12 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Ankara7°C
  • İzmir15°C
  • Konya9°C
  • Sakarya9°C
  • Şanlıurfa14°C
  • Trabzon11°C
  • Gaziantep14°C

ÇİZGİLERDE YAŞAYAN BİR MÜTEFEKKİR: D. MEHMET DOĞAN

Halit Yıldırım yazdı.

Çizgilerde Yaşayan Bir Mütefekkir: D. Mehmet Doğan

02 Aralık 2024 Pazartesi 12:15

Hepimiz baş başayız ölümle şimdi burda,

Bambaşka bir sevgidir çizgilerde yaşamak.

Sevgide, yaşamada, insanda ve huzurda

Ve sezmek sevgileri, sezgilerde yaşamak

D. Mehmet DOĞAN

 

GİRİŞ:

Dünya, üzerinde yaşanan bunca zulme, bunca kargaşaya, bunca doğan ve bunca ölene rağmen kendi mecrasında dönmeye devam ediyor. Onun dönmesi, üzerinde yaşayanların hayatına zaman denilen bir kıstas ile parantez açıyor ve bir müddet sonra bu parantez sessizce kapanıyor. Buna da ölüm diyoruz.

İnsanoğlu dünyaya gönderildiğinde üzerine büyük bir misyonu yüklenerek geldi. Lakin çoğunlukla bu yükün varlığını inkâr eden bir hayat tarzı tercih edildi. Sorumluluklar unutuldu, yaratılış gayesi umursanmadı. Bizi yaratanın emirlerine değil de ayağımızı kaydırmak için lain bir gayrete kendisini memur eden ebedi ve ezeli düşmanımız olan iblisin her türlü vesvese ve iğvasına aldanarak bize verilen bu kısa süre heba edildi.

İnsanoğlu istikametini şaşırdıkça yaratıcı ona uyarıcılar gönderdi. Bu resuller insanoğluna doğru yolu tekrar tekrar gösterdi, ilahi emir ve yasakları hatırlattı. Rabbimizden gelen sahifeler ve kitaplar insanlığın yolunu aydınlatan ilahi ışıklar iken insanoğlu cüretkâr bir şekilde ya kendilerine gönderilen uyarıcılarını katletti ya da kendilerine emanet edilen kitapları tahrif etti. Ta ki Hz. Muhammed gelene kadar. Ta ki Hz. Kur’an nazil olana kadar…

Lakin ne iblis boş durdu ne de celladına ve düşmanına âşık olma illeti ile malul insanoğlu… Hz. Kur’an her türlü tahrifattan masun ve mahfuz olduğu için onun tek bir harfine bile dokunamayan insanoğlu zalim ve cehûl bir gayretkeşlikle Kur’an’ı hayatından çıkarmak işgüzarlığına düştü. Oysa Hz. Muhammed son gelen elçi, Hz. Kur’an da son gelen kitaptı. Bir daha yaratıcı katından ne bir peygamber ne de bir kitap gelmeyecekti.

Dava büyüktü, öksüzdü ancak sahipsiz değildi. Birçok alim, birçok mücahit, birçok mütefekkir bu davayı sırtlandı ve onu Arabistan’ın bir şehrinden alıp kıtalara yaydı. İlay-ı kelimetullah dediğimiz dava bu muvahhid müminlerin ellerinde bayrak bayrak, rüzgâr rüzgâr, iklim iklim tüm dünyayı kuşattı. İnişler çıkışlar olsa da zaman zaman dünyaya intizam veren bir nizamın adı oldu İslam… İnsanoğlu İslam’ın hâkim olduğu her yerde mesut ve müreffeh bir hayat yaşadı. Ne zaman ki gevşeklik gösterdi, ondan uzaklaştı sağlam sandığı zemin ayaklarının altından kaydı. Fetret devirleri başladı. Fetretler felaketleri doğurdu.

Her ne olursa olsun, neler yaşanırsa yaşansın bu dava yine sadık bendelerinin omuzlarında asla yerlere düşmedi ve yok olmadı. Bu davanın son temsilcisi olan Türk Milleti, Selçuklu ve Osmanlı ile bu davanın en mümtaz bayraktarlığı vazifesini icra etti. Hem de davanın hâkimi sıfatı ile değil hadimi sıfatı ile icra etti bu mukaddes vazifeyi… Nihayetinde dahili ve harici düşmanların gizli gizli, sabırlı ve ardı arkası kesilmeyen entrikaları sayesinde son devletimiz yıkıldı ve namahrem ayaklar harimi ismetimizi, izzetimizi çiğnemeye cüret ettiler. Bu aziz millet bu son demde dahi buna müsaade etmedi. Bu defa düşmanlarımız baktılar ki cephede mertçe vuruşarak emellerine nail olamıyorlar bizi içimizden çökerttiler. Vatan burçlarından bayrağımızı, sancağımızı sökemeyince gönül burçlarımızdan iman bayrağını, İslam sancağını sökerek emellerine nail oldular.

İşte bu görünmeyen mağlubiyeti deşifre etmek için yine Anadolu’nun yiğit erleri sahneye çıktı. Akifler, Necip Fazıllar, Nurettin Topçular, Sezai Karakoçlar ve daha niceleri kalemleriyle bir uyanış ateşinin fitilini ateşlediler. Bu öncüler mücadelelerini devam ettirecek nesillere de hocalık etmeyi ihmal etmediler. Onlar dünya sahnesinden çekilseler de onların devamı olan alperenler bayrağı yere düşürmeden mücadeleye devam etti.

İşte onlardan birisi de geçtiğimiz aylarda rahmeti rahmana yolcu ettiğimiz D. Mehmet Doğan idi. 77 yıllık hayatının gençlik ve çocukluk yıllarına tekabül eden 17 yıllık süreci saymazsak tam 60 yıl doğru bildiği davasına hizmet etti. Yazdığı sayısız makaleler ve kırkın üzerinde kitabı, verdiği binlerce konferans ve düzenlediği binlerce programla bu uyanışın en büyük temsilcilerinden birisi oldu.

Anadolu insanının pek sesi çıkmaz. Eğer Anadolu'dan birisinin sesini duyarsanız o normal bir ses değil aslında bir feryat bir çığlık sesidir. Merhum D. Mehmet Doğan Anadolu'nun feryadı ve çığlığıydı.

Bu mukaddes davaya adanan ömürler de isimler de davanın sahibi olan kerem sahibi yüce Mevlâ tarafından bereketlendirilir. Fikir dünyasına katmış oldukları çalışmalarıyla Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı tevdi edilen Dr. D. Mehmet Doğan’ın 1947 yılında Kalecik’te başlayan hayat serencamı 2024 yılında tamama ererken bu 77 yıllık ömür içine sayısız makale, sayısı kırkı bulan kitap, sayısız TV programı, sayısız konferanslar ve seminerleri sıkıştırması bu tezimizin ispatı gibi. Yine onun isminin sevilmesi, insanların ona saygı duyması da ismine verilen bereketten kaynaklanıyor.

