" deyince, "çocukluk arkadaşım" Ahmet Hakan, "Aman ha, İran'a nefretin İsrail'e nefretini geçmesin!.." demek zorunda kalmıştı. Bilemiyorum, Selvi dostumuz belki de Hamas'a çok kızıyorum demeye cesaret edemediği için "kolay hedef" olarak İran'ı seçmişti. (Nasıl olsa İran'a "kızmanın" riski yok; ekstradan takdir görür, alkış alırsın.)
Halbuki... Hamas'ın şehit lideri İsmail Haniye, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu hakkında daha ilk günden (mealen) "Benim bile haberim yoktu..." demişti.
Hizbullah'ın şehit lideri Nasrallah da yaptığı ilk açıklamada, direniş ekseni olarak tüm bölgedeki cephelerden birlikte hareket etmeyi düşündüklerini, dolayısıyla söz konusu operasyondan haberdar olmadıklarını ama Gazze'yi yalnız bırakmayacaklarını açık seçik dile getirmişti. Nasrallah'ın hayatı boyunca Velayet-i Fakih'e (İran'ın önderi Hamaney'e) bağlı olduğunu aklınıza getirirseniz, Aksa Tufanı konusunda İran'ın da tavrını rahatlıkla anlarsınız.
Selvi dostumuz, şayet "direniş bilinci" üzerinden İran'a "kızıyorsa", Şeyh İzzeddin el-Kassam direnişe başladığında İmam Hamaney henüz doğmamıştı.
Devamı:https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2024/11/14/yemisim-iranini
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.