- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
YAĞMUR ATSIZ'DAN: SÛRİYE VE TÜRKİYE
Eski günahların gölgesi uzun olurmuş. Güney komşumuz Sûriye daha uzun süre başımızı ağrıtacak gibi görünüyor.
Eski günahların gölgesi uzun olurmuş.
Güney komşumuz Sûriye daha uzun süre başımızı ağrıtacak gibi görünüyor.
Sûriye’nin neden “eski bir günah” olduğunu kısaca şöyle açıklayayım:
Burası Birinci Cihan Harbi (1914-18) sonrası Batılı muzaffer devletlerin, birtakım dürüstçe olmayan amaçlarla yokdan vâretdikleri bir sun’î devletdir. Tıpkı Irak ve Lübnan gibi!
Daha Selçuklular devrinde bütün bu bölgeye hâkim olan Türkler Kuzey Arabistan’ı bu tür gayrıtabii parçalara bölmeksizin ve her şeyden evvel ora halkını yönetime iştirâk ettirerek neredeyse sekiz asır yönetmişlerdir. İngiltere ve Fransa’nın 1918’den sonra orada kurduğu düzen (!) ise 35 sene ancak dayanabilmiş ve müteâkıben çatır çatır çökmüşdür. Araya İkinci Dünyâ Savaşı (1939-45) girmemiş olsaydı o kadar dayanacağı bile şübheliydi.
Hâlen yaşadıklarımız bu hâinâne uygulamanın zorunlu sonuçlarıdır.
Çünki ne Sûriye bu ada gerçekden lâyık bir devletdir ne Irak ve de Lübnan!
Onyıllar önce, hayâtımın zor bir safhasında bir ara her gece gidip sabaha kadar içdiğim bir meyhâne ve orada yine müdâvimlerden Sûriyeli bir arkadaşım vardı. Onunla sık sık politikadan, yakın târihimizden ve bölgenin istikbâlinden bahsederdik.
Müteaddid vesîlelerle kendi ülkesi için “Sizin zamânınızda durum on kat daha iyiydi.” dediğini hatırlıyorum.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/s-fbriye-ve-turkiye/yazi-784075
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.