hangi kapıdan çıkar insan
dağların duldasından
bildiğini sandığı yollara
görece aydınlığa
suyu kesilmiş değirmenlerin
ekmekler yavan bu yüzden
bir acemaşiran havası Endülüs’te
katilini özleyen bir maktul
yatar kaldırımlarda
gölgeler cesetlerinden bağımsız
acısını çoktan yitirmiş analar
hüzün gerdanlıkları boyunlarında
su ve ekmek dağıtır birileri boyuna
acı ve yavan olsalar da
şimşekler çarpışır
kendi meşreplerince
her biri fırlatır okunu
yalnız kalmış bir dağa
bağrını deşse de
siper olur elbet her bir dağ
en az bir baba şefkatiyle
içimizde şehirler yıkılırken
tutulur bir yerlerde
tüm su başları
yiter gölgeler de
şehirlerin karnı deşilir
saatleri tespit edilemeyen
cinayetler işlenir
failleri meçhul olsa da
suçları boyunlarına asılı maktullerin
çöpçüler cesetleri süpürür denizlere
ellerindeki çiçekleri
koyacak bir mezar arar
öksüz çocuklar
şimdi söyle
gitmeden sayılır mı ki
bizim gidişlerimiz de
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.