• İstanbul 27 °C
  • Ankara 32 °C

“Medeniyet yürüyüşümüzde gençlere önemli görevler düşüyor”

“Medeniyet yürüyüşümüzde gençlere önemli görevler düşüyor”
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan TRT Radyo1’e özel açıklamalarda bulundu.

Çağatay Yetik’in hazırlayıp sunduğu “Değerlerim rehberim” programına konuk olan Arıcan’ın konuşmasının tam metnini veriyoruz.

- Herkesin gençlik tanımı değişkenlik gösteriyor. Göreceli bir kavram olarak nitelendiriyoruz bizler bunu. Siz gençliği nasıl tanımlarsınız, sizin sözlüğünüz de ne anlam ifade eder? 

-Dediğiniz gibi herkesin bir genç tanımı, gençlik ifadesi olabilir. Ama gençlik aslında insanın varoluşsal bir sürecinin başlangıcı diyebiliriz. İnsan biraz varlığına özgü olan özellik, uzunca bir süre anne ve babanın, yakın çevrenin himayesine muhtaç. Biz biraz çocukluktan gençliğe tam da geçişi o gençlikle başlatırız. Tabi bunun sosyal psikolojik tanımları, yaklaşımları var. Gençlikte insan iki şeyi çok önemli şekilde yapar. Bir, kendi varoluşunu o varoluşsal kendi olmayı fark etmeye başlar. Kendi olmak ister. Bunun birinci özelliği belki de özgürlük. Benim fikirlerim var, bana göre, benim kanaatime göre… Tabi bunu çocukluktan gösterir gençlikte bu daha çok özgün bir şekilde kendi özgürlüğü diyelim. Ben özgürlükle özgünlüğü bağdaştırıyorum. Asıl o özgürlük bir isyan ya da başkaldırı değil. Aslında kendisi olmak, farklı olmak, kendisinin işte anne var baba var kardeş var ya da diğer akranları var. Kendisinin aslında biricik olduğunu da belki de yegâne özellikler. Müstesna kabiliyetler, yetenekler var.

 

Gençlik aslında insanın bir fark ediş hali. İnsan gençlikle muhakemeyi daha önce insan başkalarından aktarır, taklit eder, öykünür az önce ifade ettiğim gibi ama gençlik döneminde artık analiz yapar, muhakeme eder, tahlil eder. “Hayır bana göre öyle değil, ben öyle düşünmüyorum” der. O makul davranma, akli melekelerini, kalbi hissiyatlarını en iyi şekilde kullanma dönemi. Aslında gerçek anlamıyla biz hep delikanlı deriz ya, yiğit, bahadır bu tam da o olma. Bu dönemde tam da liyakati, merhameti, doğruluğu, cömertliği, dürüstlüğü daha güçlü şekilde vurgular. Gençlik döneminde insanlar daha keskindir. Daha civan, cevvaldir. Özgürlük ve özgünlüğü o muhakemelerle, dolayısıyla aslında insanın tüm erdemler açısından zirve dönemi diyebiliriz. Artık ondan sonra yetkinleşmeye, olgunlaşmaya evrildiği başlangıç. Zaten beraberinde özgürlük, özgünlük, o rasyonalite, muhakeme sorguluyor, tartışıyor, analiz yapıyor, eleştiriyor. Aslında gençlik özellikle olayları farklı boyutlarıyla görme dönemidir. Çünkü orada çok aşırı yakalar.  Çünkü zihin dinamiktir, kalp gönül açılmıştır. Tam da aslında o uzunca bir süre o çocukluktaki birikimlerini, potansiyellerini tam da patlattığı dönemdir. Ama o patlamada neler var? İşte gerçekten liyakati, dürüstlüğü, merhameti, adaleti hep bunları aslında bir anlamda dışa vurur. Biz gençliği çocuklukla beraber ele almalıyız. Çocuklukta eğer çok iyi gözlem yapmış iyi bir bilinçaltına bazı şeyleri atmışsa gençlikte bu inanılmaz bir şekilde kendini gösterir. Dolayısıyla iyi bir çocukluk iyi bir gençlik sıçraması da ortaya koyar.  

