Ben ney'im.''Sırrım feryadımdan uzak değildir.
Lakin her gözde onu görecek nur, her kulakta onu işitecek kudret yoktur. (Mesnevi, 7. Beyit)
Feryadıma kaynak olan sırra dair, çok hikâye söylenir. Kimi der ki;
Kral Midas Tanrı Apollon tarafından cezalandırılıp, kulakları eşekkulağına çevrildikten sonra, berberi bunu görür. Bu sır kendisine ağır gelir ve bir çukur kazarak sırrını ''Midas'ın kulakları eşekkulakları diyerek bu çukura fısıldar.
Benzer bir hikâye padişah ve çok güvendiği, sırdaşı veziri için de söylenir. Padişah vezirine bir gün bir sırrını verir. Vezir de içinde ateş topuna dönüşen bu sırrı kimseye açamayıp hastalanır ve başvurduğu hekimin tavsiyesi üzerine bir göl kenarına gider ve sırrını haykırır.
Aynı hikâye, Hz. Muhammed ve Hz. Ali için de anlatılır. Miraç'ta ilahi güzelliğe ulaşıp bu sırrı damadı Hz. Ali'nin Peygamberimizin yükünü hafifletmek üzere dinlemesi üzerine, bu sır Ali'nin içini de aynı aşk ateşi ile yakmaya başlar ve sonunda dayanamaz hale gelir ve sırrını bir kör kuyuya anlatır.
Bu efsanelerin ortak sonlarında ise bu sırra kuyunun veya gölün etrafındaki biten otlar ve kamışlar da nail olur ve her rüzgâr esişi ya da her nefes bu kamışın yani benim nail olduğum o sırrın ateşini haykırmaktadır.
Gördüğünüz üzere ben hep vardım. Frigyalılarda, Sümerlerde, Mısırlılarda, belki daha da öncesinde…
Ancak bana sorarsanız, mütekâmili yetimi İslam ve tasavvuf anlayışıyla birlikte kazandım.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi bu yönüyle benim hikâyem; Mevlana, Mesnevi'nin ilk on sekiz beyitini yazıp dostlarına göstermek üzere sarığının arasına soktuğu zaman başlamış ve zevkimizin en halis tarafı olan Mevlevi musikisinin Itri, Dede Efendi ve III. Selim gibi bütün büyük isimleriyle Şeyh Galib'e kadar gelen şairler kafilesi de doğmuştur.
Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/neyin-sirrina-dairdir-k6317.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.