Nehir boyları medeniyet çiçeklenmelerinin başladığı yerlerdir.
Denizlerden onları ayıran çok üstün vasıfları vardır çünkü.
Tuzlu deniz sularının veremediği nice şeyler vardır onun tatlı sularında.
Bugün dünyanın en önemli şehirlerinin tam ortasından geçen devasa nehirler her şeyin tanığıdırlar; kendi gerçeklikleri adına da.
Hatta medeniyetin kalbinin ilk attığı yerin adı olan Mezopotamya sözcüğü bile, Yunanca mesos: “orta” ve potamos: “ırmak” sözcüklerinden türetilmiştir ve Fırat ile Dicle nehirlerine gönderme yapar.
Nehirler sadece yaşamı değil, ticareti de karaların göbeğine, en iç derinliklerine aktaran ilk otobanlardır tabir yerindeyse.
Bu yazının ilhamı da yine bir nehir olan Rubicon’dur ilginç hikâyesiyle.
Tarihe damgasını vurmuş nehirlerden biridir çünkü.
Romalı generallerin askerleriyle geçemedikleri bir nehirdir Rubicon.
Zira, geçmeleri hâlinde İtalya’ya yürümüş ve bir iç savaşı başlatmış olurlardı.
Tabiri caiz ise ok yaydan çıkmış olurdu geriye dönüşü olmayan bir yolda.
Bugünlerde de yaşanan savaşlar ve çekişmeler sebebiyle adından çok söz ettiren nehirler var tıpkı geçmişte olduğu gibi.
Devamı: https://www.dirilispostasi.com/rubiconun-hatirlattiklari-savas-ticaret-ve-sinirlar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.