- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
İNSANLIK MACERAMIZIN TANIĞI: KİTAP
Kitap insanlık maceramızın hem tanığı, hem de tanıtıcısıdır. İnsanlığın bilgi birikimi kitaplarla korunur ve aktarılır. Bu bilgilerin değerlendirilmesi, yorumlanması da yine kitaplarla yapılır. Dolayısıyla, insanlığın bilgi birikimi yanında fikri birikimi
28 Nisan 2010 Çarşamba 08:56
Antik çağdan sonra Hıristiyian batıda kitaplar kiliselerde toplandı. Genellikle koleksiyonlar çok zayıftı en zenginleri bir kaç bini geçmiyordu. Kitaplar rahleler üzerindeydi ve korunmak için zincirlerle bağlanmıştı. İslam Dünyasında ise Emeviler devrinden itibaren çok zengin kütüphaneler ortaya çıkmıştır. Endülüsten Horasana kadar uzanan bir hat içinde İslam dünyasında yeni telif edilmiş kitapların elle çoğaltılarak hızla yayıldığı bilinmektedir.
Kil levhalardan hayvan derilerine, ağaç kabuklarına kadar bir çok nesneye yazı yazdıktan sonra bugünkü kağıda benzer kağıdın yapılmaya başlanması kitabın tarihinde önemli bir merhale oldu. Elle yazılma ve çoğaltılma döneminden mekanik olarak çoğaltılabilen kitaplar dönemine geçilmesi ise kitabın tarihinde en önemli gelişmedir.
Bu önemli gelişme batıda, 15. yüzyıl ortalarında ortaya çıkmadan önce, doğuda bilhassa Çin'de bazı çoğaltma teknikleri geliştirilmişti. Çinliler'in barutu icad etmelerine rağmen onu sadece gösterilerde, şenliklerde eğlence aracı olarak kullanmaları buna karşılık batılıların bir savaş aracı olarak geliştirmeleri örneğinde olduğu gibi, baskı tekniğinde de benzer bir durum sözkonusu edilebilir. Batılılar kitap çoğaltma tekniğini iktisadi bir yapının içine yerleştirdiler. Basım sanayi, kitap sanayii, bilgi edinmeyi ticari bir konu haline getirdi aynı zamanda.
Batının kitap basma tekniği Türkiye'de iki yüzyıldan fazla süre geçtikten sonra on sekizinci yüzyılın birinci çeyreğinin sonunda uygulanmaya başlandı. 1727 yılında kurulan matbaaya, yalnız İstanbuldaki mevcutları onbinlerle ifade edilen (hat) yazı sanatcılarından ciddi tepkiler geldi. Kitap yazmakla ve çoğaltmakla geçinen hat sanatcıları İstanbul sokaklarında tabut icinde yazı takımları gezdirerek protestolarda bulundular.
Osmanlı ülkesinde yahudiler ve hırıstiyan azınlıklar matbaalarını daha 15. yüzyılın sonunda kurdukları için Osmanlılar için matbaa yabancı bir nesne değildi aslında. Bu yüzden Osmanlılarda matbaanın geç kullanılmaya başlanmasını alışılmış yorumların dışında değerlendirmek gerekmektedir.
Osmanlı ülkesinde, elle kitap çoğaltma aynı zamanda bir sanat haline gelmişti. İhtiyaç olan kitabın çoğaltılması için fazla beklemek gerekmiyordu. Genellikle cami civarlarında çalışan hattatlar, bir kitap siparişi halinde kitabın cüzlerini paylaşıp süratle çoğaltabiliyorlardı. Bu yüzden mesela Bağdat'da veya Üsküb'de ortaya çıkan bir kitab meraklıları tarafından çok kısa bir süre sonra İstanbul'da temin edilebiliyordu.
Osmanlılarda hat sanatı çok gelişmişti. Üstad sanatkarların yazdığı, tezhib ve minyatür sanatcıları tarafından bezenmiş kitapların değeri daha fazlaydı. Matbaanın aynı estetik kaliteyi sağlaması mümkün değildi.
Öte yandan, Osmanlı matbaacılığı gerçek manada ancak geçen yüzyılın sonunda, bilhassa Abdülhamid döneminde gelişme gösterdi. O zamana kadar, yani yüz elli yıllık bir süre boyunca basılan kitapların sayısı 3.000 (üç bin) civarındaydı. Hem de bu kitapların baskı sayısı 250 ila 1000 arasında değişiyordu. Bu kadar az sayı ve tiraj karşısında, Osmanlılarda elle kitap çoğaltmanın uzun süre revaçda kaldığını tahmin etmek güç değildir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.