- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
GÖNÜL DÜNYAMIN MİMARI D. MEHMET DOĞAN
Önder SAATÇİ
12 Ağustos 2024 Pazartesi 14:12
İnsanın hayatında bazen bir okulun, bazen bir kitabın bazen de bir yazarın önemli bir yeri olur. Hayata bakışını ve dünya görüşünü bunlardan biriyle edinir.
D. Mehmet Doğan da benim için öyle bir yazar hatta kitaplarıyla bir okuldu. O, akademinin ötesinde de bana ve hatta bütün bir topluma bir şeyler öğreten bir kalem sahibiydi. Hatta o, yazarlığının da ötesinde bir düşünce adamıydı. Çünkü bize basmakalıp düşüncelerden kurtulup arayışlara yönelmeyi ve derinlemesine düşünmeyi öğretendi. Hele hele yaşadığımız ülkede geçirmiş olduğumuz türlü sarsıntıları anlamada o bize en iyi rehberdi. Onun yazılarıyla ve kitaplarıyla tanıştıktan sonra dil ve tarih meselelerine ilgim daha da arttı. Bununla da kalmadı yakın tarihimizde olup bitenlerin okul kitaplarında anlatılanlardan farklı yönleri olduğunu da öğrendim.
İnsan bir yazar vasıtasıyla yeni bir dünyaya adım atınca o yazarı kanlı canlı görmek de ister. Nitekim ben de onu, 2011 yılında, bir konferans vermesi için, S. Demirel Üniversitesine davet ettim. Onunla birlikte zaman geçirecek olmanın heyecanı üst seviyedeydi. Fakat sonraki yıllarda kendisiyle abi kardeş gibi olacağımıza hiç de ihtimal vermemiştim. Fakat kader insanları bağlayınca insanlar kardeşten de öte olabilirmiş.
D. Mehmet Doğan’ı tanıdıktan sonra onun ne kadar mütevazı bir insan olduğunu gördüm. Doğan bir gazeteci ve yazar olarak belki toplumun çok geniş kesimlerince tanınmadı. Zaten, onun medyatik bir şöhret yakalamaya meyilli olduğunu da hiç kimse söyleyemez. Zira o, dostlarının ve okuyucularının gönüllerinde gerek dil gerek yakın tarih alanında derin ve etraflı bilgisiyle taht kurdu. Onun yıllar önce kalem arkadaşlarıyla birlikte kurup bir kültür ocağı olarak Türk milletine armağan ettiği TYB’nin Şeref Başkanlığından başka bir ünvanı kendisine layık görmemesi de bir gönül ehli olduğunun en kuvvetli delili.
Doğan’ın Türk irfanına en önemli hizmeti yakın tarihimizi resmî bilgilerin tasallutundan kurtarıp bizlere alternatif bir düşüncenin kapısını açmak oldu. O, yakın tarihimizi, ideolojinin dar kalıplarından kurtarıp zihnin geniş ufuklarında okuyucunun önüne serdi. Sorgulayıcı ve tahlil edici yaklaşımı benimsedi ve benimsetmeye çalıştı. “Tabuları yıkmak” gibi bir saldırganlıkla değil, hakikat arayışını belgelerle yürütme çabası içinde oldu. D. Mehmet Doğan cesur adımlarla yürütmüş olduğu dil ve yakın tarih çalışmalarından dolayı bazı çevrelerde yeterli ilgiyi görmemiş olabilir. Hatta, yer yer resmî tarih tezleriyle çelişen yazdıklarından dolayı bazı haksız eleştirilere de göğüs gerdi. Ancak o, başkaları gibi birtakım siyasi ve ideolojik çatışmalarla şöhret yapma veya türlü polemiklere girip bunu istismar etme gibi bir basitliğe asla yönelmedi. Doğan’ın tek beklentisi yazdıklarının daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşması idi.
D. Mehmet Doğan eserleriyle bize, yüksek bir medeniyetin sahibi olduğumuzu, bize giydirilmek istenen Batı gömleğinin ne kadar dar olduğunu, zincirlerimizi kırabilmenin ancak kendi öz değerlerimizle mümkün olabileceğini öğretti. Doğan dilimizin zengin bir dil olduğunu, Dil Devrimi denen ameliyatın bizden çok şeyler alıp götürdüğünü, yalnız bizi fakir bir sözlüğe mahkûm etmekle kalmayıp düşünce dünyamızı da tarumar ettiğini öğretti.
O yalnızca bir yazar olmakla kalmadı Türkiye Yazarlar Birliği’ni arkadaşlarıyla birlikte kurarak pek çok kültür faaliyetine de öncülük etti. Onun kültürümüze bir diğer katkısı ise İstiklal Marşı şairimiz Cennetmekân Mehmet Akif Ersoy’u ve onun en değerli mirası Safahat’ı bütün kalbiyle kucaklayıp yeni nesillerin gündemine taşıması oldu. Türkiye’de bugün dahi Akif’i hazmedemeyen bir güruhun varlığı ve seslerinin ne kadar çok çıkabildiği düşünülürse onun Akif’i ve Safahat’ı sahiplenmesinin ne kadar yüce bir dava olduğu daha iyi anlaşılır. Kadere bakın ki Doğan yıllarca Akif’in Türk milletine armağan ettiği İstiklal Marşı’nı doğduğu yerde okuttu. Şimdi ise yüce Mevla’sına kavuşacağı günü Akif’in manevi huzurunda, Taceddin Dergâhı’nda bekleyecek.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.