 

ÇİZGİLERDE YAŞANAN BİR HAYAT

 

Hayat çizgileri:

Mehmet Doğan’ın bir şiirinde “Yaşamak, nokta-çizgi ulaşmak meraklara / Erimek çizgilerde; çizgilerde yaşamak!” dediği gibi onun hayatına dair çizgileri şu şekilde özetleyebiliriz.

D. Mehmet Doğan, 4 Eylül 1947 tarihinde bir bağbozumunda Ankara’nın Kalecik ilçesinde dünya misafirhanesine merhaba der. Babası Küçük Şıhlar ailesine mensup Sait Efendi, annesi ise Hopacılar sülalesinden Safiye Hanım’dır. Bebekken ölenler hariç iki erkek iki de kız kardeşi vardır. Lakin onun doğduğu yıl, askerlik çağında olan ağabeyi menenjitten vefat eder. Doğanın annesi Safiye Hanım 1980’de, baba Sait Efendi ise 1987’de vefat etmiştir.

Doğan’ın doğum tarihi günü gününedir. Zira 40’lı yıllar kıtlık yıllarıdır. Bütün ihtiyaçlar karneye bağlıdır. Karneler ailedeki nüfus sayısına göre tanzim edilir. Tam da o günlerde ailenin beze ihtiyacı vardır. Aileye yeni katılan Mehmet ise Sümerbank’tan bez alabilmek için bir vesiledir.

Baba Sait Efendi ilk mektebi bitirince bir müddet rüştiyeye devam etmiş lakin bitirmemiş. Buna rağmen iyi bir okur yazardır. Yeni yazıyı da öğrenmiştir. Ayrıca terzilik yapmaktadır. Anne Safiye Hanım ise sadece okurdur ancak sadece eskimez harflerle yazılan kitapları okur. İhtiyaç duymadığı için yeni yazıyı öğrenmemiştir.

Mehmet Doğan’ın Kalecik Cumhuriyet İlkokulunda ilk tahsil hayatı başlar. Ancak o henüz dokuz yaşında iken Sait Efendi ustasının daveti üzerine Ankara’ya terzi kalfası olarak çalışmaya gider. Birkaç yıl sonra 1956’da ailesini de Ankara’ya götürür. Akdere’de bir gecekonduya yerleşirler. Üçüncü sınıfta okuyan Mehmet’in okul naklini de Ulus İlkokuluna ve Nazire Baksı öğretmenin sınıfına aldırırlar. Burada ABD’nin II. Dünya Savaşı sonrası stokları eritmek için yaptığı süttozundan yapılan süt yardımı ile de muhatap olur. Zira bu sütü hiç sevememiştir. Ancak o nesle bu sütten, yoğurt ve ayran yapıp onları yedirirler, içirirler.

İlkokuldan sonra eski adı, Dördüncü Orta mektep olan Cebeci Ortaokuluna gider. Okul büyük bir okuldur. Kocaman bir spor salonu ve konferans salonu vardır. Hatta bu okula bir gün Âşık Veysel gelip öğrencilere hitap eder, sazı ile türküler çalıp söyler.

Bu okulda ilginçtir, sonradan Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Yekta Güngör Özden Türkçe derslerine girer. Mehmet Doğan öğrencilik yıllarında mahcup, içine kapalı, konuşmaktan, kendini ifade etmekten kaçınan bir öğrencidir. Türkçe öğretmeni Feridun Erte onun kabuğunu kırar ve onu okumaya ve yazmaya teşvik eder.

Doğan’ın Ortaokul yılları 27 Mayıs gece yarısı baskının yaşandığı antidemokratik, kanlı bir darbenin yaşandığı yıllarıdır. Okuldaki hocaların çoğu darbe yanlısıdır ve Demokrat Parti karşıtı olduklarını hissettiren kişilerdir. Zira o yıllarda darbenin estirdiği baskı havası altında sayıları çok az olan demokrat öğretmenler de renk vermemeye çalışır.

Mehmet Doğan’ın o yıllarda ilk kez okuyup beğendiği ve artarda okuduğu edebî eser Peyami Safa’nın 9. Hariciye Koğuşu romanıdır. İlk okuduğu gazete ise babasının okuduğu ve Demokratların Ankara’da çıkardığı Zafer gazetesidir. Diğer gazete ise Saraçlar çarşısındaki CHP’li komşularının okuduğu Ulus gazetesidir. Yine İstanbul’dan gelen Havadis (sonradan Son Havadis), Tercüman ve Yeni İstanbul gazeteleri okuduğu gazetelerdendir. Bu gazetelerde Havadis’te Peyami Safa, Son Havadis’ten, Orhan Seyfi Orhon, Tercüman’da ise Kadircan Kaflı ile sonradan tanışıp ahbap olacakları Ergun Göze ve Ahmet Kabaklı’yı okur. Yeni İstanbul’da ise Gökhan Evliyaoğlu, Osman Yüksel (Serdengeçti), Arif Nihat Asya ve Galip Erdem takip ettiği yazarlardandır.

Aile ortamının yanı sıra bu gazetelerde yazan ismini zikrettiğimizi güçlü kalemler daha ortaokul yıllarında onun dünya görüşünün milliyetçilik, dindarlık ve komünizm karşıtlığı ekseninde şekillenmesinde etkili olur.

Takip ettiği dergiler arasında İlhan Darendelioğlu’nun yayınladığı Toprak ile bazı Türkçü dergiler okumakla beraber, Türk Kültürü dergisi önemli bir yere sahiptir.

O dönemde Cebeci Lisesinden mezun olanlar Gazi Lisesi’ne gitmek durumunda olduğu için bu okula kayıt yaptırır. Lisede edebiyata, şiire ilgisi arttı. Şiirleri, bazı dergilerde yayınlandı. Ankara liseleri arasında yapılan bir yarışmada birinci oldu.

Onun lise yılları ideolojik çatışma ve tartışmalar yönünden çok sıkıntılı günlerdi. Fikri gelişimimde lise yıllarında dikkatini çeken Hareket dergisinin önemli bir payı oldu. Milliyetçi, mukaddesatçı bir çizgide olmasına rağmen her hangi bir partiyle organik bağı olmamıştı. Zaman zaman Gazi Lisesine yakın olan Türkocağı’nda İsmâil Hakkı Yılanlıoğlu, Osman Yüksel ve Osman Turan’ın konferanslarına katıldı.

Okulun, kültür edebiyat kolunun en aktif öğrencisiydi. Duvar gazetesi çıkarıyordu. Bir taraftan münazara takımında yer alıyor, diğer taraftan bilgi yarışması takımına giriyordu. Bu koşturma lise son sınıfta bir dersten okulu uzatmasına sebep oldu. O yıllarda liseyi bitiremeyenler köylerde vekil öğretmenlik yaptıkları için Mehmet Doğan da Çamlıdere’nin Dört Konak köyünde bir yıl vekil öğretmenlik yaptı.

