Câbirî’nin ”zaman dışı” terimi üzerinden mezhep ve tarikatların zamanın dışına itilerek ele alındıklarından söz etmiş ve son yazımızda da Horasan Er(en)lerinin, Medine’den gelen irfanı Horasan’dan Türkistan’a naklettiklerini, burada saf Türk potasında eritilip maya vasfını kazanmasından sonra onu yine Horasan üzerinden Anadolu’ya akıttıklarını söylemiştik.
Bugün söz konusu akışı, din-siyaset bağlamında günümüz entelektüel hayatının içine tutma gayretinin bir örneğiyle çerçevelemek istiyoruz.
Örneğimiz Yalçın Koç’un Anadolu Mayası – Türk Kimliği Üzerine Bir İnceleme adlı eserinin (Cedit, Ankara 2008) hitam cümleleridir:
“Anadolu Türk kim’liği”nin esası, “Türkistan’dan gelen kelam”dır.
“Türkistan’dan gelen kelam”, “İnsan’ın öz’ü”dür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.