Harp Okulu'nu bitirip TSK'ya 'teğmen' olarak katılanlar için tertiplenen resmî mezuniyet töreninden sonra, gayri resmîolarak tertiplenen bir 'kılıç çekme gösterisi' üzerine , bu sütunda , askerliği, bir 'vatan savunması vazifesi' değil, hayatlarını kazanmak için bir 'meslek' olarak seçmiş olanlara hitaben, 4 Eylûl 2024 tarihli yazımızda, 'Asker demek, -erkek veya kadın olması değişmez-, belli bir inancın, ideolojinin, belli bir sosyal hedefin korunması ve gerçekleşmesi için silahlı mücadeleyi ve gerektiğinde öldürmeyi ve öldürülmeyi en başta kabul eden kimse demektir. Yani, sırf bir üniforma giymek, kılıç veya sair silahları taşımak değil..' demiş ve devamında da; 'Sizler, bu milletin ve bu ülkenin çocuklarısınız ve milletin alın terinden, ödediği vergilerle alınan silahlarla, üniformalarla, askerî bütün teçhizat vs. ile donatılmalarınız, size kanunla verilen vazifeleri yerine getirmeniz içindir. Yani, ülkenin, -hiçbir vatandaşından daha fazla- sahibi değilsiniz ve aslî vazifeniz, kafanıza estiğinde hükümler sâdır eyleyen, kelleler koparan, askerî darbeler yapan 'başıbozuk silahlı güçler olmak' değil, ülkenin hizmetçisi ve savunma gücüsünüz. (...) Ve bugünlerde, milletin size, kendisini, vatanı ve aslî değerlerini savunması için verdiği silâhları yeniden millete karşı çevirmek tehdidi ve hıyanetin tekrarlanabileceği imâlarıyla yeni şeytanlıklar tezgâhlanmak isteniyor.' ifadelerini kullanmıştık..
*
Evet, aynı duygu ve düşünceleri tekrarlayarak, o konuya bir kez daha değinmek gerekiyor..
Çünkü, mâlum şer odakları, günlerdir, bu konulara değinip duruyor ve o 'kılıçlarını çekerek' milletin değil; bir takım çevrelerin millete, zorla dayattıkları bir ismin adına sığınarak 'filânın askerleriyiz..' diye yaptıkları gösterilere bir mâsumluk ve mazlumluk kılıfı geçirmeye çalışarak, yarı tehdit ve yarı yalvarma edâlarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da, etkilemeye çalışıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.