Onunla 1968 yılı Kurban Bayramı’nda tanıştık. İkimiz de Üniversite öğrencileriydik. Ankara’dan Ali birinciyle birlikte Nureddin Topçu Hoca ile bayramlaşmak için gelmişlerdi. Gözümüzde ve gönlümüzde Ankara’dan gelmiş iki idealist dost idiler.
Hocanın Çemberlitaş’taki evine vardık. Bayramlaştık. Hoca konuşuyordu;
“Hür insan düşünen ve üretendir.
Düşünmesini bilenler toplumun gündemini belirler.
Gençlere mutlaka heyecan lazım.
Yüksek bir gayesi ve gayreti olan idealist gençler Millete hizmette hedefe ulaşırlar. Peşlerinden gelen nesillere güzel örnek olurlar ve Allahın sevgisini kazanırlar.
Hür ve kuvvetli insanlar yırtıcı değil, yaratıcı olurlar.
Cemiyet Kuvvete hayrandır, gururu kutsallaştırır ve korktuğunu sever.
Hür insan ise merhametlidir, Aşkı yüceltir!
Arınmak için, yani iç temizliği için üç yol vardır;
Yazmak-İstiğfar etmek ve Bir dostla Sohbet etmek!”
Dersimizi almıştık. Doğan Hür karakteriyle iliklerine kadar almış ve sindirmişti. Hayatı boyunca Dünyaya metelik vermedi. İnancı ve imanı doğrultusunda Gayreti zorlayarak Kaderi solladı. Çünkü Kader Gayrete aşıktı.
Bizim Onu tanıtmak için konuşmamıza, methetmemize gerek yok, Eserleri Onu anlatmaya yetiyor.
“Ayinesi iştir kişinin Lafa bakılmaz,
Şahsın görünür Rütbeyi aklı Eserinde!”
Ziya Paşa bu beyitlerinde-insanın aynası işidir. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte yani eserinde görünür. Eserleri merhum Mehmet Doğan kardeşimizi övüyor ve yüceltiyor.
Mehmet Doğan, Gerçekten kalenderdi, Derviş meşrepti. Batıkentteki evinin oturma odası, yatak odası ve salonu kütüphaneydi. Kitaplarla doluydu.
Doğan’la birlikte yurt içi ve yurt dışı Kültür gezilerimiz oldu. Ankara, İstanbul, Antakya, Çorum, Bolu İzzet Baysal ve Bartın Üniversitelerinde farklı konularda seminer eve Sohbetlerimiz oldu.
Ankara’dan Siirt’e kadar uzun süren on günlük bir yürüyüşümüz oldu. Şehir Üniversitelerinin öğrencilerine Şiir, Edebiyat ve Kültürel konularda sunumlarla sürdü.
Yine Ankara, Erzurum üzerinden “Kasrı Dilara’dan Ahıska’ya” yolculuğumuz her zaman otobüs ve minibüslerle oluyordu.
Hizmet esastı. Yediğine, içtiğine, giydiğine rahattı özel bir talebi yoktu.
Cihan Balcının servisiyle şehit alim İskilipli Atıf Efendiyi rahmetle anmak için Çorum’a doğru giderken gelen telefonla Doğu Türkistan’a davet ediliyorduk.
Hazırlığımızı yaptık ve bir Çin uçağıyla İstanbul’dan Urumçi’ye uçtuk. Dört gün Çin için bir garnizon şehir Urumçi’de ve Kaşgar’da dörder gün gezip araştırmalar yaptık. Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacib ve Abdulkerim Satuk Buğra Han’ı Fatihalar ikram ederek ibretle ziyaret ettik. Doğan Çin’den İstanbul’da çıkan Ulusal basındaki köşesine beş yazı gönderdi. Biz de Kaşgar Ruznamesini hazırlayıp döndük. Aynı yıl (2017) eşlerimizle birlikte Endülüs’e ve Umre ibadeti için Hicaza gitmek nasip oldu. Kayda değer çok hatıralarımız oldu.
DOĞAN’LA GEZİ HATIRALARI
Kazkistanın 25. Kuruluş yıldönümündeki etkinliklere katılmak üzere davetli olarak giden beş kişilik bir gurup içindeydik.
Aksakallımız TYB Bakanı Mehmet Doğan’dı. Diğer arkadaşlar Muhsin Mete, Çetin Baydar ve Lütfi Şehsuvaroğluydu. Başkent Almatı’ya eski bir Rus uçağıyla Taşkent üzerinden uçuyorduk.
Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’in hazır bulunduğu kalabalık toplantılarda konuşmalar yapıldı, kopuzlar çaldı, sazlı sözlü toplantılardı. Bizlere de birer Çapan giydirdiler.
Trenle bir gece yolculuğuyla Yesi şehrine geldik. Hoca Ahmet Yesevinin Makberi Mübareğinin bulunduğu diğer adının da Türkistan olduğu şehirdeydik. Türkistanın manevi dinamiklerini ziyaret ettikten sonra, karayolundan ve Çimkent üzerinden Özbekistanın başkenti Taşkent!e vasıl olduk. Kazakistanın Jazucular Botağı’nın misafirhanesinde ağırlandık. Ali Şir Nevai Kültür Parkında gözlemlerimizle ilgili notlar alıyorduk.
İkincisi Bişkekte tertiplenen Türkçe yazan şairlerle ilgili bir Kültür şöleniydi. Türkçe şiir yazan Dünyanın her ülkesinden şairler gelmişti. Üniversite salonlarında başlayan törensel konuşmalar ve şairlerin sahne alışı sürdüyordu. Oş, Issıg Göl, balasagun ve Şair edip Cengiz Aytmatof’un ve babasının da bulunduğu şehitliği ziyaret ediyorduk.
Cengiz Aytmatof’un babasıyla birlikte Stalin zaliminin kurşuna dizdiği 138 aydının medfun olduğu Tanrı Dağı-Tiyenşan dağının etiğindeki Ata Beyit Ulusal Tarih ve Anıt Kompleksindeki toplu mezara defnedilmişti.
Gurup halinde anıt mezara varmıştık. Aksakallımız Mehmet Doğan “Arkadaşlar biriniz Aşrı şerif Okusun!” dediğinde aramızdaki genç şair İman arandı. Sigara bağımlısı olduğundan Otobüsten iner inmez 6-7 kişilik Tiryakiler, ana guruptan koparak bir duldaya çekilip sigaralarını savuruyorlardı.
Sigara bağımlılığı bizim tiryakilere bu ülkeye ve bu kabristana geliş sebebimizi de Kur’anı da unutturuyordu. Cengiz Aytmatof’a göre Mankurt Bilinçsiz Köle demekti. Tiryakiler de Nikotinin Bilinçsiz Köleleriydi.
Doğanın işaretiyle bir hekim arkadaşımız “Duha Suresini” okudu ve Aminler eşliğinde şehitlere dua etti.
Bütün zararlıları haram olduğunu bilen Üyelerimizden şair imam ve başörtülü şair hanımefendinin de bulunduğu Tiryaki gurup Sigara bağımlılığı uğruna bazen sosyal aktivitelerin dışına düşüyorlardı.
Doğan’la yaptığımız değerlendirmelerde ilk defa Sigara bağımlılarının TYB’ye üye olarak alınmamaları konuşuluyordu.
Mehmet Doğan’a Rahmet ve şu anda yoğun bakımda bulunan Muhsin Mete kardeşime acil şifalar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.