Kendisi için yaşayıp ölenlerin isimleri sadece mezar taşında kalırken başkaları için ömür tüketenlerin isimleri yüz yıllar geçse de milletin gönlünde yaşamaya devam ediyor.
İbnü'l Emin Mahmut Kemal İnal semereyi hayat hayırla yâd edilmektir buyurur. Yani hayatın özeti hayırla anılmaktır. Bu sırra vakıf olanlar ömürlerini bir ideale vakfederek ebedileşirler.
Dünya ve dünyalık merkezli kariyer planlaması yapanlar da vefatlarından bir süre sonra silinip giderler. Soylu bir ruha sahip olan şahsiyetler yaptıklarını da yazdıklarını da sadaka-i cariye sayılması niyetiyle yaparlar. Her nefeslerini bu uğurda tüketirler.
Çoğu zaman bununla da yetinmez bütün varlıklarını tasadduk ederler. Onları gözümüzde büyüten gönlümüzde yücelten bu yönleridir. Sıradan ve sürüden olanların bu ufku anlayabilmesi mümkün değildir. Sıra dışı olanlar ise vazifelerinin şuurunda gündemlerini hiç değiştirmeden hedeflerine odaklanırlar. İşte bu vasıfları haiz öncülerimizden birisi de aynı çağda yaşadığımız aynı ideal çizgisinde omuzdaş olduğumuz merhum Mehmet Doğan'dır.
Ağustos ayında göçünü toplayan Doğan'ın yetmiş yedi yıllık bereketli hayatına baktığımızda, her daim bir nöbet bilinciyle yaşadığını görürüz.
Ömrünü, elde kalan mirasın küçük parçalarını muhafaza etmeye ve bu topraklara ait değerleri iç ve dış saldırılara karşı müdafaa etmeye adamış; Anadolu'yu İslamlaştıran ve bize vatan kılan bütün kültürel değerler- sahip çıkmıştır.
Atalarımızdan kalan bütün güzelliklerin yok sayılmakla kalmayıp, barbarca tahrip edilmesine isyan etmiştir. Yazdığı her eser, öncülük ettiği her çalışma, ülkesine olan bir vefa borcunun ve mesuliyet duygusunun sonucudur.
Doğan, imparatorluk ufku olan ve Anadolu irfanını yaşayan Müslüman bir Türk ailesinin evladıdır. Annesi korkusuz yiğitler büyüten Anadolu'nun kahraman kadınlarından biridir.
Annesini askere gönderirken verdiği bir tavsiyesi Doğan'ın adeta kaderinin tamamına tesir etmiştir. Safiye Hanım, evladına vatani görevini hakkıyla yapmayı hatta fazladan gönüllü nöbet tutmasını tembihlemiştir. Gerçekten de hayırlı bir evlat olan Mehmet Doğan, anne sözü dinleyerek arkadaşlarının yerine de gönüllü nöbetler tutmuştur. Ve bu nöbet şuuru son nefesine kadar devam etmiştir.
Türkiye Yazarlar Birliği de Doğan'ın nöbet yerlerinden birisidir. O, bu muhkem kalede kendi nöbetini sağlam bir şekilde tuttuğu gibi vazife hissine bigâne kalan aydınların yerine de nöbet tutmuştur.
Mehmet Doğan’ın bir medeniyet perspektifiyle hareket ettiğini, bir idealin peşinden koştuğunu iyi biliyoruz. Onu milletimizin bağrına basması daha çok bu yönüyledir. Her türlü bölücülüğe karşı olan Doğan’ın birlik olunarak rahmete ulaşılacağına dair inancı tamdır.
Nasıl ki medeniyetimizin temeli birlikse, Doğan da birliği hayatının merkezine koyan, hayata farklı pencerelerden bakan yazarları bir araya getirmeyi amaç edinen ve nihayetinde birleştirmeyi başaran toplayıcı bir şahsiyettir. Vahdet ahlakına sahiptir.
