- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
- İstanbul10°C▼
- Ankara7°C
- İzmir14°C
- Konya8°C
- Sakarya10°C
- Şanlıurfa12°C
- Trabzon10°C
- Gaziantep10°C
BİR KORONA TUTTU BİZİ
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB)’nin, salgın günlerinde insanların hissettiklerini yazmaları ve yayınlanmak üzere göndermeleri duyurusu büyük ilgi gördü.
11 Haziran 2020 Perşembe 12:13
Muammer Kartal'ın "Bir Korona Tuttu Bizi" başlıklı yazısını paylaşıyoruz.
İnsanın dünyadaki amacı neydi? İyi bir iş sahibi olmak mı? İyi bir eş sahibi olmak mı? İyi bir ev, araba, arsa sahibi olmak mı? Hayır, bunların hiçbiri değildi. İnsan unutmuştu hangi amaç için dünyada olduğunu.
Atalarımızın “Bir musibet, bin nasihatten yeğdir.” sözünü neden söylediğini anladığımız günlerden geçmekteyiz. İnsanlar dünyanın keşmekeşine dalmış; iyiye, güzele, eşe dosta ait olan önemli noktaları görmezden gelerek yaşamaktaydı. En başta da kendisine ihanet ediyordu insan. Kendisine vakit ayırmıyor, hep daha fazlasının peşinden koşmaya çalışıyordu. Kendisini geliştirmeye asla çalışmıyor ama keyfinin istediği yerlerde oldukça değersiz işler peşinde gününü gün ediyordu. Allah’ın ona nimet olarak verdiği ailesini, ilmini, ibadetini, vaktini, sağlığını ihmal ediyordu. Afrika’da her gün açlıktan çocuklar ölürken, Doğu Türkistan’da kardeşlerimiz işkence ve eziyet ile canlarını kaybederken, sınırımızın hemen ötesindeki Suriye’de acı çekerek ölenler varken, insanlar sadece susuyor ve günlük hayatının telaşına kapılmış yaşıyordu. Bu susmanın sonu nereye gidecekti? Empati yapmak için Allah göstermesin bu olayları yaşamak mı gerekiyordu? Öyle bir gün geldi ki tüm bu olayların düşünmesini sağlayamadığı insana bir virüs düşünmesi için yol gösterdi. Evlere kapanıldı, sokaklar zamanında insanlar tarafından eziyet ile öldürülen hayvan dostlarımıza kaldı; virüs bulaşmasın diye türlü türlü sabun, dezenfektan, maskeler alındı. Anlamıştı ki insan, önünde sonunda kendisiyle baş başa kalacaktı ve bu dünyadaki hayatı gerçekten de pamuk ipliğine bağlıydı. Dün acı çeken ve çaresizce ölen diğer insanlara sessiz kalırken bugün kendisi ölümün soğukluğuyla karşı karşıyaydı.
Ne güzel söylemiş Yunus Emre, “Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.” İnsanın düsturu bu dizelerdeki anlayış olmalıdır. Dünya denilen handa, hancıya da başta kendimiz olmak üzere gelip geçen yolculara değer vermeli ve sevgimizi göstermeliyiz. Hırsımıza yenik düşerek dünyayı kargaşa ortamına çevirmeye gerek yoktur. Bu durumdan insanlık olarak kârlı çıkan olmayacaktır. Çünkü Kanuni’ye kalmayan bu dünya kimseye kalmayacak, yıllarca denenmiş ve görülmüştür. Zaman denilen mefhum öylesine yaşanıp geçilecek bir unsur değildir. Her anın bir değeri, bir faydası olmalıdır. Evlerde geçirilen bugünlerde herkes düşünmek için bol bol vakit buldu. Yüzüne bakmadığı ailesiyle baş başa kalarak onlarla da vakit geçirebileceğini anladı.
Güzelliklerin, iyiliklerin değerini kaybetmeden bilmek gerekir. Maddiyatın, maneviyatın önüne geçtiği bir devirde yaşanılmaktadır. Herkes daha fazla para kazanmak, daha iyi evlerde oturmak, daha iyi şartlara sahip olmak istiyor. Koronavirüs gösterdi ki bunların hiçbirinin de bir değeri yoktur. Bankalarda milyonlarca parası olan da bir kuruş parası olmayan da aynı konumdadır. Herkes evlerine kapandı ve bu hastalıktan korunmak için başka yol bulamadı. Zaten kâinatın sahibi yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de insanların ancak takvalarıyla birbirinden üstün olabileceğini bildirmektedir.[1]
Bütün bunları söylemek demek değildir ki dünya nimetlerinden faydalanmadan sadece manevi değerler için yaşanmalıdır. Tabii ki insanlar rızkını kazanmak, belli bir rahat hayat ölçülerinde yaşayabilmek için çaba göstermelidir. Ancak her şeyin fazlası zarardır. Niçin dünyada olduğunu unutmamalıdır.
İnsanlık olarak yaşanılan bu fırtına içinde bir korona tuttu bizi… Ümit ediyorum ki Allah nasip eder de bu salgını atlattıktan sonra dünyaya bakışımız, hayatı yaşayışımız değişecektir. Değer verilmesi gerekenler ve önem sıralamaları değiştirilecektir. Salgın sürecinde hayatına kaybedenlere Allah’tan rahmet dilerim.
Muammer KARTAL
[1] Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır. Hucurât Suresi : 13. Ayet
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.