• İstanbul 26 °C
  • Ankara 25 °C

Mehmet Narlı: Dönüp Bakınca TYB

Mehmet Narlı: Dönüp Bakınca TYB
Kuruluşunun 45. Yılı dolayısıyla; ülkemizin önemli 45 edebiyatçısı Türkiye Yazarlar Birliği’ne dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Kitap olarak da yayımlanan metinleri sırasıyla yayınlıyoruz.

*************

İlk Tanışma

TYB ile tanışmamın tarihini ve yerini net olarak hatırlamıyorum (Ama galiba Mehmet Doğan ağabeyle 1987 bahar aylarında Maraş’ta tanışmıştım)  Kurumsal olarak TYB ile tanıştığımda TYB üyesi miydim onu da hatırlamıyorum.  Acaba yer, Hatay Sokak olabilir miydi? Tarihin 1987 yazı olabileceğinin bazı ipuçları var.  Henüz Zaman Gazetesi Gülen tarafından ele geçirilmemişti; çünkü  Nabi Avcı ve Mehmet Doğan gazetede yazıyordu.  İpucu dediğim şey de bu isimlerle ilgili. Samsun’da üniversite öğrencisiydim; bir ramazan akşamıydı (hafta sonu olabilir) otobüsle İstanbul’a gidiyordum, Ankara’dan sonra yanıma bir bey oturdu.  Biraz sohbet etikten sonra  nasıl olduysa söz Nabi Avcı’nın  Zaman gazetesindeki yazılarına gelmişti. Ben de onun Molla Kasım yazılarını zevkle okuduğumu söylemiştim. Yanımda oturan beyefendi, yolculuk biraz ilerledikten sonra bir sır verir gibi kısık bir sesle “Nabi Avcı benim” demişti.  Sevinmiştim tabi.  Hafta başında Ankara’ya döndüğümde TYB’nin yerini öğrenip gittim. Mehmet Doğan ağabey bir masada oturuyordu. Selam ve hal hatırdan sonra iki gün önce Ankara’dan İstanbul’a giderken otobüste Nabi  Avcı ile tanıştığımı aktarmıştım. Şaşırmıştı, “yahu hafta sonu Nabi Avcı buradaydı falan” derken telefon numaralarını çevirmişti. Karşısında Nabi Avcı vardı ve sözü edilen günlerde İstanbul’a gitmediğini söylüyordu. Otobüsteki konuşkan arkadaşın Nabi Avcı olmadığını anlamıştım da beni niçin kandırma gereği duymuştu; beni işletmekten zevk almak için mi, gerçekten birinin kendisini Nabi Avcı olarak bilmesinden gizli bir gurur duyduğu için mi? Konuşkan ve sevecen arkadaşımızın gerçekten kim olduğunu  yıllar sonra öğrendim. TYB çevresinden birçok kişinin de tanıdığı biri olduğu için şimdi adını söylemeyeyim. İstanbul’da mukim diyeyim o kadar. Bu hatırayı bir iki yıl önce Zeytinburnu belediyesinin  Tanpınar programında Nabi Avcı’ya da anlatmış ve gerçek ismini de söylemiştim. Şaşırmış; tebessüm etmiş ama “evet   böyle bir işi o yapabilir” demişti.

Ağabeylikler Dostluklar

Maraş’ın Bahattin Karakoç’lu ve Dolunay’lı, Şiir Şölenli  yılları,  TYB ile Mehmet Doğan, Erdem Bayazıt, Ali akbaş, Attila Maraş, Vahap Akbaş, Bayram Bilge Tokel gibi isimlerle tanışıklığın da  ötesinde dost olduğumuz yıllar oldu.  Sonraları bütün TYB başkanları, yönetimi, müdavimi ile mesela Atilla Maraş, Nazif Öztürk, Lütfü Şehsuvaroğlu, Hicabi Kırlangıç, İbrahim Ulvi Yavuz, Çetin Baydar, Ahmet Fidan,  Bekir Soysal, Muhsin Mete, Mehmet Ragıp Karcı, İhsan Işık, Ahmet Kot, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Mehmet Çetin, Hüseyin Özbay, Şahin Uçar, Adem Konan, Adem Karafilik gibi birçok insanla ağabeylik,  kardeşlik ve dostluk bağlamında kalbi yakınlıklarım oldu. Benim gibi taşradan  seyrek gelip gidenler bile TYB’de insanı boğan bürokratik veya makamsal bir hiyerarşinin olmadığına, elbette hürmet edilen ağabeylerin bulunduğuna  ama   tabir caizse yerlerin numaralı olmadığına şahitlik edebilirdi. Hiyerarşi değil gönlün ve geleneğin kaynaklık ettiği bir ağ vardı.  Belki TYB’nin duvarları içinde kalan veya birazcık dışarı yansıyan ufak tefek küskünlükler, kırgınlıklar olmuştur. Ama eminim ki bu kırgınlıkları ve küskünlükleri yaşayanlar bile bunun arkasında bir hainlik, çıkarcılık veya başkaca ayıp şeyler görmemişlerdir. Uğradığım kadarıyla planlı programlı birazcık da akademik toplantıların dışında TYB’de her zaman latifeli ama derinlikli sohbetler olurdu. Latifenin neresinde hakikate gönderme yapılırdı, bunu anlamak için anlamak için ağabeylerin dostların sohbetlerinde azıcık talim etmek zarureti vardı tabii olarak.

