- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul22°C▼
- Ankara23°C
- İzmir25°C
- Konya19°C
- Sakarya26°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon22°C
- Gaziantep21°C
IRAK TÜRKMENLERİNDEN BİR ŞAİR: ESAT NAİP

Önder SAATÇİ
09 Şubat 2016 Salı 10:00
Hele hele onun dili, kültürü ve edebiyatı söz konusu olunca toplumumuzdaki bilgi eksikliği cehalet derecesine kadar varmaktadır. Bu cehalet yalnız eğitimsiz sınıf için değil, eğitimli sınıf için de söz konusudur. Bu yazıda elimizden geldiğince bu Türk topluluğunda yetişmiş bir şairi, Esat Naip’i tanıtmaya, bu vesilesiyle de Irak Türkmenlerinin kültürü ve edebiyatı hakkında fikir vermeye çalışacağız.
Hayatı:
Esat Naip 1900 yılında Kerkük’te doğmuştur. Naip’in eğitiminde ilk durak mahalle mektebidir. Burada küçük yaşta Kur’ân-ı Kerîm’i hatmeder. Ayrıca Türkçe Mevlit, Küçük İnşa ve Güldeste gibi klasik eserleri okur. Babasından da hem Sadi’nin Gülistan’ını hem de Arapça ve Farsçayı öğrenir. Osmanlı Kerkük’ünde klasik eğitiminin yanı sıra resmî örgün eğitimine de devam eder. İlk mektebi, rüşdiyeyi (orta okul) ve idadîyi tamamlayarak sultanî mektebine yazılır; ama Birinci Cihan Harbi’nin başlaması bu okulun kapanmasına ve Esat Naip’in eğitiminin yarım kalmasına yol açar. 1921’de ise öğretmenliğe başlar ve 1963’te meslek hayatını tamamlayarak emekliye ayrılır. Emekliliğinde Bağdat’a yerleşen şairimizin Kerkük’le olan bağı hiç kopmaz. Kerkük’e gidiş gelişleri uzun yıllar devam eder ve 1992’de Hakk’ın rahmetine kavuşur.
Edebî Kişiliği:
Naip’in edebî kişiliğinden söz ederken yukarıda sözünü ettiğimiz eğitim durumunu hatırlatmak gereklidir. Esat Naip devrin şartlarında çok iyi bir eğitim almıştır. Onun şairliğini etkileyen bir diğer faktör de tahsilini Türkçeyle yapmış olmasıdır. Bu durum onun dile hâkimiyetini sağlamıştır. Naib’in olgunluk çağları Irak Türkmen edebiyatında da yenileşme cereyanlarının ve atılımlarının başladığı devirdir. 1950’ye kadar Irak Türkmen şairleri daha çok klasik edebî anlayışla ürünler verirken bu tarihten itibaren artık yenileşme akımı başlamıştır. Pek çok şair gibi Naip de bu süreçte hem dilini sadeleştirmiş hem de aruzdan heceye yönelmiştir. Şiir dilindeki sadeleşmeyi o derece benimsemiştir ki divan tarzında yazdığı şiirlerin aruzla yazıldığı hiç belli olmaz.
Önceleri Servet-i Fünûn şairlerinden ve bilhassa Tevfik Fikret’ten etkilenen şair zamanla Yahya Kemal ve beş hececilerden Faruk Nafiz ve Orhan Seyfi’nin takipçisi olur. Ancak onun bu takipçiliği pasif bir taklitçiliğin çok çok ötesine geçmiş ve bu şairlerin belli başlı şiirlerine nazire denebilecek şiirler yazmıştır. Mesela, Pınar başlıklı şiiri Faruk Nafiz’in “Çoban Çeşmesi”ne âdeta bir naziredir. Bir Hatıra şiiri de Yahya Kemal’in “Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden” mısraıyla başlayan şarkısına bir nazire değerindedir.
Es’ad Naip’in şiirlerinde işlediği belli başlı konular aşk, bahar, saz, gül, bülbül gibi Türk edebiyatının klişeleşmiş konularıdır. Ancak şair bunları derin bir duygulanmayla ve samimi bir üslupla dile getirir. Şiirlerindeki canlı tasvirler ve hüsn-i ta’liller de söyleyişini güzelleştiren ve zenginleştiren unsurlardır. Esat Naip için rahatlıkla lirik ve pastoral bir şair demek mümkündür. Onun şiirlerinde karamsarlık ve bedbinlikten ziyade yaşama sevinci vardır. Bu yüzden onun şiirleri bir çırpıda insanı sarıveren mısralarla doludur. Ayrıca zarif ve ince anlatımı onun ifade gücünün ve Türkçeye olan hâkimiyetinin göstergesidir.
