- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul22°C▼
- Ankara24°C
- İzmir26°C
- Konya22°C
- Sakarya26°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep24°C
MÜŞTEHİR KARAKAYA: SESSİZLİĞİN SESİ – IV

05 Şubat 2025 Çarşamba 12:20
(anlatı)
***
“Hatırlamak da bir ihanettir” demiş Ali Ayçil, ‘Kovulmuşların Evi’ adlı deneme kitabında.
Düşündüm ki, bu ihanet kendimize mi yoksa hatırladığımız kişilere mi olur, bunu çıkaramadım. Hatırladıklarımız bazı şeylerde ölür, bazılarında yeniden diriliriz. Hatırladığımız iyi kişilerde ölür, kötü kişilerde diriliriz, demem daha doğru.
Kim söylemiş, hatırlamıyorum:
Üç çeşit ihanet vardır; biri kendine, biri sevdiğine, biri de her ikisine…
***
Birine; Siddartha Gotama’nın bir peygamber olabileceğini söyledim. Kendi halkına Allah tarafından gönderilmiş olabilir, olamaz mı? dediğimde o kişi güldü.
Dedim; şimdi Gotama’nın 5 kanununu hatırlamaya çalışacağım, eğer İslam diniyle örtüşmüyorsa bundan vazgeçeceğim:
- Canlı varlıkları öldürmeyeceksin.
- Sana gönüllü verilmeyeni zorla almayacaksın.
- Asla yalan söylemeyeceksin.
- Uyuşturucu içecekleri ret edeceksin.
- Fuhuşla yaşamayacaksın…
-Eğer bunları demişse bunlar ilahîdir. Buda’ya inananlar sonradan paganlaşmışlarsa, her gönderilen peygamberden sonra halklarının başına ne gelmişse, onların da başına gelmiştir. Yoksa bu yüz yirmi dört bin peygamber nasıl izah edilebilir?
Öyle değil mi yoksa?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.