 

Kurumsal Olarak

TYB, bir yazar örgütlenmesi olarak kırk beş yılını geride bıraktı. Üye sayısı, şubeleri, temsilcilikleri ile Türkiye’nin en geniş kapsamlı yazar kuruluşu oldu. Zaman zaman pasiflikle, yazar haklarıyla gereğince ilgilenmemekle itham edildi. İthamda bulunanların gerekçelerinde kendince doğrular bulunabilirdi. Ama benim için vakur, istikrarlı, popülere kaçmayan,  milletinin değerlerinden ve kendi iradesinden taviz vermeyen duruşu ile  Türkiye genelinde ve Türk Dünyasında kıymet gördü. Faaliyet alanlarını geniş tuttu ama bir kereliğine olan, bir yere veya birilerine görünmek için yapılan etkinliklere hiç yüz vermedi. Başlattığı etkinliklerini, projelerini ısrarla ve istikrarlı bir şekilde sürdürmeyi esas kabul etti. Öyle olmasaydı, kırk küsur yıldır devam eden ödülleri,  özel okumaları, yayınları, yıllıkları olmazdı.

TYB Ödülleri: herhangi bir başvuru gerektirmeyen, bir tavsiye veya yönlendirmeyle çalışmayan, yıl içinde yayımlanan farklı alanlardaki eserlerin veya programların, yılın yazar ve kültür adamlarının, yönetimin, sanat edebiyat kültür camiasından bazı kişilerin hatta şubelerin görüşlerine başvurularak, nihayetinde gerekirse bir oylama da yapılarak belirlendiği  veya seçildiği  bir ödül sistemi. Ödül alanların çoğunun ödül aldıklarını televizyon haberiyle öğrendiklerine çok tanık olmuşumdur. Ben de 2007’de inceleme dalında Şiir ve Mekan kitabımla yılın yazarı seçildiğimi bir arkadaşın televizyondan duymasıyla öğrenmiştim. Hikaye, şiir, roman, deneme, fikir, araştırma, inceleme, edebi tenkit, hatırat, dil, gezi, tercüme, biyografi, şehir kitapları, çocuk kitapları, basın fikir, röportaj, dergi, elektronik yayıncılık, tv kültür programları, tiyatro, müzik, sinema, kamu yayıncılığı, özel yayıncılık, üstün hizmet gibi edebiyatın, sanatın,  kültür ve düşüncenin bütün alanlarını kapsayan bir ödül mekanizması kurmak, gerçekten çok büyük emek, bilgi ve tarama isteyen muazzam bir çalışmadır.  Bu kadar geniş bir yelpaze de ödül alacak eseri, programı, kişiyi belirlemek tahmin edilen zorlukları da aşan bir gayret olduğu için TYB ödülleri bazen  tutarlılık ve etkili olması bakımından eleştirildi. Ama ben bu sistem de TYB’nin Türkiye’nin bütün yıl içi birikimlerini takip etme mantalitesinin olduğunu bildiğim için memnunum.  Ödül verenin her zaman isabetli davranıp davranmadığı tartışma konusu olur. Ama mesela TYB’nin 1981 yılından 2000’lere kadar   sadece edebi eser  ve üstün hizmet  ödüllerinin bazılarına bakalım. Edebi Eser: Yoksulluk İçimizde’yle  Mustafa Kutlu, Şehrayin ile Atilla Maraş, Dönemeç ile Mustafa Miyasoğlu, Canbaz ile Emine Işınsu, Denize Açılan Kapı ile Rasim Özdenören, Kayıpların Şarkısı ile Ebubekir Eroğlu, Hilal Görününce ile Sevinç Çokum,  Şehirleri Süsleyen Yolcu ile Sadık Yalsızuçanlar, Bir Çift Beyaz Kartal ile Bahaettin Karakoç, Risaleler  ile Erdem Bayazıt, İşkenceci ile Alev Alatlı, Anneme Mektuplar ile Cengiz Dağcı, Yolcunun Gözleri Parlıyordu ile Nejat Çavuş, Ve Çanakkale ile Mustafa Necati Sepetçioğlu, Tanımsız ile Halime Toros, Şehir Konuşmaları ile Hüseyin Atlansoy, Dünyayı Dolduran Kiraz ile Şükrü Karaca, Ağıtlar ve Öyküler ile Ahmet Oktay, Mavi Kantlarında Yalnız Ben Olsaydım ile Selim ileri, Rozalya Ana ile Sevinç Çokum, Son Büyülü Günler ile Cihan Aktaş, Şiirler Çağla ile Süleyman