Esat Naip Irak Türkmen edebiyatında aruzla da çok güzel şiirler yazmıştır. Hatta, ünlü Kerküklü araştırmacı Ata Terzibaşı’ya göre, onun aruzla yazdığı şiirlerindeki heyecan daha yüksektir. Bunun farkında olan şair de Terzibaşı’nın bu kanaatini kabullenmekle beraber yine de Irak Türkmen edebiyatındaki yenileşme hareketine ayak uydurmaktan geri kalmamıştır. Aslında, Naip’te gördüğümüz bu, yenileşmeye açık tavır pek çok Irak Türkmen şairi (Reşit Akif Hürmüzlü, Sait Besim Demirci, Nazım Refik Koçak, Tevfik Celal Orhan, Abdulhakîm Mustafa Rejioğlu) için de geçerlidir ve bunun ardında Türkiye’deki şiir akımlarının ve dildeki gelişmelerin de rolü vardır. Her ne kadar Irak Türkmenleri, Osmanlı’dan koparıldıktan sonra anavatandan uzak kalmışlarsa da Türkiye’deki bütün edebî ve fikrî gelişmeleri, biraz gecikmeyle de olsa yakından takip etmişlerdir. Bu takip bir bakıma, onların anavatana olan hasretlerini dindirmenin de bir yoludur.
Esat Naip karakteriyle de gönülleri fethetmesini bilmiştir. Nüktedan (esprili) ve şakacı bir insan olan şair çevresindeki insanları hiçbir zaman incitmemiş ve kimsenin aleyhinde konuştuğu görülmemiştir. Kerkük’e her gelişinde dostlarını arar, Bağdat’taki evinde de edebî sohbetlerinde dostlarıyla beraber olurdu. Bayramlarda dostlarına gönderdiği tebrik kartlarına küçük şiir parçaları yazarak da onların gönüllerini almasını bilirdi.
Eserleri:
Esat Naip şiirlerinin çoğunu ilkin Necme, sonraları İleri, Kerkük, Âfak, Beşir, Kardaşlık gibi gazete ve dergilerde yayınlamıştır. Bunlar Irak Türkmenlerinin 20. asır boyunca Kerkük ve Bağdat’ta çıkardıkları belli başlı yayın organlarıdır. Bazı şiirleri de Türkiye’de, Fuzuli ve Yeşil Ada dergilerinde yayınlanmıştır. Şairin ayrıca Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’daki edebî dergilerde de bazı şiirleri okuyucuyla buluşmuştur. Naip’in şiirleri daha sonra şu kitaplarda toplamıştır:
1. Zamanın Eli: 88 sayfalık küçük bir kitap olup daha çok hece vezniyle yazdığı şiir örneklerini barındırır. Irak Kültür ve Tanıtma Bakanlığınca 1985 yılında Bağdat’ta basılmıştır.
2. Yapraklar: 168 sayfalık bu kitap daha çok aruz vezniyle yazılmış şiirlerden oluşmuştur. Bağdat Türkmen Kardaşlık Ocağı yayınlarından olan kitap 1986’da Bağdat’ta basılmıştır.
3. Armağan: Daha çok öğrencilere hitap eden bu eser 80 sayfadan oluşmuştur. Kitapta bazı Nasreddin Hoca ve Bektaşi fıkraları ile hayvan masalları ve bazı nükteler (anekdotlar) manzum bir şekilde anlatılmıştır. Eser Irak Kültür Bakanlığınca 1998’de basılmıştır.
4. Kerkük Nükteleri: Düz yazı biçiminde olup halk ağzından derlenmiş bir yığın fıkra ve anekdottan oluşur. Şair her bir parçanın sonunda ona uygun bir beyit de yazmıştır. Eser iki cilt hâlinde tasarlanmışsa da ancak birinci cildi yayınlanabilmiştir (Bağdat, 1973).
Bununla yanı sıra, şairin basılmayan eserleri de vardır ki bunlar, Ömer Hayyam’dan manzum bir şekilde çevrilmiş bazı rubailerden oluşan yazma bir kitap ile Keşkül adını verdiği ve birçok yayınlanmamış şiirinin toplandığı bir taslak, ayrıca baskıya hazır hâlde bulunan Kerkük Nükteleri’nin ikinci cildidir.
