın sanatta, hayatta, düşüncedeki absürt, yersiz hatta gülünç eylemleri neyse, gerçek anlamda gene öyle olan anlayabilir. Ama bütün bunlar için her şeyden önce ‘göz karmaşası’, ‘göz aydınlığı’ aşamaları geçilip ‘göz kararması’na gelinmelidir. İşe bakın ki karmaşa, göz kararması için bir imkândır… (Sayfa 27)
* Modern şiir, ‘nefs-i emmare’nin sınırları içinden doğup gelişti. Bu nefs tabakasının her tür anlatısına, modern şairler itiraz ederek kendilerini dışarıya çekmeye çalıştılar. Dolayısıyla modern şairlerin, nefsin ikinci tabakası olan ‘nefs-i levvame’de sayılmaları düşünülebilir. Zaten her sanatsal istek, daha bu isteğin oluşmaya başlamasıyla nefsin kendinden habersiz, kötülüğe boğulmuş halini terk etme isteğidir. (Sayfa 35)
Devamı: https://edebifikir.com/kitap/sozcukler-icin-savas.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.