Gençlerimiz dünyayı çok yakından takip ediyor

- Değerlerimizden uzaklaşmadan, çağı da ıskalamadan yürüyen gençlerimiz için nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz? Bu minvalde gençlerimiz sizin bakışınızla neredeler, nerede olmalılar ya da nereye doğru gidiyorlar? 

-Zaman zaman gençlere ilişkin olumsuz değerlendirmeler yapılıyor. Bunlara hiçbir zaman katılmıyorum. Çünkü bu çok kadim bir tartışma. Hititlerden başlayan gençler bozuldu büyüklerini tanımıyorlar, Sokrat’ın, Aristo’nun bizim düşünce hayatımızın çok önemli isimlerinin hep yakarışı vardır. Ben bunun her yetişkin kendisinden sonra gelenlerin bir tür kendi o kuşağını yakalayamamasını kast ediyor. Bir kuşak çatışması belki de. Ama şunu söyleyebilirim şu gün için ve bundan öncekiler için gençler her zaman için bir öncekilerden daha iyidir. Daha iyi olur, bu kaçınılmaz bir şey. Yani bugünün gençleri için şunları söylemek isterim bugünün gençleri çok daha donanımlı. Teknolojiyi kullanıyorlar. Daha iyi gözlem yapıyorlar. Özgürlük ve özgünlükleri, muhakemeleri, rasyonaliteleri daha güçlü. Birkaç dil biliyorlar. Enstrüman çalıyorlar, spor yapıyorlar. Eğitimde fırsat eşitliği hemen hemen ülkemizin tüm şehirlerine eşit şekilde yayılmış durumda. Hiç kimse şunu demez, dememeli “bana fırsat sunulmadı” diyemez. Lise ve üniversitede kabiliyet ve yeteneğinin zirvesini yakalayabilir. Bu bağlamda gençlerimizin çok iyi bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Dünya ciddi bir kriz içerisinde. Dünyada genç kalmadı, birçok ülkelerde nüfus azaldı, yeni nüfuslar gelmiyor. Ama bizim ülkemizde şöyle bir fırsatımız var. Gençlerimiz küreselleşmeyi çok iyi yakaladılar, dünyayı iyi okuyorlar. Gençlerimiz biraz daha kendi tarihini, geleneğini iyi okumalarını ki ben dünyanın buna muhtaç olduğunu düşünüyorum. Anadolu irfanına, hikmetine, değerlerine. Bu topraklar da bu kadim millet yüzyıllardır adaletin merhametin şemsiyesi olmuştur. Her şey aslına rücu eder. Bizim gençlerimiz o ecdadının, kadim kültürünü, mirasını unutmuyor, unutmayacak da. Bir deprem yaşadık. Ben Hatay Dörtyolluyum. Depremin ilk günü gittim. Samimiyetimle şunu söylemek isterim gençler oradaydı. Orada dedim ki “bu gençlere laf söyleyenleri getirip göstermek lazım.” Kurtarma çalışmalarında, insani yardım da her alanda benim gözlerim yaşararak ve ağlayarak çoğunu kaydettim. Belki onların biz hünerlerini göremedik ondan kızıyoruz ama süreçler devam ediyor. Bir gencin daha kendini gösterebilme fırsatı doğamadı ki. Liseyi, üniversiteyi okuyor bir fırsat alanı doğmadı. Gençlerimizin bu anlamda çok yetkin olduğunu, çok potansiyelli olduğunu, çok kabiliyetli olduğunu belirtmek istiyorum.

