Yalnızca 22 Kasım’da HTŞ’nin Halep’e yönelik başlattığı ve muhaliflerin Şam’ı ele geçirmesiyle devam eden son 20 günlük süreçten söz etmiyorum. Hatırlanacağı gibi PKK/YPG İsrail’in Gazze’yi işgalinde rol aldı ve soykırımda suç ortaklığı yapmak için bölgeye teröristlerini göndermişti.
Politik alanda bu işbirliğini en net görünür hale getirense, 10 Kasım günü Dışişleri Bakanlığı görevini devralan soykırımcı Gideon Saar’ın açıklamaları oldu. Saar, “Kürtler büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir. Bölgedeki azınlıkların birleşmesi gerekiyor. Kürtler, İran ve Türkiye’nin zulmünün kurbanıdır. İsrail’in onlarla iletişim kurması ve ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyor. Bunun hem siyasi hem de güvenlik yönleri var” dedi.
İSRAİL-PKK PLANI
Gerek soykırımcı İsrail medyası gerek terörist PKK/PYD/YPG’ye yakın medyada destek gören bu açıklama, 22 Kasım’da muhaliflerin Halep’e yönelik başlattığı ve 13 günde Şam’ın ele geçirilmesi ve Esad yönetiminin devrilmesiyle işbirliğini de aşarak Suriye’de PKK/YPG kontrolünce bir özerklik hatta bölünme planına dönüştürüldü.
İsrail, desteklediği sözde “Kürdistan devleti” planını, kurmayı amaçladığı “Büyük İsrail” devleti için de bir basamak olarak görüyor. Nitekim, soykırımcı İsrail’in Başbakanı Netanyahu’nun oğlu bu konuda haritalar da yayınlamıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.