Kimse verilerinin işlenmesine engel olamıyor. Hayatımızı kolaylaştıran tablet ve telefonlardaki uygulamaları erişim izni vermezsek kullanamıyoruz. Karşımıza çıkan reklamlar ziyaret ettiğimiz sayfalara göre kişiselleşiyor. Kimlik bilgilerimiz, demografik özelliklerimiz, alışveriş tercihlerimiz, siyasi eğilimlerimiz, sağlık verilerimiz, ilgilerimiz hatta mali durumumuzla ilgili bilgilerimiz bir yerlere işleniyor. Saklımız, gizlimiz kalmadı. Kamerası olan her şeyin birilerinin, bir şeylerin gözü olduğunu söylersek haksız sayılmayız. Evdeki süpürge bile artık namahremiz oldu.
Peki kim bu veri toplayanlar ve toplanan verilerle ne yapıyorlar?
Kişiler, kurumlar, devletler verilerimizi topluyor ve işliyor. Yasal olarak yetkili olanlar belirlenmiş kurallara riayet ederek verilerimizi işliyor fakat yasa dışı olarak toplanan verilerimizin ortalarda gezdiği de aşikâr. Ticari elektronik ileti izni vermediğimiz halde birçok işletmeden reklam mesajı alıyoruz. Belediye başkanları, siyasiler bayramlarımızı kutluyor. Verilerimiz elden ele dolaşıyor hatta internet üzerinden çok cüz’i miktarda bir paraya satılıyor. Tüm bunlar bilişim suçu ki yukarıda saydıklarımız, her geçen gün derinliği ve etkisi artan siber suçların içinde masum kalan suçlar. Yasa dışı işlenen verilerin nasıl ve nerede kullanıldığına dair net bilgi yok.
Bilişim suçları yani siber suçlar bilgisayar, telefon, tablet, cep telefonu gibi iletişim araçları yahut pos makinası gibi alışveriş cihazları kullanılarak elektronik ortamda işlenen tüm suçları içermektedir. Burada cihazlar araç, onu kullananlar suçlu konumundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.