Örtünün sahibi kadar örtünün altındakiler de dünyanın gözbebeği: Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Peygamberdeki çocuk sevgisinin zirvesindeki iki isim Hasan ve Hüseyin… Adlarını dedelerinin verdiği, bir gölge gibi dedelerinin izinde büyüyen iki torun… Peygamber terbiyesi ile büyüyen iki dünya güzeli.
Gölgesine basılmaya kıyılamayan Efendimizin en güzide iki emanetidir Hasan ve Hüseyin… Bu âlemden ebedi âleme göçtüğünde Efendimiz, anne ve babasının aynı titizlikle büyüttüğü iki evlat, babaları gibi cesaret timsali, gözünü budaktan sakınmayan bir yüreğe sahip olan iki kardeş…
Dünya kurulduğundan bu yana fitne dünyadan hiç eksik olmamıştır. Hz. Adem’den bu yana şeytanın insanlara saldığı hileler hiç eksik olmamış, kalplerdeki kara bir leke olarak durmuştur fitne ateşi. Kalptir bu, her taarruza açık. Bir anlık gaflet anında ne yana kayacağı belli olmaz kalbin.
Hırslar insanı esir alan bir cendere. Makamlar gelip geçici olsa da bir fani için bazen her şeyin önüne geçebilen, ruha hoş gelen anlık bahar esintisi gibi. Kendini bunlardan sakınanlar ve asıl olana inanarak yaşayanlar ne büyük bahtiyarlık kazanırlar iki cihanda da.
Peygamber Efendimiz’den sonra Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer dönemlerini yaşayan coğrafya, yakılan fitne ateşlerini büyümeden savuşturmuştu. Çünkü dünya hep iyiler ve kötüler üzerine kurulu bir çark etrafında dönüp duruyor var olduğundan beri. Habil varsa Kabil de olacak. Her dönemde köşe başında bekleyenler var. Bazen sesleri gür çıkmasa da bir yerlerde bekler durur dünyanın dengesini bozmak isteyenler.
Hz. Osman döneminde başlıyor kırılma noktaları. Küçük çatlaklardan sızıyor fitne ateşi. Hz. Ali’nin çevresinde rahatsızlıklar olsa da Peygamber terbiyesi ile yetişen Hz. Ali, cenk meydanlarında gösterdiği yürekliliği yine yapıyor ve büyümesine izin vermiyor fitnenin.
Devamı: https://www.insaniyet.net/bir-damla-su-kerbela/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.