Çobanoğlu, Kıyıya Vuranlar ile Ramazan Dikmen, Yalnızlık Gide Gide ile Alaaddin Özdenören, Eyzan ile Ali Günvar, Gül Şefdeli Yemeni ile Hüseyin Su, Mehmet Niyazi Özdemir, Esenlik Zamanları   ile Cemal Şakar,  Hüznün Lalesidir Dünya ile Nurullah genç, Gün Akşamsızdır ile Fatma Barbarosoğlu,  Şer Cisimler ile Vural Bahadır Bayrıl, Balın Tuzu Eksik ile Kamil Yeşil, İkiile Bir ile Reha Çamuroğlu, Derin Siyah ile Yıldız Ramazanoğlu, Hurufi Melal ile İhsan Deniz, Başkasının Rüyaları ile Cemil Kavukçu, Babil’de Ölüm ile İskender Pala, Çatı Katı ile Nihan Kaya, Otuz Üçüncü Peron ile Necip Tosun, Parmak ile Boyanmış ile Celal Fedai, Tehlikeli Belki ile  Osman Konuk, Yerlere Göklere ile Abdullah Harmancı, Veda ile Ayşe Kulin, Ağır Misafir ile İbrahim Tenekeci, Gerekli Açıklama ile Hayriye Ünal, Muhtemel Menkıbeler ile Mehmet Harmancı, Kış Bahçesi ile Güray Süngü. Üstün Hizmet: Cemil Meriç, Mehmet Kaplan, Emin Bilgiç, Necip Fazıl Kısakürek, Münevver Ayaşlı, Fevziye Abdullah Tansel, Bekir Sıtkı Sezgin, Tahsin Banguoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Sezai Karakoç, Sadi Yaver Ataman, Bahtiyar Vahapzade, Kani Karaca, Ali Ulvi Kurucu, Aydın Bolak, Turgut Cansever, Annemairie Schimmel, Ercüment Kuran, Orhan Okay, Sebahattin Zaim, Uğur Derman, Semavi Eyice, Oktay Aslnapa, Yücel Çakmaklı, Şerif Mardin, Süleyman Uludağ, Ahmet Yaşar Ocak,  özellikle o yılların zevkine beklentisine ve kıymet takdirine bakılırsa bu ödüllerde TYB’nin isabetsiz davrandığını söylemek zor gibi görünüyor.

Yıllıklar: TYB’nin en uzun soluklu ve ufuklu çalışmalarından (1984’te başlamıştı) biri de ödüllendirme alanlarının neredeyse hepsini kapsar şekilde hazırlanan ve yayımlanan kültür sanat yıllıklarıdır. Bir yazar kuruluşu olarak yaşadığı ülkenin, mensubu olduğu milletin yıl içinde çeşitli alanlardaki üretimlerini ve etkinliklerini takip etmek, bunları kayda geçirmek dolayısıyla kalıcı hale getirmek son derece değerlidir. Her bir alanı, alan hakkında belli bir birikimi olan kişilerin hazırladığı yıllıklar, hemen hemen her yıl,  bazen de bir iki yılı bir arada basılmıştır. Bir yılın ürünlerinin takibi, niteliklerinin taranması, örneklendirilmesi, karşılaştırılması oldukça zor ve zaman gerektiren bir araştırmadır. Hazırlanan yıllıkların bazılarında bu zorluğun aşılamadığı ne yazık ki görülmüştür. Ama buna rağmen, takip ve değerlendirme arzusu, o yılın edebiyat kültür ve sanat alanlarının kayda geçirilmesi bağlamındaki sorumluluk TYB’nin ufkuna, ciddiyetine, samimiyetine yakışan bir istikrar olmuştur.  1996,1997, 1998 yıllıklarının Şiir bölümlerini ben hazırlamıştım. O yıl çıkan  bütün edebiyat dergilerinin sayılarını, o yıl yayımlanan şiir, inceleme ve eleştiri kitaplarını toplarken çok zorluk çektiğimi, bir çok yayınevi ve editöre çok sayıda mektup yazdığımı hatırlıyorum.  Şiir bölümünü hazırlarken genel değerlendirme, incelemeler ve eleştiriler şeklinde dergilerin taranması, dergilerin şair kadrolarının tespiti, o yılın tartışılan konuları, yayımlanan  şiir ve şiir incelmesi/eleştirisi kitaplarının tespiti ve seçilmiş şiirler şeklinde bir plan çerçevesinde çalışmıştım. TYB yıllıklarının bölümlerinin hazırlanmasında ne yazık ki ana hatları belirgin bir yöntem kurulamadı. Genellikle bölümleri hazırlayanlar, kendi ulaştıkları malzemeye göre bir plan kurdular.