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
DİCLE
Her mevsimde senin neşen taşardı
Hem azın güzeldi hem kışın Dicle
Dalgalı göğsünü bahar okşardı
Ne cana yakındı bakışın Dicle
Hayali akşamın sevda izleri
Çekerdi sahile her gün bizleri
Toplardı oraya gül filizleri
Sazlı sandallarla yarışın Dicle
Bezminde bir peri her gün sakiydi
Sunduğu gönüldü, değil rakıydı
Bizi sarhoş eden onun aşkıydı
Senin de mahmurdu bakışın Dicle
Ararım meğerse göç etmiş hepsi
Gelmiyor sahilden dostların sesi
Bağların, Leylâsız kalmış gölgesi
Nerede Mecnunî bakışın Dicle
Yanmıyor yürekler güneş mi solmuş
Mest etmiyor bade bir şey mi olmuş
Kaç kere başlamış kaç kere dolmuş
Nerde o kadeh çakışın Dicle
Demek gül mevsimi ermiş hazana
Bahçeler bozulmuş bağlar virane
Bülbüller ötüyor ne yana yana
Senin de koy aksın bakışın Dicle
Giden günler dönmez geçmişi bırak
Uçruma düşersin bir önüne bak
Ruhumu şad eder nişan olarak
Kabrime bir çiçek takışın Dicle
KELEBEK
Sarı mor pembe beyaz bir kelebek
Her sabah bahçeme erken gelerek
Uçuşur zevkle çiçekten çiçeğe
Pek güzeldir o, ne hacet demeye
Sömürür bitkilerin en özünü
Geçirir böylece hep gündüzünü
Bahçemin gülleri tutkundur ona
Ne sokulmuş bakınız birbirine
Kâh öper onları kâh okşayarak
O vakit gel de onun keyfine bak
Sürünür laleye çapkıncasına
Gizlidir verme kulaklar sesine
Her çiçekten koku renk öz su alır
Bu bakımdan bana ortak sayılır
BAHAR
Bahar oldu açıldı gül
Nergis süsen lale sümbül
Bahçelerde çiler bülbül
Kuşlar uçar dal budağa
Kadın erkek Çuvarbağ’a
Esti baharın rüzgârı
Eridi dağların karı
Çayda akan sel suları
Çeker bizi Şeyhbahri’ye
Bazen daha ileriye
Kadın erkek saf saf geçer
Gözler bakar gözler seçer
Gönüllere sevgi biçer
Nişan yüzüklü elleri
Sonagölü güzelleri
Şen Kuzular bayırlarda
Oynar otlar çayırlarda
Çoban yarın hatırlar da
Kaval çalar coşa coşa
Hazantepe binler yaşa
KUMRU
Hemdert arıyorsun meğerse böyle
Her sabah bahçeme gelirsin kumru
Boşluğu dolduran yanık sesinle
Beni de uykudan alırsın kumru
Belli hicran seni salmada derde
Serviden sorarsın sevgilim nerde
Sana ben diyeyim bana sor bir de
Bu hicran bağında kalırsın kumru
Bir sen misin yalnız eşinden cüda
Sor bu bağda kimler ermiş murada
Sen hiç olmaz ise şimdi burada
Ben gibi bir hemdert bulursun kumru
Gel her sabah kumru seni beklerim
Seninle avunur benim dertlerim
Beş günlük dünyada şimdilik varım
Kim bilir yarın ne olursun kumru
HANCI
Her derbeder kimse başvurur sana
Ayrılık derdi var bende hancı
Ben de bir Kerem’im haber ver bana
O vefasız Aslı’m nerede hancı
Dediler geçende size gelmişti
Kalbimi firakın oku delmişti
Bizim ilde bunu herkes bilmişti
Türbem olacak bir derede hancı
Gezerim ararım elimde Keşkül
Oyalamaz beni karanfil sümbül
Bahtsızlığımdan sapıttı gönül
Yurdumu terk ettim sonra da hancı
Güneş batmadadır başlıyor gece
Bir mum bul da bana gözlerim seçe
Konuşalım mâni yok ise sence
Yaklaşıver otur şurada hancı
Bir bağrı yanık da var ise getir
Sazıyla derdimi belki söyletir
Senden istediğim bir de badedir
İçerim arada sırada hancı
Yürek acısına dermandır bade
Eğer su yok ise içerim sade
Daha yetinmedim bağışla bir de
Konuğum (sana) bu gece hancı
Yatağa lüzum yok bu kilim yeter
Mangalı da kaldır istersen eğer
Dinledin derdimi sen birer birer
İştahsızım yapma seferde hancı
İlkinden postumu alır giderim
Hesabı verir de göçüp yiterim
Sizleri bir daha görmez gözlerim
Dua et bana bir kere hancı
Gün doğar ufuktan ovaya yine
Çiçekler açılır bülbül sesine
Yerimi boş görüp bakınca yana
Ben gibi bir hemdert ara da hancı
KAYNAKLAR:
AKKOYUNLU, Ziyat “Irak Türk Edebiyatı”, Türk Dünyası El Kitabı, 4.cilt, Edebiyat, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 1998, s. 121-134.
BAYAT, Fazıl Mehdi, Irak’ta Türkmen Edebiyatı Tarihi (1958-1968), Türkmen Kardaşlık Ocağı yayınları, Bağdat 1984, s. 117-125.
MÜFTİ, Ali Hüseyin, “Irak Türkmen Çağdaş Şairi Esad Naib’in Yapraklar Adlı Divanı”, Kardeşlik, Eylül-Ekim 2008(S: 229-230), s. 41-44.
SAATÇİ, Suphi, “Irak (Kerkük) Yazılı Türk Edebiyatı”, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi (6. cilt), T.C. Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara 1997, s. 419-423.
TERZİBAŞI, Ata, Kerkük Şairleri(3. Cilt), Ötüken Yayınları, İstanbul 2013, s. 174-198.
Türkmeneli 94/ 17-21
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.