Kim neye nasıl inanıyorsa, inandığı değerler zayıfladıkça zihniyet yapısı da değişir. Haliyle kadavrasını yani dış görünüşünü de bu değişime uydurur.
Günlük hayatını ve işini bu uydurmaya göre düzenler, ona göre konuşur, yaşar, yer içer, çalışır; kılık, kıyafet, hal ve hareketlerini de aklı yerine, nefsi belirler.
Uydurur kelimesi üzerinde bir nebze duralım.
Kılık, kıyafet, hal ve hareketteki değişim; akıl, düşünce, fikir kontrolünde değil, daha çok “güdülme, yönlendirme, yönetilme” refleksiyle gerçekleşir.
Bu ifadeler, sadece dini meseleler merkeze alarak yorumlanmamalı. Zihin göç ve çöküşünü gerçekleştirmek isteyenler; neyi, nasıl kabul ettirmek istiyorlarsa, güdülmek isteyenleri istedikleri arazilerin malzemesi yaparlar.
Bugün bu güdülmeyi hepimiz yaşıyoruz. Acayip bir hale geldik ve garip bir zihniyet göçünün sarmalında neyi kaybediyoruz neyi kazanıyoruz farkında değiliz.
Dün kara dediğimize, -kara olduğu halde- bugün ak diyebiliyoruz. Kendimize sorular sormaya korkuyoruz. Çükü kendimizle yüzleşmeye cesaretimiz yok.
Devamı:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/zihniyet-gocu-ve-cokusu-47079.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.