Mehmet Doğan, 1968 yılında Gazi Lisesinden mezun olunca yazar olmak niyetiyle ve yüksek bir puanla Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo ve Televizyon Bölümüne girdi ve hocaların ayrımcı tutumlarına rağmen okulunu birincilikle bitirdi. Mehmet Doğan radyo televizyon alanında eğitim alan Türkiye’deki ilk yüz kişiden birisidir.

Üniversite yılları da sağ sol olaylarının gölgesinde ve kargaşa içinde geçti. Okul boykotları, işgaller ve cinayetler…

Bu süreçte Mehmet Doğan kendi çizgisinde hareket etmiş ve hayranlıkla takip ettiği Hareket dergisinin sahibi Ezel Erverdi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Doğan başta olmak üzere dergi yöneticileri ve dergi yazarlarından Ali Birinci ve Tevfik Fikret Göncüler ile tanıştı. Nureddin Topçu, onu diğer Mehmet Doğan’lardan ayırmak için isminin başına bir “D” ekler.

Ezel Erverdi onu şiir yerine araştırma ve inceleme yazıları yazmaya teşvik etti. Böylece o yıllarda Hareket dergisinde yayınlanmaya başlanan yazıları, birkaç sene sonra yani 1975 Ekim’inde Batılılaşma İhaneti ismiyle kitaplaştı. Kitap daha ilk baskısında büyük bir ilgi uyandırdı.

Mehmet Doğan 1983'te Hatice Halıcı’yla evlendi. Doğan’ın Ahmet Emre (1984), Sait Melih (1987) ve Safiye Bilge (1997) adında üç çocuğu vardır.

 

Çalışma Hayatından Çizgiler

Mehmet Doğan, üniversite eğitiminin ardından 1972 yılında Türk Tarih Kurumunda çalışmaya başladı ve askere gidene kadar iki yıl bu kurumda çalıştı. 1974 yılı Nisan ayında askere giden İzmir Gaziemir Ulaştırma Okulunda askerliği başladı. Daha sonra asteğmen rütbesiyle İstanbul’a giden Doğan burada fırsat buldukça Hareket dergisine giderek dergi yönetimi ile ilişkileri geliştirdi. O yıllarda derginin ilk yayıncısı ve fikir önderi Nureddin Topçu vefat etti.

Mehmet Doğan, askerliğin ardından Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Dergâh Yayınlarının o yıllarda çıkardığı Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nin yayın yönetmenliğini üstlendi. Ansiklopedinin ilk ciltler yayınlanırken, Prof. Dr. Şaban Karataş TRT Genel Müdürlüğüne atanınca onu TRT Genel Müdür Danışmanı olarak TRT’ye çağırdı. Böylece Doğan Ankara’ya döndü.

Bu görevi Şaban Karataş’ın görevden alınmasına kadar sürmüştür. TRT’den ayrılan D. Mehmet Doğan 1980 yılında Kültür Bakanlığı Sinema Dairesine sözleşmeli film yapımcısı ve senaryo yazarı olarak girdi. Daha sonra aynı bakanlıkta Film Denetleme Kurulu Üyesi olarak görev yapmıştır. Kültür Bakanlığından 1986 sonunda ayrıldı.

 

Belleklere Nakşolan Belgesellerdeki Çizgiler

D. Mehmet Doğan 1977 yılında yılın da TRT‟de yayınlanan yapımcılığını ve yönetmenliğini Muhsin Mete’nin üstlendiği Ulu Camilerimiz belgeselinin metin yazarlığını üstlendi. Bunu 1978 yılında yayınlanan Şairler Meydanı, 1985 yılında yayınlanan Kaybolan Şehirler belgeselleri izledi. Yine 1985 yılında yapımcılığını ve yönetmenliğini Mustafa Karakaya’nın yaptığı Nurettin Topçu belgeselinin de metin yazarlığını yaptı.

TRT’de 1986 yılında yayınlanan Mehmet Akif Ersoy Ölümünün 50. Yıldönümünde belgeselinin yapımcısı, Tanju Turunç ve yönetmeniyse, Salih Diriklik’tir. Belgeselin metin yazarları Ömer Lütfü Mete ve Salih Diriklik’tir. Mehmet Doğan ise programın danışmanıdır.

1987 yılında TRT’de yayınlanan Yaşayan Geçmiş belgeselinin de yapımcısı ve yönetmeni Mustafa Karakaya,  metin yazarı da D. Mehmet Doğan’dır.

1988 yılında TRT’de yayınlanan Mimar Sinan belgeselinin yapımcısı Mustafa Karakaya yönetmeni ise Tolgay Ziyal ve metin yazarı D. Mehmet Doğan’dır.

 

En Anlamlı Çizgi: Türkiye Yazarlar Birliği

Ankara’ya dönünce 1978 yılı ağustos ayında Erdem Bayâzıt, Yavuz Bülent Bakiler, Mustafa Yazgan, Necmeddin Türinay, Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Günbay Yıldız, Hasan Kayıhan, Alper Aksoy, M. Cemal Çiftçigüzeli, Hüsnü Aktaş, Zeki Ceyhan ve Yahya Akengin ile birlikte Türkiye Yazarlar Birliği’ni kurdu ve ilk Genel Başkanı oldu. Daha sonra RTÜK üyesi seçilince Yazarlar Birliği başkanlığını bıraktı ama TYB ile asla ilgisini kesmedi. Mehmet Doğan 1996 yılında RTÜK üyeliğine seçildi ve bu görevini 2005 yılına kadar sürdürdü.

 

Gazete Ve Dergilerde Bıraktığı Çizgileri:

Mehmet Doğan, üniversite öğrencisiyken, Nurettin Topçu’nun önderliğinde çıkarılan Hareket Mektebince çıkarılan Hareket dergisinde şiir, deneme ve inceleme türünden yazılar kaleme aldı.

Bundan sonra sırasıyla;

1974-1979 tarihleri aralığında Yeni Devir gazetesinde hem kendi ismiyle, hem de müstear isimlerle yazılar yazdı.

1985 yılında çok kısa bir süre Millî Gazete'de yazdı.

Daha sonra Zaman Gazetesi’nin kuruluşunda görev aldı. 1986 yılında üç ortakla kurulan Zaman gazetesinin yayın kurulu o yıl, Fehmi Koru, Nabi Avcı, Adnan Tekşen, Ali Bulaç ve D. Mehmet Doğan'dan oluşmaktaydı. Doğan, bir yıl boyunca hem gazetenin kültür işleri sorumluluğunu yürüttü hem de köşe yazarlığı yaptı. Bu bir yıllık süreç sonunda gazete ortaklarının Fethullah Gülen ile bağlantısı ortaya çıkınca bu bir ihtilafa dönüştü ve Doğan ile birlikte yayın kurulu gazeteden uzaklaştırıldı. Yaşanan mahkeme sürecinde gazete haksız bulunmuş ve gazeteden uzaklaştırılan Yayın Kuruluna tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir.

