*********
D. Mehmet Doğan (1947), kültürü kurumlaştırdı desem acaba abartılı mı olur? Belki bazıları böyle görmeyebilir, ancak ben buna inanıyorum. Onun kültür yolculuğunun yakın şahidi olarak, bunu hak eden bir isim gibi geliyor bana. Hayata atıldığı ilk yıllarda, “Hareket Dergisi Grubu”yla birlikte yola çıkan ve merhum Nurettin Topçu’nun tezgâhından geçen Doğan, daha sonra arkadaşlarıyla yolunu ayırdı ve kendi hedefine başka bir macera ile çıktı.
Doğan’la ilişkimin başlangıç tarihi bu Hareket grubu içerisinde yer almasıyla başlar. Onun 1975 yılında yayınladığı ‘Batılılaşma İhaneti’, kendisini kültür camiasında kalıcı bir yere oturtur. Aynı yıllarda Dergâh Yayınlarının yönetim kadrosunda yer aldı. Benim şiirlerimin yayınlandığı Hareket Dergisi ile irtibatımız kurulmuş oldu.
1985 yılında, 5. Şiir kitabım ‘Deryadil’i çıkardım. Bu kitapla iddialı bir adım attığıma inanıyordum. Genel Başkanlığını D. Mehmet Doğan’ın yaptığı Türkiye Yazarlar Birliği ise, kuruluşundan itibaren her yıl düzenli edebiyat ödülleri veriyordu. Benim bu kitapla ödüle yaklaştığım kanaatindeydim. Ancak olmadı, ödülü Mustafa Necati Karaer’in ‘Kerem ile Aslı’ kitabına verdiler. Merak bu ya, kendisiyle karşılaştığımızda Doğan’a bunu sordum. Cevabı şuydu:
“Ödüle aday iki kitap kalmıştı, birisi Senin kitabın öbürü de Karaer’inkiydi. Ben de dâhil arkadaşlar, ‘Muhsin İlyas şiirde kararlı birisim, daha genç, Karaer’in ise bundan sonra eser üretmesi belki mümkün olmayabilir. Bu defa ödülü ona verelim gelecekte de Muhsin İlyas’ı dikkate alırız.”
Tabii köprünün altından çok sular geçti, benim de bu kitabın peşinden hemen bir şiir kitabım olmadı. Araya giren zaman bizim için düşünülen vaade unutturdu.
Karakterim itibariyle dostluğumdan menfaat devşirme gibi bir ilkelliğe sahip değilim. Bana ödül vermediler diye, kendisine ve arkadaşlarına, daha doğrusu Türkiye Yazarlar Birliğine tavır almadım. Dostluğum hala devam eder. Bu devamlılığın sonucu olacak ki, Edirne’de başlayıp Yunanistan’ın Gümülcine şehrinde biten uluslararası şiir şölenine davet etti, katılamadım, kırılmadı, bu defa 2022’de Bursa’da yapılan yine uluslararası şiir şölenine çağırdı, buna da iştirak edemedim. Bunun sebeplerini de kendisine izah ettim, makul karşıladı, Türkiye Yazarlar Birliği, D. Mehmet Doğan’ın prensiplerine bağlı kalarak varlığını sürdürdüğü için bugün hala her yıl edebiyat ödülleri veren bir kuruma dönüştü. 35 yıldır aksatılmadan süregelen ‘Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı’nı yayınlamaya devam ediyor. Bu yıllığın ilk yayın dönemlerinde, birkaç yıl bazı bölümlerini yazarak kendilerine katkı sağladım. 8 Nisan 2018’de Kültür ve Turizm Bakanlığın desteğiyle 60. Sanat yılım için düzenlenen etkinliğe üyesi bulunduğum Türkiye Yazarlar Birliği’nin Onursal Başkanı olarak. D. Mehmet Doğan’ın da katılıp benimle ilgili görüşlerini paylaşmasını istemiştim. Ne var ki, aynı gün Konya’da programları olduğu için katılamadı.
Sonuç itibariyle edebiyatta kucaklayıcı olacaksak, kişisel hesapları bir kenara bırakmamız gerekiyor. Bu, benim edebiyatta ahlaki tavrımdır. Bana fayda sağlamıyor diye bir başarıyı görmemek hastalığından gelişmediğimizi düşünürüm. O da bunun farkında ve 45 yıldır dostluğumuz zedelenmeden aynı samimiyet anlayışı içerisinde devam etmektedir.(Muhsin İlyas Subaşı, Dostlar Meclisi, s.183., Post Yayınları- İstanbul-2023)
Türkiye Yazarlar Birliği, kurulduğu ilk yılından bugüne kadar hep D.Mehmet Doğan’la birlikte dikkate alınmıştır. Dönem dönem yönetim kurulları ve Yönetim Kurulu Başkanları değişmiş olsa da, himaye kültüründe söz Doğan’dadır. “Edebiyat Hatıraları”mda kendisine de yukarıda metinle yer verdim. Bu, aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği çatısının üstündeki yetki gücünün ifadesidir. Hakkını teslim edeceksek, Bu Birlik ancak onun varlığıyla bugünlere gelebilmiştir. Nice 45 yıllara…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.