12 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Ankara7°C
  • İzmir15°C
  • Konya9°C
  • Sakarya9°C
  • Şanlıurfa14°C
  • Trabzon11°C
  • Gaziantep14°C

BÜŞRA ÇELİK İLE SÖYLEŞİ: “HERKES GİBİ HERKES KADAR BİN BİR PARÇAYIM.”

Türk Edebiyatının genç kuşak öykücülerinden Büşra Çelik’le ilk kitabın ilk düşleri üzerine samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.

Büşra Çelik ile Söyleşi: “Herkes gibi herkes kadar bin bir parçayım.”

01 Aralık 2023 Cuma 13:37

Vitamini kabuğunda olduğu için elmayı çekirdeğiyle birlikte yiyen Edebifikir okurlarına “Düşlerinde Elma Kokusunu” tavsiye ederiz. (Merve Çakır)

Merhaba Büşra, “Düşlerinde Elma Kokusu” hayırlı olsun. Klasik bir soruyla başlayacağım, sen kimsin? Büyüyünce ne olacaksın? Bize biraz kendinden ve yazma serüveninden bahseder misin?

Evvela teşekkür ederim. “Sen kimsin?” sorusunun aslında yüzlerce cevabı var. Tek bir hikâyede tek bir kişi değilim. Okulda öğretmen, evde evlat, birilerinin kardeşi, birilerinin öğrencisiyim. Kelimelerin sırlı kapısını aralamak için uğraştığım günden beri de okurum. Kitaplarla dolu bir eve doğmayıp takvim yapraklarını okumaktan keyif alan çocuk da bendim, ortaokulda öğretmeninin verdiği romanı bir gecede okuyup o efsunlu âlem içinde başka bir dünyayı keşfe dalan da benim. Yeryüzünde sürekli arayan ve aradıkça bulamayan. Her gün tamamlanan ve her gün eksik kalan. Bu cümleleri kuran romantik de benim bilgisayarı kapattıktan sonra dünyanın bin türlü derdine düşecek olan da benim. Herkes gibi herkes kadar bin bir parçayım.

Büyüyünce diye sorduğuna göre aslında hiç büyümediğimi görüyorsun. Büyüyünce “hiç” olmak istediğim için ve belki de bu çok zor olduğu için büyümeyi reddediyorum. Fakat dünya benim bu kadar büyük cümleler kurmama henüz hazır değil. Çünkü dünyanın benden haberi yok. O kadar küçük ve büyüğüz aslında.

Yazmak, sahiden bir serüven. İnsanı nereye götüreceğini bilmediğimiz, kervan yolda düzülür diyerek yürüdüğümüz bir yol. Aslında annem ile başlıyor benim hikâyem. Kendi hayatının en iyi anlatıcısı olduğunu düşünüyorum onun. Sonrasında ortaokul yıllarım ilk tohumların atıldığı zamanlar diyebilirim. Türkçe dersinde yazdığım hikâyeleri öğretmenim defterimi alıp diğer sınıflara okur ve ne kadar güzel yazdığımdan bahsederdi. O zamanlar konunun buraya geleceğinden habersizdim. Sonrasında lise yıllarında çılgın bir edebiyat öğretmeni, ki artık hocam değil abimdir, diyebileceğim bir adam dergi çıkarma fikrinden bahsetti. Yirmi küsur öğrenci ile başlayan yolculuğumuzda üç-beş öğrenci kalıp bir okul dergisi çıkarmıştık. O zaman onun söylediği şu sözü unutmuyorum. “Sanmayın ki şu an gazetelerde, dergilerde yazanlar sizden daha iyi yazıyor.” Bu vesile ile lise yıllarımda adeta yitik hazineme kavuşmuşçasına çok okudum. Üniversite dönemimde ise okuma hali devamlılığını korudu fakat neredeyse hiç yazamadım. Kendimce küsmüştüm. Bir iki e-dergiye gönderdiğim metinlerden aldığım olumsuz cevaplar sebebiyle kenara çekildim ve dört yıl boyunca neredeyse hiç yazmadım. Ardından öğretmen oldum. Çocuklarla yeni bir dünya kurdum. Ardından bir arkadaşım kolektif bir kitap üzerine bir eleştiri yazısı yazmamı istedi. Kabul etmedim, yapamam dedim. Israr etti. Sonra o yazı yayımlandı. Ardından arkadaşımdan bağımsız olarak aynı dergiye bir hikâye gönderdim. O da yayınlandı. Şaşkındım. Heyecanlıydım. Sonra Okur dergisinde kitap yazıları yazmaya başladım. Fakat benim kendi anlatacağım hikâyelerim vardı. Hikâyeye ve hikâyeme geri döndüm. Olağan Hikâye’nin ilk sayısı çıktıktan sonra bir dosya gönderdim. Kabul edildi. Ardından ikinci sayı itibarıyla kendimi mutfak ekibinde buldum. Meğer benim çevremde hikâye hakkında konuşabileceğim kimse yokmuş da o yüzden bunca zaman bastırmışım içimde büyüyenleri. O ekip ile bir yola çıktık. Üçüncü yılımızdayız. Hikâyemiz devam ediyor. Büyük bir heves, çaba ve gözükaralıkla.

Yazdıklarını iki kapak arasında görmek benim için büyük mutluluk. Süreç boyunca da ne kadar heyecanlı olduğumu biliyorsun. Peki sen ne hissettin dosyanı hazırlarken? Kitabın isminin ve ithafın hikâyesini anlatır mısın? Ya da baştan alalım, “Düşlerinde Elma Kokusu”nun yolculuğunu anlatır mısın?

Devamı: https://www.edebifikir.com/roportaj/busra-celik-ile-soylesi-herkes-gibi-herkes-kadar-bin-bir-parcayim.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.