1987 yılında kısa bir süre Yeni Devir gazetesinde yazılar yazmıştır.

1987-1989 yılları arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Altunsoy tarafından finanse edilen ve yayın yönetmenliği Ömer Lütfi Mete tarafından yapılan Belde isimli gazetede yazılar yazmıştır.

1991-1992 yıllarında Halil Kaleli müstear ismini de kullanarak Yörünge isimli haftalık gazetede yazılarını yazmaya devam etmiştir.

1994-96 yılları arasında Akit gazetesinde yazmaya başlayan Doğan 1996-2005 yılları arasında RTÜK'teki görevi nedeniyle gazeteciliğe ara vermek durumunda kaldı. Ancak bu süre zarfında müstear isimlerle haftanın iki günü Akit ve Anadolu'da Vakit gazetelerinde yazmayı sürdürmüştür.

Mehmet Doğan 2005-2009 yılları arasında gazetelerde yazı yazmamıştır.

2009-2014 arasında Anadolu'da Vakit ve Yeni Akit gazetelerinde tekrar yazı hayatına dönmüş ve 2014-2016 tarihlerinde kapanana kadar Vahdet gazetesinde yazmaya devam etmiştir.

Son olarak 3 Eylül 2018 tarihinden 27 Ekim 2020 tarihine kadar Karar Gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır.

Mehmet Doğan gazete ve dergilerde Halil Kaleli, Ali Osman Eğilmez ve Asım Yenihaber mahlaslarıyla yazılar yazmıştır.

 

Vefatı:

Dünya misafirhanesine konanlar ve göçenler adeta yarış hâlinde. Kimi geliyor, kimi gidiyor. Kimi giderken öyle bir iz bırakıyor ki gönüllerde, nesiller değişse de isimleri asla unutulmuyor. Kimi de rüzgârın önünde kuru bir gazel gibi savrulup gidiyor meçhuller mezarlığına doğru…

Bir güzel insan Mehmet Doğan, 11 Ağustos 2024 günü Ankara'da tedavi gördüğü Etlik Şehir Hastanesinde 77 yaşında hayatını kaybetti. Cenaze namazı 12 Ağustos 2024 Pazartesi günü ikindi namazını müteakip Hacı Bayramı Veli Camii'nde kılınarak Taceddin Dergâhı’na defnedildi.

Doğan’ın cenaze törenine de katılan Sayın Cumhur Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan onun ardından şu mesajı verdi.

"Büyük Türkçe Sözlük eseri ile birlikte Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşımızla ilgili çalışmaları başta olmak üzere edebiyat, tarih, fikir ve kültür dünyamıza yaptığı özgün katkılarla daima hatırlanacak olan D. Mehmet Doğan Beyefendi'ye Allah'tan rahmet; ailesine, okuyucularına, sevenlerine ve edebiyat camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun."

Evet güzel bir insan daha dünya gurbetini noktaladı. Bizleri yetim koydu ama başta Yazarlar Birliği olmak üzere kitapları ve fikirleri ile de büyük bir miras bıraktı. Onu tanımak, onu okumak, onunla aynı davaya hizmet etmek ve yol arkadaşlığı yapmak çok güzeldi. Onu her gördüğümde tarihe tanıklık etmiş olduğum aklıma gelirdi. O Mehmet Akif’ten Nureddin Topçu’ya tevarüs eden ve Necip Fazıl ile güçlenen bir davanın som temsilcisiydi. Onunlar konuşmak sanki bu üç dava adamı ile konuşmak gibiydi. Mekânı cennet olsun.

 

GERİYE BIRAKTIĞI ESERLERİNDEKİ ÇİZGİLER

D. Mehmet Doğan kimdir diye sorulduğunda yakinen tanıyanlar onu “Kültüre Adanmış Bir Ömür” kelimeleri ile tanımlar. Hayatı incelendiğinde bu sözün ne kadar haklı olduğu daha iyi anlaşılır. Gerçekten de merhum, tüm hayatını kültür davamıza hasretmiş bir insandır. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisinin de kaynağı sanırım yine bu davaya adanmışlığın derununda gizlidir. Hatta kendi sağlığını bile bu mukaddes dava için umursamamış, son nefesine kadar bu uğurda çalışmalarını sürdürmüştür. Onun fikir dünyasının temel sacayağını İslamiyet, Türkiye ve Türkçe oluşturur.

 

I. Yakın Tarih Konusundaki Eserleri

Merhum Doğan’ın siyasi ve sosyal tarih üzerine farklı bir bakış açısıyla ele aldığı kitapları ve makaleleri de kültür dünyamızda önemli bir yere sahiptir. Doğan’ın eserlerinin geneli değerlendirildiğinde göze ilk çarpan şey onun muhalifliğidir. O yıllarca ilk mektepten üniversite tahsiline kadar sorgusuz sualsiz dikte edilen yakın tarih ile ilgili her şeyi sorgulamış, olayların iç yüzünü araştırmış, doğru bilinen yanlışları deşifre etmiştir. Bunu yaparken de fikirlerini kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği bir şekilde eğip bükmeden cesaretle yapmıştır.

Bu bölümde kısaca yakın tarih ile ilgili eserleri tanıtılacaktır.

1. Tarih ve Toplum: İlk baskısı 1977 yılında yayınlanan kitap 383 sayfadan oluşmaktadır. Tarih ve Toplum’da, İslam ilkelerinin ışığında kendine has cihanşümul bir sistem geliştiren Osmanlı Devleti toplum yapısı geniş olarak ele alındığı gibi, Osmanlı öncesi Selçuklu sistemi ve temel İslam değerleri üzerinde de durulmuştur. Kitapta ayrıca sahte mesele-sahte çözüm çemberi kırılarak toplum yapımızın tarihî yönlenişi aranmakta ve meselelerimizin bu çerçevede sağlıklı çözüme kavuşturulabileceği ortaya konulmaktadır. 

2. Darbeler Müdahaleler ve Siyasî Sistem: 1990 yılında yayınlanan kitap 168 sayfadan oluşmaktadır. İlk baskılarındaki amaç 27 Mayıs'tan 28 Şubat'a kadar bütün darbeleri ve müdahaleleri anlatmak üzerine kurulu iken yaşanan 15 Temmuz darbe teşebbüsü bu amacı değiştirmiş ve kitaba bu son darbe kalkışması da eklenerek yeni baskı yapılmıştır. Kitap esas itibariyle darbeler, müdahaleler gölgesinde oluşturulmak istenen siyasi sistem üzerinde düşünen ve düşündüklerini kâğıda geçiren yazarın on yıllık süreye dağılmış değerlendirmelerini ihtiva etmektedir.