Şubeler: Ankara ve İstanbul dışındaki şehirlerde üyesi sayısı fazla olan ve faaliyetlerini bilinçli ve hedefli bir tercih olarak Türkiye’nin hemen hemen her şehrine yayan  bir yazar kuruluşunun şubeler açması ve temsilcilikler belirlemesi  gerekliydi ve TYB bunu yaptı.  Bu şubeler hem genel merkezin programlarına katılma, organizasyonlarında görev alma hem de kendi bağımsız programlarını uygulama konusunda oldukça başarılı bir seyir gösterdiler. Ben de 1996-2001 arası Maraş şubesinin başkanlığını yaptım. Genel merkezin planlı sempozyum ve panellerinde,  şiir ve bilgi şölenlerinde görev aldık. Üniversite öğrencileri ile TYB Maraş şubesini, buluşturduk. Şubenin sahipliğini yaptığı, birini yazar arkadaşların yönettiği (Gülbang)  diğerini öğrencilerle birlikte hazırladığımız (Genç Adım) iki dergi çıkardık. Tabi bu faaliyetler, şubenin kira ve hizmet giderleri önemli bir yekun tutuyordu. Dostlarımız elini taşın altına koymakta hiç tereddüt etmediler elbette ama daha kurumsal tedbirler almak için Maraş’ta Bahçelievler parkında ramazan aylarında kitap fuarları açtık, iyi de hasılat yapıyorduk. Maraş şubesine biz Maraşlı ve Maraş muhibbini dostlar “dükkan” derdik. Dükkan bizim halleştiğimiz, söyleştiğimiz ve sanki edebiyat üretmiyormuşuz kibi edebiyat ürettiğimiz bir yerdi. Muzaffer Gözükara, Ali Yurtgezen, Ahmet Doğan, Hasan Ejderha, İsmail Göktürk, Mehmet Yılmaz,  Dündar Kök, İbrahim Arıkmert, Cüneyt Cesur ve daha nice dostlar Maraş TYB’de örneği pek görülmeyen bir hemhal hareketi başlattılar.

Türk Dünyası Şiir Şölenleri: Sadece güzel buluşmaların gerçekleştiği faaliyetler değildi şiir şölenleri. Türkiyesi ile Türkiye dışındaki Türkleri ile Milletimizin kadim ve güçlü sanatı şiirin TYB tarafından merkeze alınmasıydı bu hareket.  Türkiye’de Kazakistan’da, Türkmenistan’da  Kazan’da ve Avrupa’da şiirimizin derinliğini, kuvvetini yeniden duyurma arzusu be sorumluluğu idi. Kaçına katıldım bilmiyorum. Ama TYB’nin Kazan’a yapılan şiir seferinde uçağı kaçırdığıma çok üzüldüğümü hatırlıyorum.

TYB’nin planlı Mevlana ve Mehmet Akif okumaları, Kırk Yılın Meclisi programı, yazarlık okulu,  planlı sempozyumları ve yayınları ile ilgili anlatacak ne çok şey var. Ama bunlar, bu kısa hatıra notu için çok fazla gelirler. Bir yerde kesmek mecburiyeti var.  TYB’nin varlığını, yolculuğunu, hedeflerini ve mesuliyetini gönülden kabul ettiğimi ve takdir ettiğimi arz ederek son noktayı koyalım. 

Bu haber toplam 198 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim