Farklı zamanlarda ve farklı dilimlerde ve dillerde aynı hikmet paylaşılır ve dile getirilir. Hikmet zamanların ve mekanların ortak dili ve paydasıdır. Farklı meşrepler ve milletler de aynı hikmeti ve hakikati terennüm edebilir. Bunlardan bir kısmi da siyasi hikmet bağlamına girer. Genelde tasavvuf karşıtları siyasi zeminde, sufileri pasif ve pasifist olarak görürler. Bu bağlamda Gazali'nin zamanında Haçlılarla yüzleşmediğini, onların karşısına dikilmediğini ve kılını kıpırdatmadığını söylerler. Keza Mevlana'nın, döneminde Moğollara karşı cihattan uzak durduğunu anlatırlar.
Halbuki cihadın rükünlerinden birisi ümmetin ruhunu diriltmektir. Kur'an ve İslam'ı tebliğ etmek en büyük cihatlardan birisidir. İslam'ı doğru anlatmak cihadın özü ve temelidir. Sufiler mücahedenin (nefisle cihadın) en büyük cihat olduğu kanaatindedirler. Kur'an ifadesiyle tebliğ faaliyetleri de en büyük cihat kapsamına girmektedir. Cihadın onlarca şubesi vardır. Nitekim Gazali ile Mevlana gibi gönül sultanları en büyük cihat rüknünü ifa etmişlerdir. İslam ile gönülleri aydınlatmışlardır. Afak ile birlikte nefsi de cihat kapsamına almışlardır. Hatta nefisle cihadı afaktaki cihadın önüne geçirmişler ve mukaddimesi saymışlardır. Ruhları diriltme görevini deruhte etmişlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.