3. Bir Savaş Sonrası İdeolojisi; Kemalizm: 1993 yılında yayınlanan kitap 148 sayfadan oluşmaktadır. Doğan, bu eserinde Kemalizm'in, Atatürk’ün ölümünden sonra adeta bir ideoloji haline getirildiğini, tek parti dönemi başta olmak üzere siyasi, asker ve bürokratların aldıkları şahsi kararları Kemalizm ideolojisiyle perdeleyip, her şeyi Atatürk’e atfederek tepkilerden uzaklaştıklarını anlatır.

4. Son Darbe Ergenekon: 2010 yılında yayınlanan kitap 198 sayfadan oluşmaktadır. Kitapta yer alan yazıların bir kısmı Ergenekon diye adlandırılan davalar döneminde çeşitli gazetelerde yayınlanmıştır. Doğan’a göre yaşanılan sürecin yeni zamanın yeni şartlarına uyumsuzluk belirtilerinden başka bir şey olmadığını ifade etmiştir. Kitap “Türkiye'de Darbeler Müdahaleler ve Siyasi Sistem‟ kitabının devamı mahiyetindedir ve Türkiye'nin sancılı geçiş dönemini belli bir bakış açısı ile yorumlayan bir eserdir.

5. Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş: İlk baskısı 2013 yılında yayınlanan kitap 476 sayfadan oluşmaktadır. Bu eser, oldukça kapsamlı bir çalışmanın ürünüdür. Kitapta cumhuriyetin kuruluşu ve kuruluş şartları sorgulanıyor. Kritik pek çok konuda çarpıcı bilgiler ve yorumlar içeriyor.

6. Millî Mücadele’nin Zaman Akışı: 2019 yılında yayınlanan kitap 174 sayfadan oluşuyor.  Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş kitabının kronoloji bölümünün gözden geçirilip bazı ilaveler yapılması ile oluşmuş. Kitapta verilen kronoloji bakılmak için değil, okunmak için hazırlanmış. Dönemin zamansırası ile okunması konuyla ilgili kavrayıcı bir bakış için büyük önem taşıyor. Millî Mücadele’nin Zaman Akışı’nın daha önce yazılan tarihi kronoloji kitaplardan önemli bir farkı da; dönemin olayları ve kişilerine ait belgelerin objektif bir biçimde okuyucuya sunuyor olmasıdır.

 

II. Sosyal Tarih Konusundaki Eserleri:

1. Batılaşma İhaneti: D. Mehmet Doğan’ın 1975 yılında kaleme aldığı ilk kitabıdır. Onu birçoğumuz Batılılaşma İhaneti eseriyle tanıdık. 1975 yılında çıkan bu kitap, Batılılaşma sevdası ile milletimize dayatılan yeni sistemin bir eleştirisidir. Kitap ilk çıktığında çok büyük bir alaka görür. Cemil Meriç, Mete Tunçay, Fethi Naci, Ergun Göze gibi dönemin ünlü yazarları bu kitaptan övgüyle bahsederler.

Mehmet Doğan, “Batılılaşma İhaneti” kitabında, batılılaşmanın milletimizin kültürel hayatında yapmış olduğu tahribatı en anlaşılır biçimde ve tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Bu tahribatı hazırlayan saiklerin başında çarpık bir tarih anlayışı ve dilimize yapılan suikast gelmektedir.

Doğan’a göre Tanzimat döneminde Mustafa Reşit Paşa ile başlayan Batılılaşma hareketleri ve adına reform denen yenilikler, cumhuriyet döneminde yapılan devrimlerin de öncüsüdür. Yapılanlar milletin değerleri ile asla ve asla bağdaşmadığı gibi yeni yıkımlara ve tahribatlara da neden olmuştur. Ancak yapılanlar öyle güzel servis edilmiştir ki “ömürleri devlet ve millet düşmanlığının müşahhas örnekleri ile dolu şahsiyetler “kahraman”, ömrünü imanı, milleti ve devleti yolunda tüketenler ise “hain”dir artık.

2. Halka Karşı Demokrasi: 1988 yılında yayınlanan kitap 152 sayfadan oluşmaktadır. Doğan, bu eserinde Türkiye’nin kuruluşunda var olmayıp, sonradan oluşturulan demokrasinin de bilinen demokrasi kavramlarından farklı olduğu, halka karşı, halka rağmen bir demokrasi anlayışının benimsendiğine değinmiştir.

3. Kültürel Savaş ve Savaş Kültürü: 1992 yılında yayınlanan kitap 188 sayfadan oluşmaktadır. Kitap, Türkiye kültürel savaş alanında kültürel kimliğini yitirmeden var olmak kaygısı çeken ve mukavemet şuurunun unsurlarını biteviye araştırmak durumunda olan yazarın daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlan yazılarından oluşuyor.

4. İletişim veya Dehşet Çağı: 1993 yılında yayınlanan kitap 160 sayfadan oluşmaktadır. Kitap esas olarak, şöyle veya böyle işin içinde olan yazarın yirmi yıllık kesitte, tarihi perspektifi de ihmal etmeyen konuyla ilgili inceleme, rapor, yazı vb. çalışmalarını ihtiva eder. Kitapta yer alan yazılar, 80-90’lı yıllarda kaleme alındığından elbette günümüzde bakıldığında medyada önemli gelişmeler, değişimler yaşanılmıştır. Klasik kitle iletişim ve haberleşme araçlarının yanına dijital ve sosyal medya organları eklenmiş, medya farklı bir boyuta taşınmıştır.

5. Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu: 2007 yılında yayınlanan kitap 315 sayfadan oluşmaktadır. Kitap, bir anlamda Türkiye’nin yakın tarihini doğru okuma kılavuzu mahiyetindedir. D. Mehmet Doğan, Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu kitabında, ilk kitabı olan Batılılaşma İhaneti kitabında ele aldığı konuları otuz küsur sene sonra yeniden ele almıştır.

 

II. Türkçe ve Dil Konusundaki Eserleri:

Merhum Mehmet Doğan, Türkçe aşığı bir insandı. Onun kitaplarını konularına göre tasnif ettiğinizde dil ile alakalı yazdığı kitapların ciddi bir yekûn oluşturduğunu görürsünüz. Özellikle uzun yıllar üzerinde çalıştığı sözlük başlı başına bir abidedir. Doğan dilimize ve kültürümüze kastedilme süreçlerinden olan dil ve harf devrimlerini şiddetle eleştirmiş ve bu konuda açılan muhalif cephenin en etkin sözcüsü olmuştur.   

