- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul19°C▼
- Ankara17°C
- İzmir22°C
- Konya18°C
- Sakarya22°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon23°C
- Gaziantep18°C
MAHMUT BIYIKLI: 28 ŞUBAT’I UNUTTURMAMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Zaman zaman gençlere 28 Şubat tarihi sizin için ne anlam ifade ediyor diye soruyorum. Aldığım cevaplar hepimizi huzursuz edecek cinsten.

28 Şubat 2025 Cuma 13:25
Geçmişte yaşananları geleceğe aktarmak konusunda başarılı olduğumuz söylenemez.
Aliya İzzetbegoviç’in "Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Sözü darbeler için de geçerli.
Belki millet olarak çabuk unuttuğumuz için her on yılda bir darbelere maruz kalmışız.
Darbecilerin insanımıza ve ülkemize yaptığı kötülükleri unutturmamamız gerekiyor. Bunun için en etkili yolun edebiyat ve sanat olduğunu hepimiz biliyoruz.
Edebiyata girmeyen ebediyete kalmıyor. Yaşanan acılar görülen zulümler edebiyatla kalıcı hale gelir. Edebiyat acıyı yaşayanla acıyı okuyanı bütünleştirir.
Edebiyat darbecilerin elindekilerden daha güçlü bir silahtır. Bu silahı kim iyi kullanmayı başarırsa onun sözü daha etkili olur.
Kalemin görevi yazmak hesap sormaktır. 28 Şubatçıların mahkemelerde yargılanmaları zindanlara atılmaları yeterli değildir. Nitekim çoğu çeşitli bahanelerle hapisten çıkarıldı.
Onları milletin vicdanında ebediyen mahkûm etmek için edebiyata ihtiyacımız vardır.
28 Şubat’ı anlatan eserleri incelediğimizde yazılanların yazılması gerekenlerden daha az olduğunu hemen görürüz.
Konuşmalar unutulur salon programları söner gider. Kalıcı olan yazılanlardır. Bu manada Müslüman edebiyatçılara büyük sorumluluklar düşmektedir.
Yazarın çağından sorumlu olduğu sözünü söylemden eyleme geçirmek gerekir. Çiçek böcek edebiyatı bir yere kadar.
Toplumsal meselelerden uzak duran kalem sahipleri üzerine düşen ödevden kaçıyor demektir.
Geçtiğimiz yıllarda Edebiyat ve darbeler başlığıyla geniş katılımlı bir sempozyum yapmıştık. Orada yapılan konuşmalarda sağ muhafazakâr camianın karnesinin parlak olmadığı sürekli vurgulamıştı.
Fatih Andı Hoca o toplantıda edebiyatın sanatın işlevi hususunda muazzam bir konuşma yapmıştı. Tarihin dönüm noktası sayılacak olayların geleceğe taşınması hususunda verdiği şu örneği not almıştım:
‘Bugün Plevne’de Yemen’de Çanakkale’de vuku bulan savaşların ayrıntısını büyük kitlede kim, ne kadar ayrıntısıyla bilebilmektedir? Ama bir “Tuna Nehri Akmam Diyor”, bir Yemen veya Çanakkale türküsü en kalıcı ve etkili bir destan işleviyle bu büyük olayların ruhunu bugüne hâlâ taşımaktadır.
Bu milletin tarihinde iki tane Çanakkale vardır. Birisi silahla, kanla, barutla kazanılan Çanakkale Savaşı; diğeri sözle, heyecanla ve imanla yazılan Çanakkale Şehitleri’nin şiiri. İstanbul’da Süleymaniye Camii, Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiri ile Bursa’da Hüdavandigar Camii, Tanpınar’ın Beş Şehri ile daha bir güzeldir.’
Çanakkale Savaşı’nda verilen mücadeleyi nasıl Akif şiirin imkanlarından yararlanarak zihinlere kazıyıp o ruhu diri tutmuşsa günümüz edebiyatçıları da aynı hassasiyetle edebi görevlerini yerine getirmelidir.
Eğer davasında haklı olanlar haksızlıklar karşısında seslerini yükseltemezlerse mağdur olmalarına rağmen zalim olarak gösterilebilirler. Yakın tarihimiz maalesef bunun acı örnekleriyle dolu.
Darbecileri alkışlayan bazı edebiyatçılar kötü bir sınav vererek mazlumların aleyhine kalem oynatmışlardır. Ne demek istediğimizin anlaşılması açısından sadece bir örnek vermek isterim.
Mesela Ahmet Hamdi Tanpınar 1960 darbesinden sonra tanklara selam durarak “Bu adamlara minnettarım. Demokrat Parti ejderhasından bizi kurtardılar, vatan temizlendi.” demiştir. Şehit Başbakanımız Adnan Menderes için “ağzı köpüklü, kin çıkını”; Celal Bayar içinse “anayasa hırsızı” diyecek kadar da ileri girmiştir.
Örnekleri çoğaltabiliriz ama gerek yok. Bizim maksadımız darbe severlerin düştüğü durumdan ziyade darbelere karşı duranların nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiğini hatırlatmaktır.
Yeri gelmişken bu sorumluluğu hakkıyla yerine getiren ve genç sayılacak yaşlarda aramızdan ayrılan merhum Ahmet Kekeç’i ve Mevlâna İdris’i rahmetle ve minnetle analım. Kekeç 28 Şubat’a dair nitelikli bir eser verdi.
Yazının devamı için:https://www.haber7.com/yazarlar/mahmut-biyikli/3509255-28-subati-unutturmamak-icin-ne-yapmaliyiz
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.