Mehmet Âkif Ersoy ise millî ve vatanî hisleri terennüm eden en kudretli şairlerimizden biri, dost ve düşman şehadetiyle bir karakter ve ahlâk âbidesidir. Bu hâliyle bizim için İstiklal Marşı bir marştan, Mehmet Âkif de bir şairden çok daha fazla anlam ifade eder. İstiklâl Marşı, bir milletin yeniden ayağa kalkışının, küllerinden doğuşunun, gecenin en karanlık olduğu vakitte güneşin doğacağına inanmasının şiiridir. Dört bir yanı düşmanlı çevrili vatanın kurtuluşu için çırpınan bir yüreğin atışlarıdır. Yakılan bir imparatorluğun küllerinden doğan küçük, genç ve diri bir devlet kurmanın hikayesidir. Mehmet Kaplan, İstiklâl Marşı'nın değerinin hiç şüphesiz tarihi oluşundan geldiğini ve tarihi bir anın eseri olduğunu söyledikten sonra onun ayrıca estetik bir yapıya sahip olduğunu da söyler. Orhan Okay da İstiklâl Marşı'nın "gerek nazım tekniği gerekse muhteva bakımından herhangi bir millî marş güftesinin çok ilerisinde Türk edebiyatının en güzel lirik-hamasi şiirlerinden biri olduğunu" söylerken bir hakkı teslim eder. Ancak İstiklâl Marşı'nın edebî ve estetik değeri, doğal olarak mısralara sığmayan konusunun ve millî marş olmasının arkasında kalmış, edebî tahlilini yapmak isteyenleri, taşıdığı coşku ve derin hissiyat ile içine alıp kaybeder. Bir metni şiir yapan unsurlardan biri taşıdığı ve aktardığı hislerdir, duygulardır. Duygular bazen aşırıya kaçıp okuru âdeta silkelerken bazen de hafifçe omzuna dokunarak içli bir sesle konuşarak verilir. İstiklâl Marşı da hiç şüphesiz duygu yüklü bir şiirdir ve şair, okuru bazen sarsarak bazen de hafifçe yüreğine dokunarak hissiyatına ortak etmeye çalışır. Bu duyguların menşei ise şairin milletine duyduğu muhabbet, vatanına sadakat ile dinimize ve milletimize husumet edenler için beslediği adavettir.
Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/ismail-gulec/2023/03/12/istiklal-marsi-sadece-bir-mars-degildir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.