30 Ocak 1932 tarihinde ezanımız aslından koparılarak Türkçeleştirilmiş, 18 Temmuz 1932 günü de resmi olarak uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Ezanın “Hayyalelfelah” davet sözü ise Türkçe okunmamıştır. Neden? “Haydin Felaha” denildiği için. “Haydin kurtuluşa” diye seslendirilirse, millet namaza gelir diye.
Oysa ezan ilk okunduğu Asr-ı Saadet devrinden bu yana, yerkürenin her yerinde aralıksız hâlâ aslı gibi okunmakta ve hiçbir dilde, hiçbir kavimde, yabancı dil olarak algılanmamakta ve akıllardan dâhi geçmemektedir.
Neyse esas söyleyeceklerim bunlar değildi. Felah denilince aklıma düştü, belki bilmeyenler yahut unutanlar varsa onlar da hatırlayıversinler diye derç eyledim.
Bugün hedonizmin (hazcılığın) dayattığı her türlü hareket, bizi biz yapan köklerimizden koparmaktadır.
Oysa milletleri millet yapan, onları ayakta tutan asli dayanak noktaları, sahip oldukları kültürel temelleridir. Bir medeniyet, ancak kendi kültürüne yaslanarak yaşar ve korunur.
Bize miras kalan bu kültürel zenginlik, yalnızca geçmişe ait değil, bugünün ve geleceğin teminatıdır. Ecdadımızın inşa ettiği medeniyet, İslam’dan beslenerek, hayatın her alanında ahlak ve adalet temelinde gelişmiştir.
Şimdi bu hakikatleri, esas devletimizin tüm ilgili kurumlarının anlatması gerekmez mi? Sadece Cumhurbaşkanımız Erdoğan mı anlatmalı. Vazife bir tek ona mı mahsus?
Yazının devamı için:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/hangi-millet-kendisine-yabancilasarak-felaha-ermistir-47864.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.