***************
Biz taşrada yaşayan ve okuma yazmaya meraklı gençler olarak Türkiye Yazarlar Birliği'ni bilmiyorduk ama Sayın Mehmet Doğan Hoca'yı biliyorduk. Onun hazırladığı sözlüğü aramızda para toplayıp almıştık. İnternetten kitap siparişi yapılmayan o yıllarda, daha doğrusu internetin olmadığı o yıllarda postadan kocaman bir sözlük çıkması bizi pek sevindirmişti. Sözlüğü almamıza vesile olan hocamıza imzalattırmıştım. Tevafuk, hocamız da Akif'ten bir mısra yazmıştı. O zaman bilmiyordum ama Yazarlar Birliği biraz da Akif demekmiş zaten.
Sözlük elime gelince epeyce karıştırdım. Ve anneme anlattım. “Bak anne Ankara'da bir yazar var. Bu sözlüğe ne kadar emek vermiş...” dedim. Annem de “...insan isterse neler yapıyor bak işte bunlar güzel şeyler...” gibisinden bir şeyler söylemişti. Zaten okumaya ve edebiyata ilişkin hemen her güzel şey annemi mutlu ederdi. Ben hikaye takip etmek zevkini annemden almışım. Hikaye okuması yapamazdı. Evde öylesi kitaplar yoktu. Ama annem hikaye takip ederdi. Radyodan, televizyondan, radyonun hediye ettiği kitaplardan...
Yazarlar Birliği ile ilk tanışmam fakülte birinci sınıfta oldu. Mehmet Doğan Hoca bir konuşma yapacaktı. Konuşmanın konusu benim hiç sevmediğim Ankara idi. Fakülte okumak için geldiğim Ankara'yı hiç sevememiştim. Ama o gün Doğan Hoca başka bir Ankara anlattı. Ankara'nın manevi sahiplerini, Ankara'yı mayalayan, vatan yapan büyük ruhları anlattı. O zaman başka bir pencere açıldı önüme. Artık biliyordum ki Ankara bize anlatılan, gösterilenden ziyade başka bir Ankara'dır. Gösterilmeyen bir başka ve esas yönü vardır.
Konuşma sonrası Mehmet Doğan Hoca ile tanıştık. Ama arkası gelmeyen bir tanışıklık oldu. Benim mahcup tavrım ve hatta tembelliğim sebebiyle bir daha hoca ile hiç görüşemedik. Ancak Yazarlar Birliği bu fakire yılın hikaye ödülünü verince yani neredeyse çeyrek asır sonrasında görüştük...
**
Bize nasıl ki sadece tek Ankara gösterilmişse ve geçmiş itina ile temizlenmişse. Yazarlık konusunda da hep belli isimler gösterildi, anlatıldı, o isimlerin zihnimizde, kalbimizde yaşamasına izin verildi. Bu yönüyle Yazarlar Birliği işin aslında hiç de öyle olmadığını tek tip yazar , şair yetiştirmeyle övünmenin pek de matah bir şey olmadığını, esasen birazcık bakmayı bilirsek ve görmek istersek ne cevherler olduğunu politikalarıyla, tercihleriyle, alternatif okumalarıyla bize göstermiştir. Yazarlar Birliği'nin böyle sağlıklı bir alternatif sunması, okumak yazmak isteyen insanlara da bir örnek teşkil etmiş ve nefes aldırmıştır. Ve gelenek yıkıcı bir alışkanlıkla kurulmuş sistemin bu kötü huyuna gelenek oluşturarak cevap vermiştir. Yoksa emin olun hem merkezde hem taşrada görünür olmak imkanına kavuşamayan nice eser sahipleri sessiz, kimsesiz kaybolup gitmişlerdir.
Bırakın taşrada kendi başına uğraşan yazar, şairleri bizim İstiklal Marşımızın şairi büyük insan Mehmet Akif'e bile kör bakan bir yapı yok muydu? Bu kısır yapı elinden gelse ortadaki destan gibi şiiri ve tertemiz hayatıyla Akif'i tümden silecek kadar kör bir hırsa sahip değil miydi? Biliyor musunuz bazen tek bir kişinin bile sahici muhabbeti ve hürmeti bir nesli daha uyanık yapabiliyor. Akif için Mehmet Doğan Hoca'nın şahsında Yazarlar Birliği bereketli bir alaka uyandırmıştır. Bunun neticesi Akif hak ettiği kadar olmasa da özellikle okur yazar kısmının gündemine gelmiştir. Artık gençler için Akif uzakta çok uzakta değil bir uzansa dokunacak kadar yakındadır. Bu konuda Yazarlar Birliği'nin emeği inkar edilemez.
**
Sadece Akif değil adını saymaya kalksak epeyce uzun bir liste oluşturacak yazarlar, fikir adamları kuytu köşelerinden Yazarlar Birliği sayesinde gün ışığına çıkmıştır. Bu arada yılın fikir, sanat, kültür adamları için ödül verilmesi de sanatçı kısmının can damarı olan fark edilmek konusunda çok ufuk açıcı, hiza veren ve motive eden bir yapıdır.
Yazarlar Birliği kurulurken kim nasıl akıl ettiyse güzel düşünmüş ve yapıyı siyasetçi ve bürokrat hevesinden uzak tutmuştur. İyi niyetle de olsa bir meseleye siyasetçi ve bürokrat el atınca o mesele hızla asıl amacından uzaklaşma tehlikesi taşır. Ama herhalde kuruluşundaki iyi niyet ve gayret sayesinde Yazarlar Birliği birilerinin siyasi ve bürokratik hayalleri için referans olacak durma hiç düşmemiştir ki bu Türkiye gibi bir ülkede büyük başarıdır. Emeği geçenleri kutlarım.
Yazımın başında demiştim. Ben taşrada okumuş sonra Ankara'ya fakülteye gelmiş bir genç olarak okumak yazmak hevesindeydim. Ama mahcup yapım sebebiyle fakülteden yurda gidip geldim. Yolumu yönümü başka yerlere hiç düşüremedim. Ama bu arada hep okudum. Ama yazmak çok sonra nasip oldu. Ve okuyup yazıyorsanız yolunuz Yazarlar Birliği ile kesişiyor. İyi ki de öyle oluyor. Sebeplerini yukarıda izaha çalıştım. Hazırlanan bu eser vesilesiyle emeği geçen herkese muhabbet ve hürmetlerimi sunuyorum. Birliğimiz var olsun, dirliğimiz düzenimiz bozulmasın vesselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.