12 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Ankara7°C
  • İzmir15°C
  • Konya9°C
  • Sakarya9°C
  • Şanlıurfa14°C
  • Trabzon11°C
  • Gaziantep14°C

İNSANLIK MACERAMIZIN TANIĞI: KİTAP

Kitap insanlık maceramızın hem tanığı, hem de tanıtıcısıdır. İnsanlığın bilgi birikimi kitaplarla korunur ve aktarılır. Bu bilgilerin değerlendirilmesi, yorumlanması da yine kitaplarla yapılır. Dolayısıyla, insanlığın bilgi birikimi yanında fikri birikimi

İnsanlık maceramızın tanığı: Kitap

28 Nisan 2010 Çarşamba 08:56

İnsanlığın "tarih" dönemi yazı ile başlatılır. Tarih öncesi, yazının bilinmediği dönemdir. Yazı, levha veya sayfa halinde bilgilerin saklanmasına imkan sağlamıştır. İlk kitaplar ve kütüphaneler kil tabletlerden oluşuyordu. Sert bir uçla yumuşak çamura yazı işleniyor ve bu çamur levha fırında pişirilerek kalıcı hale getiriliyordu. Bu durumda, ilk matbaaların tablet fırınları olduğu söylenebilir! Kağıt benzeri maddeler kullanılmaya başlanınca levhalar önce ruloya (tomara) dönüştü, daha sonra katlanmış yapraklar (kodeks) kitaba geçişi sağladı. Bugünkü bildiğimiz yapıdaki kitaba geçişten önceki en önemli kütüphaneler İskenderiye, Bergama ve Efes kütüphaneleridir. Bu antik çağ kütüphanelerinden hiç biri günümüze (bina kalıntıları hariç) intikal edememiştir.

Antik çağdan sonra Hıristiyian batıda kitaplar kiliselerde toplandı. Genellikle koleksiyonlar çok zayıftı en zenginleri bir kaç bini geçmiyordu. Kitaplar rahleler üzerindeydi ve korunmak için zincirlerle bağlanmıştı. İslam Dünyasında ise Emeviler devrinden itibaren çok zengin kütüphaneler ortaya çıkmıştır. Endülüsten Horasana kadar uzanan bir hat içinde İslam dünyasında yeni telif edilmiş kitapların elle çoğaltılarak hızla yayıldığı bilinmektedir.

Kil levhalardan hayvan derilerine, ağaç kabuklarına kadar bir çok nesneye yazı yazdıktan sonra bugünkü kağıda benzer kağıdın yapılmaya başlanması kitabın tarihinde önemli bir merhale oldu. Elle yazılma ve çoğaltılma döneminden mekanik olarak çoğaltılabilen kitaplar dönemine geçilmesi ise kitabın tarihinde en önemli gelişmedir.

Bu önemli gelişme batıda, 15. yüzyıl ortalarında ortaya çıkmadan önce, doğuda bilhassa Çin'de bazı çoğaltma teknikleri geliştirilmişti. Çinliler'in barutu icad etmelerine rağmen onu sadece gösterilerde, şenliklerde eğlence aracı olarak kullanmaları buna karşılık batılıların bir savaş aracı olarak geliştirmeleri örneğinde olduğu gibi, baskı tekniğinde de benzer bir durum sözkonusu edilebilir. Batılılar kitap çoğaltma tekniğini iktisadi bir yapının içine yerleştirdiler. Basım sanayi, kitap sanayii, bilgi edinmeyi ticari bir konu haline getirdi aynı zamanda.

Batının kitap basma tekniği Türkiye'de iki yüzyıldan fazla süre geçtikten sonra on sekizinci yüzyılın birinci çeyreğinin sonunda uygulanmaya başlandı. 1727 yılında kurulan matbaaya, yalnız İstanbuldaki mevcutları onbinlerle ifade edilen (hat) yazı sanatcılarından ciddi tepkiler geldi. Kitap yazmakla ve çoğaltmakla geçinen hat sanatcıları İstanbul sokaklarında tabut icinde yazı takımları gezdirerek protestolarda bulundular.

Osmanlı ülkesinde yahudiler ve hırıstiyan azınlıklar matbaalarını daha 15. yüzyılın sonunda kurdukları için Osmanlılar için matbaa yabancı bir nesne değildi aslında. Bu yüzden Osmanlılarda matbaanın geç kullanılmaya başlanmasını alışılmış yorumların dışında değerlendirmek gerekmektedir.

Osmanlı ülkesinde, elle kitap çoğaltma aynı zamanda bir sanat haline gelmişti. İhtiyaç olan kitabın çoğaltılması için fazla beklemek gerekmiyordu. Genellikle cami civarlarında çalışan hattatlar, bir kitap siparişi halinde kitabın cüzlerini paylaşıp süratle çoğaltabiliyorlardı. Bu yüzden mesela Bağdat'da veya Üsküb'de ortaya çıkan bir kitab meraklıları tarafından çok kısa bir süre sonra İstanbul'da temin edilebiliyordu.

Osmanlılarda hat sanatı çok gelişmişti. Üstad sanatkarların yazdığı, tezhib ve minyatür sanatcıları tarafından bezenmiş kitapların değeri daha fazlaydı. Matbaanın aynı estetik kaliteyi sağlaması mümkün değildi.
03.jpgÖte yandan, Osmanlı matbaacılığı gerçek manada ancak geçen yüzyılın sonunda, bilhassa Abdülhamid döneminde gelişme gösterdi. O zamana kadar, yani yüz elli yıllık bir süre boyunca basılan kitapların sayısı 3.000 (üç bin) civarındaydı. Hem de bu kitapların baskı sayısı 250 ila 1000 arasında değişiyordu. Bu kadar az sayı ve tiraj karşısında, Osmanlılarda elle kitap çoğaltmanın uzun süre revaçda kaldığını tahmin etmek güç değildir.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.