1. Osmanlıca Yazılışlı Doğan Büyük Türkçe Sözlük: D. Mehmet Doğan tarafından ilk olarak 1981 yılında hazırlanmaya başlanmıştır. 26 baskı yapan bu eser 2551 sahife ve 130 bin kelimeden oluşmaktadır. Doğan ayrıca "Okullar İçin Büyük Türkçe Sözlük", "İlk Sözlük", "Temel Büyük Türkçe Sözlük" adlı sözlükleri hazırladı. (Kaynak: Anadolu Ajansı)

2. Dil Kültür Yabancılaşma: 1984 yılında yayınlanan bu kitabı oluşturan yazıların bir kısmı daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde de yayınlanmıştır. Bu eserde yaşadıklarımızdan hareket edilerek ağırlıklı olmak üzere dil ve kültür konuları belirli çerçevede çizilmekte, olayların ve kahramanların geri planı, geçmişi kurcalanmakta ve genel geçere aykırı doğrular ortaya konmaktadır. Doğan bu kitabını asıl okuyucularına yani haklı ve güzel tedirginlikleriyle gerçeği, yaşanan çarpıtılmış şartların sonucu olan genel geçerin dışında arama yürekliğini gösterenlere ithaf ediyor. Kitap 204 sayfadan oluşmaktadır.

3. Türkendülüsiye: 1998 yılında yayınlanan kitap 280 sayfadan oluşmaktadır. Kitabın ismi Türkiye ve Endülüs isimlerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Kitapta yazar Endülüs’ün yıkılma süreciyle Türkiye’nin 1990’lardaki halini kıyaslayıp, kitabın isminin alt başlığını da oluşturan Hilâl operasyonu ile Endülüs’teki Müslümanların yaşadığının bir benzerinin yaşatılmaya çalışıldığını belirtmiştir. Doğan bu kitapta, işgalci güçlerin yapması halinde dahi kabul edilemeyecek baskılarla, zorbalıklarla bin yıl sürdürülmek istenen bir devir olan 28 Şubat sürecini ve 1990’lar Türkiye’sinin siyasi arka planı hakkında bilgileri ve yorumlarını okurlarına sunmuştur.

4. Bir Lügat Bulamadım: 2001 yılında yayınlanan bu kitap, Doğan’ın dil ve sözlük konuları üzerine yıllar içerisinde kaleme aldığı, büyük bir kısmı daha önce çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış yazıları yer almıştır.

5. Yüzyılın Soykırımı: 336 sayfadan oluşan kitap 2004 yılında yayınlanmıştır. Bu kitap da dil konusunu farklı bir pencereden değerlendiren bir eserdir. Dil konusunda yaşanılan değişimleri, yozlaşmayı, soykırıma benzeten D. Mehmet Doğan, bedenlerin yok edilmesiyle, biyolojik varlığı insan yapan, insan olarak farklılaştıran, kişilik kazandıran, düşmanlıkların konusu haline getirilen dilin, kültürün, inancın tasfiyesi arasında bir ilişkinin bulunduğunu, bu nedenle soykırım olarak değerlendirdiğini ifade etmektedir.

6. Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu: 2007 yılında ilk baskısı yapılan kitap 315 sayfadan oluşmaktadır. D. Mehmet Doğan, Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu kitabında, ilk kitabı olan Batılılaşma İhaneti kitabında ele aldığı konuları otuz küsur sene sonra yeniden ele almıştır. Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, bir anlamda Türkiye’nin yakın tarihini doğru okuma kılavuzu mahiyetinde bir kitaptır.

7. Devlet Sözlük Yazar Mı?: 2007 yılında yayınlanan bu kitabı oluşturan yazıların bir kısmı daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde de yayınlanmıştır. 203 sayfadan oluşan bu kitapta merhum Doğan cumhuriyetin ilanından itibaren devlet yönetiminin dile olan müdahalesini eleştirmekte, ideolojik bir bakış açısıyla yapılan müdahalenin sonucunda dilimizin zenginliğini kaybettiğini, devletin ortaya koyduğu sözlüğün kelime zenginliğimizin ancak bir kısmını yansıtabileceğini vurgulamaktadır.

8. Kelimelerin Seyir Defteri: 200 sayfadan oluşan kitap D. Mehmet Doğan tarafından 2015 yılında kaleme alınmıştır. Bu kitapta kültür tarihimiz içindeki seyrini takip ettiğimiz bazı kelimelerin dil devrimi sırasında maruz bırakıldığı muamele üzerinde de durulmaktadır. Kitapta yer alın yazıların bir bölümü, kelimelerin maceraları ile ilgili Derin Tarih dergisinde yayınlanan yazılardan diğer bölümü ise yazarın dil siyaseti ve sözlükler üzerine yazdığı ve bazı gazetelerde yayınlanan yazılardan seçilmiş. Kitaptaki her bahis “vay canına, bunu da mı yapmışlar” hayret istifhamını beraberinde getirmiş, bundan dolayı da duyarlı okurunu çoğu zaman ister istemez üzmekte…

9. Neden Klasiklerimiz Yok?: 2016 yılında yayınlanan kitap kitapta yer alan yazıların bir kısmının daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış olsa da büyük bir kısmının ilk defa bu kitap için kaleme alınmış. Üstad bu kitabı “kimlik ve kişilik değiştirici/tağyir edici bu müdahaleleri doğru bir zeminde değerlendirmek” amacıyla yazdığını belirtiyor.

12. Ortadoğu’nun Türkçesi: 2017 yılında yayınlanan kitap 180 sayfadan oluşmaktadır. Mehmet Doğan bu kitabı TYB Akademi Dergisi'nin Eylül 2015 tarihli Orta Doğu sayısında yayınladığı “Orta Doğu’nun Türkçesi” isimli uzunca bir makalesini geliştirerek oluşturmuş. Ayrıca kitaba Suriye krizinin başlamasından sonra yazdığı bazı yazıları da eklemiş.

10. Söz Okyanusunda Yolculuk: 206 sayfadan oluşan kitap 2018 yılında basılmıştır. Kitapta yer alan yazılar daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış yazılardan oluşmaktadır. Kitap Doğan’ın daha önce kaleme aldığı Kelimelerin Seyir Defteri isimli eserinin devamı niteliğindedir.

11. Türkçenin Cenaze Töreni/ 1. Türk Dil Kurultayı: 2020 yılında yayınlanan kitap 324 sayfadan oluşmaktadır. Kitapta 1. Dil Kurultayı ve dil devrimi hakkında eleştirel yazılar bulunmaktadır.

12. “Türkçe Düşünmek, Türkçeyi Düşünmek”: 2021 yılında yayınlanan kitap 200 sayfadan oluşuyor. Kitap günümüzde Türkçe düşünmenin zorlukları ve bu zorlukları aşarak doğru, sahih Türkçe düşünme ile ilgili uyarıcı yazılardan oluşuyor. Doğan kitabında “Sahih Türkçeye dönmek zorundayız!  Dilimiz bir taraftan yabancı dillerin istilasına maruz kalmıştır, diğer taraftan GDO’lu uydurma bir dilin. İkisinden de kurtulamazsak, Türkçe iflah olmaz. Sadece günlük konuşma diliyle sınırlı mahallî bir dil haline gelir!” diye uyarıda bulunuyor.

