Hediye kabul etmediğini işittiğimizden Aksaray Valiliğince neşredilen bir iki kitapla ziyaret ettik. Hoş, mütevazi ve mütebessim işine âşık bir hocamızla mülâki olduk. Sohbetin bir yerinde “Doktorada talebe ile hoca birlikte çalışmazsa o doktora eseri çok kıymetli olmaz” deyişini icap eden birçok yerde de naklettim.
Fakir, az bilinen çok değerli zevatla eserlerini meraklılara ve gençlere duyurmaya, haberdar etmeye gayret ediyorum. Bunu muvazzafken sohbet tarzında yapıyordum. “Söz uçar yazı kalır” demişler. Onun için yazıdan imtina ediyordum. Gerçi sözün de gökyüzünde kayda geçtiğini öğrenmiştim. Bir gün sohbet esnasında Hz. Ali (r.a.) efendimiz biraz cezbelenince Resûlullah (a.s.) Efendimiz “Ya Ali sakin ol, hava hâfız ve nâkildir” demiş, yani hıfz eder, muhafaza eder ve nakleder. Sözlerin de kayda geçtiğini bildiğimizden ölçülü konuşmaya dikkat ve gayret ediyorduk. Bize daha muhataralı ve zahmetli gelen ‘yazmaya’ başlayamıyorduk.
Tekaüt olunca sohbet imkânı da biraz daralıyor. Bazı hatıraları ve düşüncelerimizi yazsak belki istifade edenler olur diye düşündük. Ama hayatta olan zevat hakkında yazmaktan imtina ettik. Atalarımız “hüsn’el hatime” sonumuz güzel olsun, diye dua ediyorlar. Geç tanıdığım için mahcubiyet duyduğum merhum mütefekkir Ekrem Tahir’in “Babil’deki Türkiye” adlı kitabı muteberini (14 Kasım 2023) okurken Ali Birinci Hoca’mızla ilgili kısma gelmişim. Zevkle okudum. Hocanın TVNet’te Ayşe Böhürler Hanım’la yaptığı iki televizyon sohbeti de çok şahaneydi, defaatle dinlenildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.