- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul22°C▼
- Ankara23°C
- İzmir25°C
- Konya19°C
- Sakarya26°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon22°C
- Gaziantep21°C
TÜRK BAYRAĞINA HASRET COĞRAFYALAR

Önder SAATÇİ
24 Mayıs 2016 Salı 09:45
1969 veya 70 yılıdır. Kerkük’te “Türk Kültür Merkezi” açılmasına karar verilmiştir. Merkez Bağdat’taki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği bünyesindeki konsolosluğa bağlı olacak ve belli aralıklarla oraya Türkiye’den öğretmenler gönderilecektir.
Merkez için Kerkük’ün lüks semtlerinden birinde bahçeli, büyük bir ev kiralanır. Damına da Türk bayrağı dikilecektir. Bayrak için gönder yapılması icap etmektedir. Kerkük’ün meşhur demircilerinden Fahri Usta’ya bayrak direği ısmarlanır. Fahri Usta gönder için upuzun bir direk yapar, maksadı daha fazla para kazanmak değil, bayrağın her yerden görünür olmasıdır.
Bu bayrak hatırasını babamdan dinlemiştim. Babam kendi çocukluk ve gençlik yıllarında Kerkük’teki her bir evde Türk bayrağı bulunduğunu ve halkın, bir gün kendilerini kurtarmaya gelecek olan Türk ordusunu o bayraklarla karşılayacağını da anlatmıştı. Bu hülya içinde Kerküklü ünlü şair Nazım Refik Koçak da o yıllarda şu mısraları yazıyordu.
Yurdum Kerkük avulum Türk
Başbuğum Kemal Paşa
Ben seninle öğünürüm al bayrağım bin yaşa
Al bayrağım seni yurttan koparanlar savanlar
Yok olsunlar yurdumuzdan bizi yer yer kovanlar
Sallandığın yüce damda gel gör nasıl yabancı
Bir paçavra bağlamışlar yağıların yalancı
Bayrağıdır bu kirli bez tutsak olduk biz buna
Kurtulmakçın bağlamışız belimizi hep sana
(…)
Ne olurdu yüce Tanrım kavuştursan bir daha
Yumdurmadan gözlerimi çok sevdiğim bayrağa
(…)
Kerkük semalarından ay yıldızlı al bayrağın çekilişi de şu hazin manide ses bulur:
Kerkük’ün bu sarayı
Aceb noksandı(r) neyi?
Bayraġı asılıdı(r).
Hanı o yuldız ayı?
Irak Türkmenleri 1918’den sonra, Türk ordusunu bir daha Kerkük’te göremediler; ama Kerkük Karması 60’lı yıllarda Türk Havagücü futbol takımını Türk bayrağıyla selamladı. Aşağıdaki fotoğraf bu maçtan önce çekilmiştir.
Azerbaycanlılar ise Türk ordusunun, 15 Eylül 1918’de Bakü’ye girişini Laleler türküsüyle millî hafızaya nakşetmişlerdir. O türküden bir kıta:
Meylim üzündeki gara haldadır
Hicranın elacı ilk vüsaldedir
Ne vahıtdır Reşid’in gözü yoldadır
Bir gonah (misafir) gelesiz bize laleler
Türk bayrağına hasret kalan toprak sadece Kerkük değildir. Yavuz Bülent Bâkiler Üsküp’ten Kosova’ya kitabında eski Millî Kütüphane Müdiresi Müjgân Cunbur’dan naklen şunları anlatır: Cunbur 1967’de Afganistan’da milletler arası bir seminere katılmıştır. Seminer on gün kadar devam etmiş ve kaldıkları otelin önündeki gönderlere katılımcı ülkelerin her birinin bayrağı, bu arada Türk bayrağı da çekilmiştir. Cunbur, Afganistan Özbeklerinin, otelin önüne gruplar hâlinde gelip Türk bayrağını hayranlıkla seyrettiklerini söyler. Sonra kendisinin kaldığı bir misafirhanenin önündeki Özbek çobanın her gün kendisine taze süt ikram ettiğini ve onun şu sözlerini aktarır: O bayrak Türkiye’de dalgalandıkça biz burada yitip bitmeyeceğiz. (s. 58-59).
Yavuz Bülent Bâkiler Türkistan Türkistan kitabında da Canbullu Cuma’dan bahseder. Cuma Orta Asya’ya sürülmüş Ahıska Türklerindendir. Cuma Canbul’da, hangi eve yeni bir mushaf-ı şerif gelirse o evde toplandıklarını ve Kitabullah’ı öpüp yüzlerine sürdüklerinden söz eder. Canbullu Cuma Bakiler’e ayrıca, her yıl Taşkent Film Festivali’ne ailece gittiklerini anlatır ve şunları söyler: Ben çoluğu çocuğu bir maşine (otomobile) dolduruyerim, Taşkent’e hasret öldürmeye götürüyerim. Orda, direklerde Türk bayrağı görüyerih, seviniyerih. Tür kinosunda (sinema) Türkçe dinliyerih, seviniyerih. Göğsümüz gabariyer, başımız göğe degiyer. (s. 60).
Kitaptan Canbullu Cuma’nın bu yürek yakıcı sözlerini okuyunca kendi çocukluğumda Adile Naşit’li, Münir Özkul’lu aile filmlerini, Sezercik serisini, Kerkük sinemalarını ailece doldurup kendimizden geçerek seyrettiğimiz günler gözümde canlandı.
Türk bayrağı bugün, her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine sıkıştırılmış olsa da kan gölüne dönmüş bütün bir Ortadoğu ve İslam coğrafyasında hâlâ yegâne ümit kaynağıdır. Türk bayrağı yalnızca bugünkü Türkiye’yi sembolize etmez, bütün bir Türk tarihinin de ışıltısını yayar.
Sözlerimizi bir Kerkük hoyratıyla bitirelim:
Su çayda
Saf olmırı su çayda
Kalmışıh karannıhta
Suç yulduzda, suç ayda
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.