Kurbanlarını işkence ve zulümleriyle -biri uzun biri kısa- ölüm yataklarına uyduran Prokrustes; kendi kriterlerine uymayan, inanç sistemlerine itiraz eden herkesi yok sayan hatta yok eden Batı’yı hatırlatıyor.
Gücünü kaybettiği günden bu yana “kurumasın diye sulanan, serpilmesin diye budanan” İslam coğrafyasının kaderi de “Prokrustes’in yatağı”nda işkenceyle öldürülenleri andırıyor.
Mitolojik hikâyeyi biraz daha açarsam ne demek istediğimi daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum…
Atina’nın kurucusu olduğuna inanılan Theseus, Attika’da Prokrustes ile karşılaşır. O, Atina ve Megara -Bizantion’u (İstanbul) kurduğu iddia edilen kavim de buradan gelmişti- yolu üzerinde yaşayan bir hayduttu. Fakat onun, yoldan geçen masum insanları öldürmek için kullandığı metot diğerlerinden oldukça farklıydı. Söylendiğine göre, bu yaratığın evinde biri büyük biri de küçük olmak üzere iki yatak vardı. Yakaladığı yolcuları zorla evine getirir, uzun boylu kurbanlarını küçük yatağa, kısa boyluları ise büyük yatağa yatırırdı. Sonra da boylarını yatağa uydurmak için uzun boyluların ayaklarını ve kollarını keser, kısa boyluları ise özel olarak yaptığı aletleri kullanarak zorla çekip uzatırdı. Fakat Theseus, onu, tıpkı yabancılara yaptığı gibi kendi bedenini yatağına uydurmaya çalışarak öldürdü.”
Batı ne yazık ki uzun zamandır tahakküm ettiği Doğu’da kendi kalıplarını aynı şekilde ölümle dayatıyor.
Devamı: https://www.dirilispostasi.com/batinin-prokrustes-yatagi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.