Belki bize düşen şu olabilir, bende bu noktada kendime düşen ödevleri sivil toplum yöneticisi olarak olabildiğince gençlerimizin önemli isimleri, örnek şahsiyetleri tanımalarıyla ilgili programlar yapıyoruz. Çocuklar daha iyi okuyor daha iyi anlıyor. Kendi çocuklarıma da söylüyorum sizin 15 yaşında okuduğunuz bir romanı, eseri ben üniversiteye gelince okudum. Benden en az 5-10 yıl avantajı var. Dolayısıyla gençlerimiz bu anlamda çok daha iyi potansiyele sahip. Ben burada biz büyüklere şu düşüyor gençlerimize fırsatları sunmak, onlara güvenmek, onlarla birlikte iş yapmak, onlara sorumluluğu vermek bunları yapmamız gerekiyor.  

 Kreatif endüstriler çok önemli  bir alan

- Dijital dünyadayız, hiçbir şey dün gibi değil. Ne ülkemizde ne de dünyada. Dijital dünyada olmanın getirdiği bir güzellikte her şeyin çok çabuk kendini yenileyebilmesi, güncelleyebilmesi. Bunun için de gençlerimizin kaybolmaması, kendini yenileyebilmesi duruma alana zamana adapte olmaları çok kıymetli.

  - Bilge Yazarlar projemiz var. Üniversitemizin ev sahipliğinde, Ankara Valimiz Sayın Vasip Şahin bey ile burada hürmetle anıyorum. Çok muazzam bir proje. Valimizin öncülüğünde ve Türkiye Yazarlar Birliğinin desteğiyle yürüyen bir proje. 9. 12. sınıf ve hatta üniversiteye geçen çocuklarımız var. Yani 15-25 aralığının tohum filiz fidan adını verdiğimiz bilge yazarlar projesi. Adı bile muhteşem. Hatta Salı günü onları ATO’nun kreatif endüstriler sektörüyle buluşturduk. Bu çocuklar edebiyatın, kültürün, fikrin, sanatın o farklı alanlarında öyle güzel şeyler yazıyorlar ki hikayeler, romanlar, kısa filmler… Şimdi siz dijitalleşme ve internet çağı dediniz ya. Tabi burada içerik üretmek. Biz bu çocuklarla başladığımızda herkes dedi ki siz ne yapıyorsunuz, Fen, Anadolu, İmam Hatip Lisesi’ne giden çocuklar var. Şu ana kadar 1200 küsür öğrencimiz bu eğitimi aldı. Geleceğin büyük isimleri, fikir isimleri, edebiyatçıları çıkacak. Bu programı izleyenler inşallah yıllar sonra evet böyle diyecekler.

İrfan sofrasını açmamız gerekiyor

-Değerlerimizin ışığında yönelebilmelerini, fikir insanı olabilmelerini, üretken olmalarını sağlayabilirsek hocam biraz önce dediniz ya dünyanın ihtiyacı var bizim gençliğimizin azmine, fikrine, heyecanına. İşte bunu tüm manasıyla yapabileceğiz düşüncesindeyim naçizane. 

- Üniversite olarak kreatif enstitüler üzerine de çalışıyoruz. Ben Türkiye’nin ve dünyanın geleceğini burada görüyorum, üniversite olarak buraya ağırlık veriyoruz. Yüksek Öğretim Kurumu’nda kreatif enstitüler komisyonu kurdu. Sayın Yüksek Öğretim Kurulu Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar hocamız çok destekliyor. Dijitalleşme, yapay zekâ ve burayla oluşan mecradaki içerik üretmeyi biz başarabilirsek ki nitekim TRT Çocuk bunu çok güzel başardı. İşte çocuk filmlerinde, animasyonlarda aslında mesele bu. Şu an Türk dizileri dünyada çok iyi izleniyor ama şunu bizim tabii yapmamız gerekiyor. Gençlerimizin o tarihi değerlerimizi, kültürel değerlerimizi, manevi değerlerimizi çok iyi okuyup, özümseyip buraya senaryolar yapılması gerekiyor. Çünkü film yapımcılarımız, müzik yapımcılarımız, yayıncılarımız metin istiyor, senaryo istiyor. Bu çocuklarımız Kemal Tahir’i, Mehmet Akif’i, Nurettin Topçu’yu, Necip Fazıl’ı, Cemil Meriç’i, Tarık Buğra’yı okuyorlar bitirdiler bunları. İstanbul’a götürüyoruz, yayınevlerini gezdiriyoruz. Mustafa Kutlu’yla buluştular mesela bu yıl giden ekibimiz. Çocuklar diyor ki bir tanesi hatta orada Salı günü, dedi ki: benim için Bilge Yazarlar Projesi İstanbul’a gidip Mustafa Kutlu’yla buluşmuş olmak, oturup konuşmuş olmak bile büyük bir şey, muhteşem bir şey. Dolayısıyla ben naçizane fırsatları, daha geniş imkanları sunmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu düşünce ziyafetini, sofrasını, fikir sofrasını, maneviyat sofrasını, irfan sofrasını açmamız gerekiyor. Çocuklarımıza güvenmeliyiz, gençlerimize güvenmeliyiz. Ben potansiyelleri ve kabiliyetleri yüksek olduğunu düşünüyorum.

