İspanyollar tarafından ‘Sevilla’ diye isimlendirilen bu şehre Müslümanlar ‘İşbiliyye’ adını vermişlerdi. Endülüs’ün ilk başkenti (M. 718’e kadar) ve o gün için en önemli şehri olan İşbiliyye, bir ticaret ve kültür merkeziydi. Müslümanların ve Hıristiyanların bir arada yaşama tecrübesinin temelleri de burada atıldı. Zira fetihten sonra son Vizigot kralı Rodrigo’nun dul eşi ile Musa b. Nusayr’ın oğlu Abdülaziz evlendi. Bu kadın, onun üzerinde o kadar etkili oldu ki Abdülaziz’in kıyafet tercihleri değişti, farklı uygulamalara yöneldi ve hatta İslam dünyasında hiç de hoş karşılanmayan taç giymeye kadar iş vardı. Bazı tarihçilere göre Abdülaziz’in taç giymiş olması, onun bir suikast sonucu öldürülmesine sebep olmuştur.
İşbiliyye fayans, çini ve musiki alanında meşhur oldu. Bu konuda İbn Rüşd şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: “Kurtuba’da bir müzisyen ölse, çalgı aletleri İşbiliyye’de satılır; buna mukabil İşbiliyye’de bir âlim ölse kitapları Kurtuba’da müşteri bulur.”
İşbiliyye aynı zamanda bir şiir şehri olarak kabul edilirdi. Zira İşbîliye merkez olmak üzere Güneybatı Endülüs’te 1023-1091 yılları arasında hüküm süren Abbadî emirlerin hemen hepsi şiirle meşgul olmuştu. Çocukların eğitiminde de şiirin ayrı bir yeri vardı. Nitekim Endülüs’teki Müslüman devletlerinin sarayları birer eğitim merkezi olarak da faaliyet gösterirdi. Çünkü emirler/sultanlar çocuklarının eğitilmesi için özel müeddipler/öğretmenler tutuyorlardı. Bu yüzden sarayda şehzadeler ve sultan kızları arasında eğitimsiz kimse yoktu. Ayrıca emirlerin her birinin şiir, müzik gibi ayrıca özel bir meşguliyet alanı olurdu. Abbâdîlerin son emiri Mutemid b. Abbâd aynı zamanda bir şairdi ve divanı vardı. Endülüs’te kadınlar da şiirle iştigal ederdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.