Sağ sol gibi farklı kutuplara savrulan toplumu toparlamak için önce aydınların toplanması gerektiğini görür. Özellikle sağ kesimin bütün seslerini cem ederek müthiş bir ahenk oluşturmayı başarır. Tevhid ehli olan Doğan, genç sayılacak yaştayken bile öncü bir bakışa, büyük bir vizyona sahiptir.
Eserleriyle zihin inşasında bulunduğu gibi, kurup büyüttüğü TYB ile ihya faaliyetlerinde bulunmuştur. Cumhuriyet döneminde sistemin imha ettiği Kim değerleri yeniden ayağa kaldırmakla meşgul olmuştur.
Kurucusu olduğu ve tüm yükünü omuzladığı Türkiye Yazarlar Birliği vesilesiyle devletin ihmal ettiği kültürel sorumlulukları kendine görev edinip nitelikli ve derinlikli çalışmalara imza atmıştır. Bugün kültür cephemizde gelenekselleşen köklü çalışmalarda onun emeği ve alın teri vardır. Bütün zorluklara rağmen sarsılmaz inanç ve eksilmez azmi sayesinde, adeta kültür devrimi yapmıştır.
Ne darbe dönemlerinin baskıları ne kültüre uzak iktidar sahiplerinin duyarsızlıkları onu yıldırmamış, soylu mücadelesinden vazgeçirememiştir. TYB, bir insanın inanınca neler başarabileceğinin en güzel örneklerinden biri olmuştur.
Sebahattin Zaim Hoca, “Güzel insanlar güzel müesseseler kurar; güzel müesseseler güzel insanlar yetiştirir.” derdi. TYB've ruh üfleyen mana kazandıran da Mehmet Doğan olmuştur.
TYB, Doğan'ın meselelere geniş çerçeveden yaklaşan bir münevver olmasından dolayı, hiçbir zaman bir kliğin, bir hizbin, bir cemaatin ya da teşkilatın yan kuruluşu olmamış; vatan, millet ve memleket derdi olan inançlı kesimin tüm renklerine kapısını açık tutmuştur. Bu sebeple, üst çatı olma hüviyetini bugünlere kadar hiç bozmadan getirmiştir.
Mehmet Doğan, bugün fark edilen bazı meseleleri, TYB aracılığıyla yıllardır dile getirmiştir. "Siyasette, ekonomide iktidar olunabilir ama kültürde yoksanız, bütün kazanımlarınız bir anda kaybolur" hakikatim daima vurgulamıştır. Kültürel birikimin hayatı baştan sona şekillendirdiğini ve kültür altyapısı olmadan siyaset ile ekonominin eksik kalacağını her daim hatırlatmıştır.
Sol kesimin, kendisinden olmayanları görmezden geldiği dönemlerde, vatansever aydınlara sahip çıkan Türkiye Yazarlar Birliği, Cemil Meriç, Necip Fazıl Sezai Karakoç gibi değerli şahsiyetlere ilk ödüllerini vermiştir. Türkiye'nin kültürel alanda yürüttüğü var olma mücadelesinde, TYB her zaman en önde olmuş ve öncü rolünü üstlenmiştir. Batıcı hegemonyaya başkaldırarak köksüzlüğü reddetmiş, içinde yaşadığı toplumun gelenekleri ve inanç değerleriyle her zaman barışık olmuştur. Ülkesini ve milletini hor gören aydın yabancılaşmasına karşı, -her zaman- kendisini yerli ve millî merkezde konumlandırmıştır.
TYB hareketi, yorulanların, darılanların, başka alanlara kayanların yokluğunda gücünü hiçbir zaman kaybetmemiş; aksine daha ileri hedeflere doğru, kararlı ve azimli yürüyüşünü sürdürmüştür. Bu kararlılıktaki en büyük pay, Mehmet Doğan'a aittir. Onun kutsal inadı sayesinde, Türkiye Yazarlar Birliği, bugünlere tertemiz bir şekilde gelmiştir. Bir menfaat beklentisiyle gelen hesapçılar kısa sürede kaybolup gitmiş hasbi dava erleri fedakârca uzun yıllar bu ağır yüke omuz vermiştir.
Bir kültür savaşçısı olan Mehmet Doğan varlığını Türk milletinin geleceğine yönelik umutların büyütülmesine adamıştır. TYB aracılığıyla sınırları aşmış, Edirne'den Ardahan'a planlanan kültür kervanları onun sayesinde rotasını Türk dünyasına çevirmiştir.
Ata yurdumuzun bütün şehirlerini adım adım dolaşarak şiir şölenleri vesilesiyle yıkılan kültürel köprülerini tekrar kurmuştur. Hiç azalmayan enerjisiyle şehirden şehre ülkeden ülkeye koşuşturmuştur.
Ortak hafızamız olan coğrafyalarda yeniden kardeşlik iklimini tesis etmiştir. Adeta zihin haritamızı yeniden çizmiş Gaspıralı'nın bıraktığı yerden birlik bayrağını yeniden Altaylardan Tuna'ya kadar dalgalandırmıştır.
Onun için Türk dünyasına gitmek, başka bir ülkeye gitmek değil, özümüze dönmektir çünkü öz oradadır.
Anadolu'daki varlığımızın güçlenmesi için Türk dünyasıyla kalıcı birliktelikler kurmamız gerektiğinin bilincindeydi.
Birliğin önündeki engellerin kaldırılması hususunda fikirler öne sürmüş gelecekte atılması gereken adımları tek tek sıralamıştır. Mesela Türk birliğinin önündeki ilk engellerden birisi olarak birbirini tanımamak olduğu tespitini yapmış bu sebeple onlarca yıl aydınların birbirilerini tanımalarına vesile olarak kültürel edebi faaliyetleri organize etmiştir. Birlik şuurunun yerleşmesi noktasında bu çalışmaların tesiri yüksektir.
Dışarıda bunları yaparken içeride kültürel yozlaşmaya ve körü körüne batılılaşmaya karşı mukavemet göstermiştir. Tabelaları işgal eden yabancı kelimelerin devletin kurumlarınca ve devlet yetkililerince kullanılmasına isyan etmiştir. Dil giderse il gider diyerek kimliksizliğin sonucu ortaya çıkan kaosa karşı çırpınıp durmuştur.
Kültürü dava edinen az sayıdaki insandan biri olan Doğan, ilerleyen yaşına bedenine musallat olan hastalıklara rağmen yoğun ve yorucu olan kültürel koşusundan vazgeçmemiştir. Semerkant ve Buhara'daki Akif programlarından sonra geldiği Burdur'daki program esnasında hastaneye kaldırılmış olmasına rağmen imza atarak çıkış yapmış faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmiştir. Sağlığını düşündüğümüz için gelmemesi ve dinlenmesi için ısrar etmemize rağmen İstanbul Edebiyat Festivali'ne katılmış 'sizi yalnız bırakmak istemedim' diyerek büyüklüğünü bir kez daha göstermiştir.
Son olarak sevenlerinin ısrarıyla Taceddin dergâhındaki Akif Nöbetinden hemen sonra hastaneye kaldırılmıştır. Hastane sürecinde de TYB'yle yakından meşgul olmuş faaliyetleri tek tek takip etmiş eksiklerin tamamlanmasını istemiş hizmetlerin aksamadan sürmesini tavsiye etmiştir.
Efsaneleşen Batılılaşma İhaneti hemen hemen bütün kurumsal ve şahsi kütüphanelerde olan Büyük Türkçe Sözlük ve onlarca kitabı gibi TYB de onun amel defterini açık tutacak eserlerinden biridir.
Geride bütün öncüler gibi kalıcı izler bırakmıştır.
Yeni nesiller onun izini sürerek yollarını ve yönlerini bulacak menzile ulaşacaklardır.
Vefalı yol arkadaşları TYB başta olmak üzere bütün emanetlerine sadakatle sahip çıkacak onu unutmayacak ve unutturmayacaktır.
Aziz ruhu şad olsun...
AY VAKTİ /212. SAYI /43-45
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.