Şu anda da Bilge Yazarlar internet sayfaları var, eserlerini orada yazıyorlar 2 dergi çıkardılar, 6 kitap çıkardılar. 

Kitap okuyan insan zarif insandır

-Dil estetiğini, sanatı, zerafeti vermezseniz, aşılamazsanız o toplumun geleceği zaten bir hale benzemez, bir kıymet-i harbiyesi olmaz. Tam da bu noktada edebiyat ve sanatı hayatın merkezine almış pek çok genç var zira siz de öylesiniz hocam edebiyat sizin için merkezde diye biliyorum. Bu iki, üç arasında nasıl bir köprü inşa tavsiyesi verirsiniz?

- Gençlerimiz bu kabiliyet ve potansiyellerini çok okuyarak, karşılaştırmalı okuyarak ve zengin okumalar yaparak geliştirebilirler. Zaten bunu yapan, okuyan gençlerde onu görüyoruz. Okuyan insan bir defa çok saygılı insandır. Okuyan insan zarif insandır. Okuyan insan farklı fikirlere, farklı düşüncelere her zaman için değer veren insandır. Okuyan insan sanatkâr insandır. Okuyan insan bilge insandır. Okuyan insan erdemli insandır. Ama bu okuma sadece kitapla değil; Varlığı okumak, doğayı okumak gerekir.

Dijital medeniyeti bizim gençlerimizin inşa edecek

Bunun için bir zamanlar genç olmuş ama bugün bizim için geçmişte kalmış isimleri de okumak gerek. Çünkü bir gün biz de aslında birileri için geçmiş olacağız. Bugünün genci yarının geçmişi olacak. Onları iyi okumamız gerekiyor. Çünkü onlar bir tecrübe yaşamışlar. Önemli sembol isimleri çok iyi okumalıyız. Az önce saydığımı isimler gibi bizim tabii işte Fuzuliler, Bakiler, Nedimler, Cengiz Aytmatovlar, dünya edebiyatının fikir hayatının çok önemli isimlerini; Farabileri, Hoca Ahmet Yesevileri, Yunus’u. Yunus o kadar kıymetli bir insan ki, bugünkü Türkçemizin bugünlere gelmesinde önemli katkısı olmuştur.

Mesela İstiklâl Marşı bizim ses bayrağımızdır. Biz İstiklâl Marşı’yla aslında her defasında varlığımızı, bekamızı haykırırız. Onun için bir defa Türkçeyi çok çok iyi kullanacağımız metinleri okumalıyız. Temel metinler okumalıyız. Külliyatlar okumalıyız. Bunları karşılaştırmalı okumalı ve bunlardan kendimize bir yöntem, her gencimizin kendisine özgü bir yöntemi olabilir. Ve bu okumalardan sonra her gencimiz Türkçeyle bir zerafet, bir nezaket, bir estetik elde ettiğini de görecektir. Dijital bir çağ, internet çağı; medeniyetler her zaman her çağda kurulur. Geleceğin medeniyetini, internet medeniyetini, dijital medeniyeti bizim gençlerimizin inşa edeceğini düşünüyorum ve inanıyorum.

 

Bu haber toplam 147 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim