• İstanbul 10 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 10 °C
  • Şanlıurfa 13 °C
  • Trabzon 10 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 3 °C
  • Bursa 10 °C

Sadık Yalsızuçanlar: Bir Gün O Ulu Çınarın Altında, Mutlaka…

Sadık Yalsızuçanlar: Bir Gün O Ulu Çınarın Altında, Mutlaka…
Kuruluşunun 45. Yılı dolayısıyla; ülkemizin önemli 45 edebiyatçısı Türkiye Yazarlar Birliği’ne dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Kitap olarak da yayımlanan metinleri sırasıyla yayınlıyoruz.

**********

Türkiye Yazarlar Birliği’ni, kurucu başkanı D. Mehmed Doğan ağabeyi, 1978-79 Aralığında üniversitede okumak üzere Ankara’ya gelmemle başlıyor. Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydımı yaptırıp barınma sorunumu çözdükten birkaç gün sonra –ev, Kızılay’a da yakın olunca- kitapçılara dadanmaya başlamıştım. Zafer Çarşısı, o zamanlar, Ankara’nın hem yeni hem de “ikinci el” kitapların yer aldığı kitapçı ve sahaflarla doluydu. Hemen her gün uğruyordum. Çarşının girişinde, kitapçıların vitrininde, duvarlarda zaman zaman etkinlik ilanları görürdüm. Filan yazar, şu dernekte, feşmekan yazar şu kitapçıda söyleşi yapacak, kitaplarını imzalayacak vs. Bir gün TYB’ndeki bir etkinliğin küçük, mütevazı ilanını görünce gittim. D. Mehmed Doğan ağabey – şu ‘D’nin ne olduğunu gidişimden kaç ay sonra öğrendim, doğrusu hatırlamıyorum. - sonraki gidişlerimde de karşılaşacağım şekilde, Hatay sokaktaki dernek merkezinin dış kapısından girince az ilerde, soldaki çalışma masasında, dağınık notlar arasında çalışıyordu. O sıralar meğer, dilimizin en güzel, en kapsamlı ve neredeyse hatasız sözlüklerinden birini hazırlıyormuş. Masada birkaç sözlük ve sayısız fiş vardı. Mehmet abi -o günden itibaren kendisine hep böyle seslendim- o sıkı meşguliyetine ara verip, çay ikram etti, samimiyet ve dikkatle konuştu, sohbetinden bendenizi mahrum bırakmadı. “Tamamdır” dedim içimden, “bundan böyle en sık uğrayacağım yer burası… Gerçekten de öyle oldu. Mavera, Aylık Dergi, Türk Folklor Araştırmaları Kurumu, TDK, TTK, Kooperatifçiler Birliği, Sanatsevenler Derneği -sanırım sonradan Sanat Kurumu oldu adı- Devlet Tiyatrolarının muhtelif sahneleri, sinemalar ve Zafer Çarşısı ile diğer kitapçılar arasında en çok TYB’ne gider oldum. Ne kadar sonraydı bilmiyorum kısa bir süre, denetim kurulu üyeliği de tevdi edildi bana.

 

Türkiye Yazarlar Birliği, o dönemde, özellikle İslamcı, sağcı, milliyetçi, muhafazakâr kesimin hemen bütün yol ve kollarına mensup okur-yazarların toplandığı bir çatı örgüt gibiydi. Siyasî, toplumsal, ideolojik alandaki farklılıklarına rağmen yazarlar bir aradaydı. TYB’nin bu işlevi, o dönem açısından hem ileri düzeyde bir şeydi hem de çok hayırlı sonuçlara müncer oluyordu. D. Mehmed Doğan ağabeyin kült kitabı Batılılaşma İhaneti’ni, kıymeti ehlince bilinen değerli çalışması Tarih ve Toplum / Türkiye’de Toprak Meselesi’ni o günlerde okudum. Oldukça zeki, titiz, izsürücü, sabırlı, kuşatıcı ve üretken olduğunu kitaplarından da gördüm. Tabi o dönem tanıdığım ve hayatım boyunca dostluğunu, etkisini, hayırhahlığını hissettiğim Muhsin Mete’yi, Necmettin Turinay’ı, Rasim ağabeyi -O’nunla hoş az öncesinde Mavera bürosunda tanışmıştım- Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’nu, Emine Işınsu’yu, Ahmet Çiğdem’i, Cinuçen Tanrıkorur’u, Erdem Bayazıt’ı, Hüsnü Aktaş’ı, Yahya Akengin’i, Beşir Ayvazoğlu’nu, Alper Aksoy’u, Sadettin Elibol’u, Hasan Kayıhan’ı, Hakan Albayrak’ı, Ali Akbaş’ı ve daha nicelerini özellikle anmalıyım. TYB, sadece, bir etkinlik için uğranılıp çıkılabilen bir yer değildi, bir dergâh gibiydi. Bir aile ortamına benziyordu. Evimizdi. Orada dertlerimizi anlatabiliyorduk, sıkıntılarımıza çare bulabiliyorduk, Hz. Yunus’un ifadesiyle, “canı semirden sohbet”i tadabiliyorduk, taze, buğusu üstünde çaya, Ankara gevreğini katık edebiliyorduk.

 

Çoğu dernek, maalesef sınırlı bir gurubun, daha doğrusu kurucusu birkaç kişinin ve birincil yakınlarının bir tür çıkar ortamına dönüşebiliyor ve soğuk, işlevsiz ve samimiyetsiz olabiliyor. TYB, öyle değildi. Orada edebiyat merkezli ama sanat alanlarının tümüne, sosyal bilimlerin bütün sahalarına ilişkin sorunlar konuşuluyor, tartışılıyor, son derece nitelikli ve işlevsel toplantılar, söyleşiler, paneller, sempozyumlar, konserler yapılıyordu. Her yıl kültür-sanat ödülleri veriliyordu. Ödüllerin açıklanması, sonrasında takdimi törenleri oldukça ilgi çekiyordu. Türkiye Kültür Sanat Yıllığı adıyla, bir önceki yılın dökümü, yorumu, eleştirisi yapılıyor, tarihe tanıklık ediliyor, bir kayıt, bir belge bırakılıyordu. O yıllıklar, bugün, yakın tarihimizin toplumsal/kültürel hafızasının değerli parçalarını oluşturuyor. Yeni yayımlanan dikkate değer bir kitap, mutlaka TYB’nin radarına takılıyor, vitrinde henüz yerini almışken, sıcak sıcak konuşuluyor, tartışılıyordu. Oraya gittiğinizde, Rasim Özdenören’le Necmettin Turinay’ı, Emine Işınsu’yla Yahya Akengin’i, Yavuz Bülent Bakiler’le Erdem Bayazıt’ı derin bir sohbetin içinde yakalayabiliyordunuz. Bu, tabi, benim gibi ondokuz yaşındaki bir genç adam için oldukça kıymetliydi. Türk musıkîsinin çağımızdaki en kıymetli ismi Cinuçen Tanrıkorur’un bir mini konserini ve o doyumsuz, nitelikli sohbetini dinleyebiliyordunuz. Bu, bulunmaz bir nimetti. TRT’nin Arı Stüdyosu’nda, saatler süren, Cinuçen Tanrıkorur’un sunduğu, icracı olarak Kâni Karaca, Bekir Sıtkı Sezgin ve Meral Uğurlu’nun görev aldığı,  “Tarihten Bugüne Açıklamalı Türk Musîkisi Tarihi Konseri”ni dinleyebiliyordunuz. Bu, sadece o zaman için değil bugün de bir hayal gibi artık. Daha onlarca, yüzlerce ulusal, uluslar arası nitelikte etkinliğe imza attı TYB. Tarihdaş coğrafyamızla aramızdaki bağları güçlendiren işler yaptı, hizmetler gördü. Görmeye de devam ediyor.

TYB’nin bir başka değerli vasfı, devrin toplumsal, siyasî ve kültürel olaylarına ilişkin tutum alışı ve tepkisini yansıtma biçimiydi. Merhum Nurettin Topçu’nun en güzel yadigârlarından olan D. Mehmed Doğan, yol arkadaşlarıyla birlikte, henüz vuku bulan bir hadiseye ilişkin mutlaka bir kurumsal açıklama yapardı. Bir şey olunca, TYB ne diyor diye edebî ve genel kamu dikkatle kulak verirdi.

TYB’nin üye aidatları dışında sanıyorum bir geliri yoktu. Oldukça mütevazı şartlarda, kültür meselelerine duyarlı kurum veya kişilerin katkısıyla büyük faaliyetler, derneğin rutin etkinlikleri, süre(k)li yayınları yapıldı. Mehmet ağbi ve dostları, gerçekten sabırla, gayretle ve fedakârca bütün bu etkinlikleri gerçekleştirdiler.

Türkiye Yazarlar Birliği, 1991 senesinde Bakanlar Kurulu kararıyla, “Kamu yararına çalışan kuruluş” vasfı kazandı. Zamanla başkanları, yönetim ve diğer yetkili kurul üyeleri değişti, bir bayrak nöbeti sürdü, şubeler açıldı. Özellikle ulu çınarın altında bir gün buluşacağımız tarihdaşlarımızın da katıldığı uluslar arası faaliyetlere imza atan Birlik, Vakıf oluşturdu, kardeş vakıflar kurdu, Mehmed Âkif Ersoy’u, O’nun azîz hatırasını kuruluşundan itibaren minnet ve şükranla anmayı sürdürdü.

Ne zaman başladı hatırlayamıyorum ama Birlik’in “Yazar Okulu”, kurumsal tarihinde en işlevsel çalışmalardan biridir. Birkaçına bendeniz de katıldım. Okur-yazarlığa orada başlayan, bugün artık edebî kamuda bilinen, eserler veren birçok genç tanıyorum.

Özellikle Mesnevî ve Safahat Okumaları, bizim sohbet geleneğimizin, dergâhlarımızdaki sohbet-i âşıkâne ile akademya atmosferini birleştiren bereketli işlerden…

TYB ve içindekilere ilişkin sok sayıda hatıra biriktirmişim. Onları burada birer birer anmak isterdim ama bu sınırlı satırlar izin vermiyor. Hâsılı, TYB, bizim kuşaktan, bir öncekinden ve bizden sonrakilerden pek çok yazara ev sahipliği, annelik, babalık, hâmilik yaptı. Hepimiz borçluyuz.

Hatay Sokak’taki bürosu  fizikî olarak oldukça küçüktü Birlik’in ama manevî ve kültürel bakımdan oldukça geniş ve büyüktü.

Bu haber toplam 284 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim