…أعوذ بالله
فَوَيْلٌ لِلَّذٖينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِاَيْدٖيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هٰذَا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ
“Kendi elleriyle yazıp da “işte bu Allah’ın katındandır” diyenlere yazıklar olsun!”
(el-Bakara 2/79).
Kimden bahsediyoruz? Tabi ki Yahudilerden. Kendilerini Firavunun zulmünden kurtaran Hz. Musa’ya olmadık zorluklar çıkaranlar, deyim yerindeyse onun burnundan getirenler. Bir ve yegâne rableri olan Allah’ı bırakıp henüz denizi yeni geçmişken Hz. Musa’dan puttan tanrı isteyenler.
Hz. Musa’nın Allah ile görüşmeye gitmesini fırsat bilip Samiri’nin ziynet eşyalarını eriterek yaptığı buzağı heykelinden puta tapanlar. İnatta ve inkârda sınır tanımayanlar, Hz. Musa’nın yüzüne karşı “Allah’ı açıkça görmeden sana inanmayız.” deme edepsizliğini gösterenler.
Çarpıttıkları Tevrat ve elleriyle yazıp ekledikleri diğer metinler âdeta onların günah galerisi gibidir.
En önemlisi de çocuk katili Firavunun çağdaş versiyonu Netenyahu’nun ifşaatıyla herkesin malumu olan İşaya’nın kehaneti.
İşaya’nın kehaneti Tevrat’ta Yeşu kitabı içinde geçmektedir. Kenan topraklarının İsrailliler tarafından ele geçirilmesinin anlatısıdır. Zalimce ve kanlı biçimde Amalika’lıların katledilişinin hikayesidir.
Buyurun birlikte okuyalım:
“Yeşu halka, “Bağırın! Rab kenti size verdi.” dedi. “Kent içindeki her şeyle birlikte Rabbe koşulsuz adanmıştır…” Kentin surları çöktü. Herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girdi. Böylece kenti ele geçirdiler. Kadın, erkek, genç, yaşlı, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlardan eşeklere dek kentte ne kadar canlı varsa hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler… Sonra kenti içindekilerle birlikte ateşe verdiler. Ancak altını ve gümüşü, tunç ve demir eşyayı Rabbin tapınağının hazinesine koydular… (Tevrat, Yeşu, 6/16-24).
Devamı: https://www.insaniyet.net/elleriyle-yazip-allaha-iftira-atanlar/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.