Dünyada imparatorluklar çağının kapandığı, milliyetçilik çağının başladığı zamanlar. Asırlar boyu hâkimiyetimiz altında kalmış gayrimüslim azınlıkların da Batılıların ve Rusların desteği ile kendi ulus-devletlerini kurmak üzere koptukları yıllar.
O dönemin devlet adamlarının, aydınlarının ise kafasında tek bir soru: Devleti nasıl kurtarabiliriz?
İmparatorluğu kaybetmekte olmanın ve Batı karşısında mağlup olmanın getirdiği travma en çok da aydınlarda gözlemleniyor... Aydınlar özgüvenlerini, ümidini, kimliklerini kaybetmekte...
Tam böyle bir dönemde, Diyarbakır'da doğup büyüyen Ziya Gökalp söyledikleri ve yazdıklarıyla büyük etki yaratacak, o kadar ki son asrın belki de en etkili fikir adamı olacaktı...
O dönemin aydınları ve devlet adamları gibi imparatorluğu tutabilmek için önce Osmanlıcılık fikrini biraz da mecburen savunmuşlar, gayrı-müslimler koptuktan sonra da İslamcılık'ta fayda aramışlardı.
Lâkin devir milliyetçilik devriydi. İmparatorluğun sahibi olan millet Türk milleti olduğu için ve sınırlar genişken milliyetçilik yapmak akılcı olmayacağı için ancak nüfus olarak Türklerin çoğunluğa geçtiği kadar ülke küçülmeye başladıktan sonra Türk aydınları ve devleti milliyetçilik yapmaya başlayacaktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.