Dünya kamuoyu haklı olarak Türkiye-Suriye arasında da bir yumuşama/normalleşme beklentisine girdi.
Başkan Erdoğan'ın Astana dönüşünde yaptığı 'Putin ve Esed'i davet edebiliriz' açıklaması da tabiatıyla bu beklentiyi güçlendirmiş oldu.
Konunun bölgesel boyutu bir kenara Türkiye içinde mesele hemen Suriyelilerin ülkelerine dönüşü ekseninde tartışıldı/tartışılıyor.
Ve maalesef kimi faşizan çevrelerin Suriyeliler üzerinden yürüttüğü Arap düşmanlığı Türkiye'nin İslam âleminde yükselen imajını zedelemektedir.
En son yaşanan Kayseri olayları ve eli bıçaklı bir sarhoşun Suudi iş adamlarını tehdidi, İslam dünyasında özellikle Arap dünyasında Türkiye aleyhine kullanılmaktadır.
Türkiye'de Arap düşmanlığını körükleyenler olduğu gibi bilhassa Arap dünyasında da Türk düşmanlığını körükleyen çevreler vardır.
Türk-Arap yakınlaşmasından rahatsızlık duyan kimi bölgesel/küresel aktörleri saymıyorum bile.
Öyle bir noktaya gelindi ki Suriyeliler artık kendilerini güvende hissetmiyorlar. Büyük çoğunluğu kendilerini güvende hissedecekleri bir ülkeye gitmenin planlarını yapıyorlar.
Bu planlarında Suriye yok.
Çünkü Şam rejimine güvenmiyorlar.
Başkan Erdoğan ve Esed'in açıklamalarından sonra da güvensizliklerini sözlü ve yazılı ifade ettiler.
Dışişleri Bakanlığı'nın ülke çıkarları ekseninde Türkiye'nin Suriye politikalarını güncellediğini açıklaması elbette ki Başkan Erdoğan'ın küresel ve bölgesel meseleler karşısında yeni dönemde atacağı farklı adımlarla ilgili.
Devamı: https://www.star.com.tr/yazar/yuva-yapanin-yuvasi-olur-yazi-1879805/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.