 

III. Biyografik Kitapları:

Doğan’ın fikir hayatında şüphesiz Nureddin Topçu ve Mehmed Akif’in büyük bir yeri vardır. Bu iki isme eklenecek üçüncü isim ise şüphesiz Necip Fazıl’dır. Dolayısıyla biyografik eserlerinde de bu üç isim yer almıştır. Ancak bu üç isim arasında Akif’in çok önemli bir yeri vardır. Akif’le ilgili olarak üç müstakil eser verdiği gibi onlarca konferans ve bir de belgeseli vardır. Hatta Akif’in Millî Mücadele günlerinde Ankara’da kaldığı Taceddin Dergâhı uzun yıllar metruk ve köhne bir halde iken yine onun öncülüğünde Türkiye Yazarlar Birliği’nin gayretiyle o eski mezbele halinden kurtarılarak restore edilmiş ve nihayet günümüzdeki modern haline getirilmiştir. Kaderin cilvesine bakınız ki bu mekân şimdi Memet Doğan’ın ebedi istirahatgâhı da olmuştur.

Doğan’ın biyografik eserleri şu şekildedir.

1. Camideki Şair Mehmet Âkif: 1989 yılında yayınlanan kitap 1989 yılında 279 sayfadan oluşmaktadır. Kitapta yer alan yazıların bir kısmı daha önce çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan yazılardan oluşmaktadır. Doğan, bu eserinde Mehmed Âkif’i dönemi ve yaşanan tarih kesiti içinde oynadığı rol yönünden ele alma gayreti güttüğünü belirtmiştir. Camideki Şair, Millî Mücadele ya da Kurtuluş Savaşı’nda alışılmış resmi görüşün dışında bir çerçeveye oturduğuna dikkat çekilerek Mehmed Akif’in bu süreçteki gerçek konumunun belirlenmesine ışık tutmaktadır. Doğan bu eserinde Mehmet Akif’in klasik biyografisini kaleme almak yerine onun mücadelesini, hatipliğini ve Millî Mücadele’ye olan katkısına değinmiştir. Özellikle Mehmet Akif’in Mısır’a gitme sebebi ve Mısır günleri detaylı bir şekilde izah edilmiştir.

2. İslâm Şairi İstiklâl Şairi Mehmed Âkif:  İlk baskısı 2008 yılında yayınlanan kitap 174 sayfadan oluşmaktadır. Bu kitapta, döneminde “İslam şairi” olarak tanınan ve bu kimliği ile Ankara’ya davet edilen Mehmed Akif’in Millî Mücadele sırasında mücadelesinin manevi cephesini güçlendiren bir şahsiyet olarak İstiklal Marşı’nı istek, hatta ısrar üzerine yazması, böylece “İslam Şairi”nin aynı zamanda “İstiklal Şairi” olması süreci üzerinde ağırlıklı olarak durulmaktadır. 

3. İki Yol Açıcı: Nureddin Topçu ve Necip Fâzıl: 2016 yılında yayınlanan kitap 165 sayfadan oluşmaktadır. Üstad Doğan’ın “İki Yol Açıcı” kitabı, içeriği bakımından Türkiye’de ilk belki de tek olma özelliğini halen korumaktadır. Bu kitapta; Necip Fazıl ve Nureddin Topçu hayatları ve mücadeleleri ile mukayeseli olarak anlatılmış. Tefekkür dünyamızda iki önemli damarı temsil eden Topçu ve Necip Fazıl, Doğan’ın da ifadeleriyle iki yol açıcıdır. Bu ismin seçilmesi ve kitaba verilmiş olması da tesadüfi değildir. Geçmişle tüm irtibatın koparılması adına yapılan yıkımlar, yeni neslin önünde dağlar kesafetinde bir enkaz yığını gibi dururken, bu enkazı delip geçmişe yol açmak ve kök ile gövdeyi buluşturmak adına çabalayan bu iki isme “yol açıcı”dan daha anlamlı bir isim bulunmazdı sanırım.

4. Mehmet Âkif: Çanakkale’den Sakarya’ya: 2017 yılında yayınlanan kitap 220 sayfadan oluşmaktadır. Doğan bu eserde daha önce çeşitli konferanslarda yaptığı sunumlarına ait Mehmed Âkif ile ilgili araştırma ve inceleme yazıları ile gazete ve dergilerde yayınlanan yazılarını bir araya getirmiş. Kitapta Akif’in hayatı, eserleri, üstün ahlâkı, dinî hassasiyeti, milli değerlere bağlılığının yanı sıra bilinmeyen birçok özelliğini altı bölüm halinde okuyucuya sunulmuş.

 

IV. Gezi izlenimleri ve şehir hakkındaki kitapları:

Doğanın mekâna verdiği önem ve bu meyanda yapmış olduğu kültürel gezilere dair kitaplarını tanıtmaya geçmeden onun bu yönünü Muhammed Enes Kala’nın satırlarından okuyalım.

“Toplumların ortak bir şuur ve iradeyle tarihlerinde kökleşen tecrübelerinden de istifade ederek kendi ruhlarını taşıyan, medeniyet remizleri şehirler inşa etmeleri, toplumların mahali mekâna dönüştürme şekillerindendir. Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Mezopotamya’ya, oradan Balkanlar’a İslâm şehirleri kendilerine özgü bir kimlikle var olmuşlar ve varlıklarını devam ettirmişlerdir. Her birisinin hem birbiriyle ortak hem de onları birbirinden ayırt eden hususi özellikleri söz konusudur. Bu ortaklık ve farklılıklarıyla onlar kendi ruhlarını terennüm eder, kendi özgünlüklerini anlatır. D. Mehmet Doğan, tüm özellikleriyle İslâm şehirlerine karşı büyük bir hassasiyetle yaklaşmış, onların dönemleri için oldukça gelişmiş olan alt yapı ve sosyal özellikleri yanında, beşeri insan kılan, tüm canlıları kendi tabiatları içerisinde koruyan üstün niteliklerini de vurgulamıştır. Onun vurguladığı bir diğer nokta ise söz konusu şehirciliğin günümüzde ranta dönüştürülmüş olduğu, şehirlerle birlikte şehircilik anlayışının da tarumar edildiği, işin felsefesinden ve ruhundan uzaklaşıldığıdır.”

1. Türkistan-Türkiye Gergefinde İran: 1996 yılında yayınlanan kitap 143 sayfadan oluşmaktadır. Doğan, bu eserinde Türkiye ve İran’ın ilişkisini kültürel ve din bağlamında ele almakta, İran ile olan ilişkimizin mevcut sınırlarımızdan çok önce Türkistan coğrafyasında başladığını, XI. Yüzyıldan itibaren Türk hanedanlı, Müslüman Türk devletlerinin İran’a hükmettiğinin altını çizmektedir. Bu karşılıklı etkileşimin neticesinde dilimizde İslâm dininin temel kavramları başta olmak üzere çok sayıda Farsça kökenli kelime bulunduğu gibi Farsçada da Türkçe kelimeler mevcut olup, günümüzde İran sınırlarında çok sayıda Türk yaşamaktadır. Bu kitap İslam dünyasındaki akışkanlık ve geçişmenin asgariye indiği dönem ve öncesi hatta sonrası ile ilgili bir tahlil denemesi mahiyetinde... Bu deneme ile Türkiye-İran, Türk ve Fars dil ve kültürleri arasındaki etkilenmeler konusunda basmakalıp hükümleri doğrulamayan sonuçlarının tartışılması amaçlanmış.

2. “Türkistan/ Türkiye” Türk Kimliğinin Coğrafyaları: İlk baskısı 2010 yılında yayınlanan kitap 296 sayfadır. Kitap, D. Mehmet Doğan’ın Türkiye Yazarlar Birliği’nin yönetiminde yer alan bir grup yazarla birlikte 1992 yılında Temmuz-Ağustos aylarında yazarın deyimiyle Türkistan’a yaptıkları seyahatin notlarından oluşmaktadır. Kitap D. Mehmet Doğan’ın tarihi, coğrafyayı ve bilhassa modern çağdaki dönüşümleri göz önünde tutarak yaptığı geniş çerçeveli tahlillerin verimi olan bir eser hüviyetindedir.

3. Ömrüm Ankara Bir Ankara Şehrengizi: 2014 yılında yayınlanan kitap 368 sayfadan oluşmaktadır. Kitapta D. Mehmet Doğan’ın Ankara üzerine yazdığı bir kısmı daha önce yayınlanmış, bir kısmı ise ilk kez bu kitap için kaleme alınmış yazıları bulunmaktadır.

 

V. Edebi Kitapları

1. Kitaplık Kılavuzu: Kitaplık Kılavuzu, D. Mehmet Doğan tarafından 1996 yılında kaleme alınmıştır. Seha Yayınları tarafından basılan ve 86 sayfadan oluşan kitabın günümüzde yeni baskısı bulunmamaktır. Mehmet Doğan, bu eserinde kitabın ortaya çıktığı günden günümüze kadar gerek yazım şekilleri gerekse baskı teknolojileri hakkında bilgi verip, iyi bir okuyucu nasıl olur, bir ev kütüphanesi oluşturmak istenirse hangi türden kitaplara yer verilebilir noktasında, kitap isimleri de vererek okuyuculara tavsiyelerde bulunmaktadır.

2. Safahat: 2021 yılında yayınlanan kitap 552 sayfadan oluşmaktadır. D. Mehmet Doğan’ın hazırladığı Safahat’ta günümüz okuyucusu için doyurucu, açıklayıcı bilgiler yanında metinle aynı sayfada kelime açıklamalarına da yer verilmiştir. Kitabın başında Doğan’ın “Bir Garibin ölümü, şairin yeniden doğuşu” başlıklı şairin hayatını, seciyesini ve sanatını anlatan bir bölüm bulunmaktadır.

3. İstiklâl Marşı: Bin Yılın Destanı: 2021 yılında yayınlanan kitap 112 sayfadan oluşmaktadır. Bu kitapta toplanan yazıların önemli bir kısmı kitap için yazılmış ve hiç̧ bir yerde yayınlanmamış. Çeşitli açılardan konuya yaklaşırken bazı tekrarların olması işin tabiatı icabı olarak görüldü̈. Ayrıca, Doğan’ın daha önce konuyla ilgili olarak kaleme aldığı bazı yazılardan parçalar da çerçeve yazı mahiyetinde kitaba eklenmiş. Kitap resim, fotoğraf, çizim gibi unsurlar yanında açıklayıcı metinlerle de zenginleştirilmeye çalışılmış. Bu yüzden normal kitap boyundan farklı bir ebatta (17.5 x 23) yayınlanmış.

 

Halil Kaleli Mahlası ile Yazdığı Eserler:

1. Karga Karga Gak Dedi: 1988 yılında Nehir Yayınlarından çıkan kitap 152 sayfadan oluşmakta ve mizahi bir içeriğe sahiptir.

2. İyi ki Demokrasi Var: 1992 yılında İnkılap Yayınlarından çıkan kitap 128 sahifedir ve bu kitapta mizahi bir eleştiri kitabıdır.

3. Türk Takiyye Tarihine Giriş: 2000 yılında Sen Yayınlarından çıkan kitap 154 sahifedir ve yakın tarih ile ilgilidir.

 

Ali Osman Eğilmez Mahlası İle Yazdığı Eserler:

1. Brifing'deki İrtica: Türkiye’de Militarizm-Yönetim İlişkileri ve İslam: 1997 yılında TEMA Vakfı Yayınları arasından çıkan kitap 159 sahifedir. Kitap siyasal bir araştırma ve inceleme eseri özelliği taşır. Kitabın ikinci baskısı Kitabeci Yayınlarından çıkmış olup bu baskı 174 sahifedir.

2. Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş: 1998 yılında Kitabevi Yayınlarından çıkan kitap 254 sahifedir.

Kültür Ajanda Dergisi, Kasım 2024

Kaynaklar:

  • Halit YILDIRIM, Bir D. Mehmet Doğan geçti yüreğimizden, 13 Ağustos 2024, Milat Gazetesi
  • Halit YILDIRIM, D. Mehmet Doğan ve "1932 Dinî İnkılâp Yılı" üzerine, 04 Mayıs 2023 Milat Gazetesi
  • Halit YILDIRIM, İki Yol Açıcı Üzerine, 07 Aralık 2022, Milat Gazetesi
  • Halit YILDIRIM, Kelimelerin Seyir Defteri, 10 Mart 2023, Milat Gazetesi
  • Halit YILDIRIM, Neden klasiklerimiz yok? 23 Temmuz 2022, Milat Gazetesi
  • https://www.tyb.org.tr/d-mehmet-dogan-kitaplari
  • Muhammet Enes KALA, Millî varoluşun ve istikrarın müdafi: D. Mehmet Doğan, Muhit Dergisi, Eylül 2024
  • Osman ÖZBAHÇE (Editör), D. Mehmet Doğan’a ARMAĞAN, Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları, Ankara 2018
  • Ömer KOCABAŞ, D. Mehmet Doğan’ın Hayatı ve Eserleri,  Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Konya 2019
  • Rabia Nur AKMAZ, D. Mehmet Doğan’ın Kültür Telakkisi ve Batılılaşma Eleştirisi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Y. Lisans Tezi, Ankara 2019
  • Rabia Nur AKMAZ ve Merve AKSAKAL, D. Mehmet Doğan Kitaplara ve Yazarlığa Adanmış Bir Ömür, Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları, Ankara 2018
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.