14 Mart 2025
  • İstanbul22°C
  • Ankara24°C
  • İzmir26°C
  • Konya21°C
  • Sakarya26°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon21°C
  • Gaziantep22°C

AHMET TÂLİB ÇELEN: “TRAJİK BAŞARI-TÜRK DİL REFORMU” ÜZERİNE NOTLAR-7

Geoffrey Lewis’in “Trajik Başarı-Türk Dil Reformu” eserinden notlara devam. (Tercüme eden: Mehmet Fatih Uslu, Gelenek Yayınları, İstanbul, 2004)

Ahmet Tâlib Çelen: “Trajik Başarı-Türk Dil Reformu” Üzerine Notlar-7

10 Şubat 2025 Pazartesi 10:55

3. Bölüm: Yeni Alfabe

(…) Alfabe değişikliğinin amacı Türkiye’nin İslami Doğu ile olan bağlarını koparmak, içteki ve Batı dünyasıyla olan iletişimi kolaylaştırmaktı. (…) (s. 43)

(…) Osmanlı metinlerindeki sorunların önemli bir kısmı yazıcılar ve matbaacıların sözcük bölmede her zaman aynı dikkati göstermemelerinden kaynaklanır. (…) (s. 44)

Alfabede ıslahat çabaları: 

Arabî-Farisî alfabede değişiklik yapma denemeleri, 1851 yılına, Ahmet Cevdet’in çabalarına kadar uzanır. Daha sonraları başkaları da sorun hakkında kendi çözüm yollarını ortaya koydular. Mayıs 1862’de, Antepli Münif Paşa, kurucusu olduğu Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’de verdiği bir konferansta alfabenin yetersizliklerini okuryazar sayısının azlığına bağlıyordu. (…) Münif Paşa bu noktada iki muhtemel çözüm görüyordu. Birincisi, Arapça’dan gelen üç ve Türkçe’nin sesbiliminin ihtiyaç duyduğu sesler için icat edilecek beş yeni fonetik işaretle birlikte tam noktalama kullanarak yazmak ve yazılanları bu şekilde yayımlamaktı. (s. 44-45) (Bunu tatbik etmek mümkün idi. A.T.Ç.)

1863 yılında Azerbaycanlı oyun yazarı ve siyaset bilimcisi Feth-Ali Ahundzade sesli harfleri göstermek için bazı yeni harflerin eklenmesi yönünde bir öneriyle İstanbul’a geldi. Teklifinin reddedilmesinin gerekçesi ilginçtir: “Mücerred icrasında derkâr olan müşkilat-ı azîme” ve “eski âsar-ı İslamiyenin nisyanını da müeddi olacağından” (s. 45)

(…) Şemseddin Sami Kamus’ta (1316/1901) o, ü ve ö seslerini göstermek için vav harfi üzerinde üç ayrı fonetik işaret kullandı. Vav tek başına kaldığında ise u harfine tekabül ediyordu. (s. 45) (Harf devrimi olmasaydı en mâkul teklif bu ve buna benzer bir metod idi. A.T.Ç.)

Kendisine uzun bir deneme süresi verilen tek plan ise 1913’ten sonra Enver Paşa tarafından desteklenendir. (…) Temel ilkesi harflerin diğerleriyle bağlanırken girdikleri halleri kullanmayıp sadece kelime sonlarında aldıkları biçimlerin kullanılmasıdır. (…) Sonuç başarılı olmaktan uzaktır. Bu sistem huruf-u munfasıla, hatt-ı cedid, Enverpaşa yazısı ve ordu elifbası gibi farklı isimlerle tanınmıştır. (…) 1917 civarında terk edildiğine dair bazı kanıtlar mevcuttur. (s. 45-46) Ruşen Eşref (Ünaydın) (1954: 28-9) Mustafa Kemal’in kendisine bu yeni sistemden 1918’in sonlarında, halen kullanılıyormuş gibi söz ettiğini hatırlamaktadır:

İyi bir niyet; fakat yarım iş; hem de zamansız!... Harp zamanı harf zamanı değildir. (…) (s. 46)

Enver’in kendi alfabesinin propagandasını için uğraştığı günlerde, bazı gazeteciler ve edebiyatçılar ise Latin harflerinin benimsenmesini sağlamaya çalışmaktadır. (…) Sözlükçü Şemseddin Sami ve kardeşi Abdül Bey, Arap alfabesinin Türkçe’ye uyum sağladığından daha fazla uyum sağlayamayacağı bir dil olan kendi yerel dilleri Arnavutça için 36 adet Latin ve Yunan harfinden oluşan bir alfabe tasarladılar. Bu alfabe, ilk üç harfin isimlerinden dolayı A-be-ye diye adlandırıldı. (Bir kısım Arnavut’un fetva isteğine ise, Kur’an’ın birbirinden ayrı Arap harfleriyle yazılmasının ve Müslüman okullarında Latin harfleri öğretilmesinin Şeriat’a uygun düşmeyeceği cevabı verildi. (Levend 1972: 363-4). (s. 46-47)

Yazının devamı için:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/trajik-basari-turk-dil-reformu-uzerine-notlar-7-47969.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.