Birbirimize karşı Müslüman olmanın gereğini yerine getirmedikçe mü’min olmamız imkânsızmış. Kitabımız ve Peygamberimiz öyle diyor.
İlk muhatabı şahsım olarak bakalım ne buyurmuş Yüce Peygamberimiz:
-“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit mü’minin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek”! Bu ifadenin üzerine Ashab-ı Kiramın:
-“Ya Rasulullah; “Niçin eriyecek” sorusu üzerine Efendimiz (sav):
-“Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için.” buyururlar. (Ali el-Müttakî, III, 686/8463. Altınoluk.
Evet, hani dünyamız ahiretin tarlasıydı ve ahirete yüzümüzün akıyla gidebilmek için kitabımıza, sünnete uymamız gerekiyordu. Bize böyle öğrettiler ve öğrenmiştik.
O hale geldik ki, dünyalıklarımız yüzünden bir olan Allah’ımızın, bir olan kitabımızın, bir olan son Peygamberimizin söyledikleri ancak nefsimizin hoşuna giderse uyar olduk.
“Bir” olanın, “birlik olun” ikazı sanki yetmiyormuş gibi başka kapılardan, başka şahıslardan medet umarak; “birbirimize inanalım mı inanmayalım mı” kaygısı içerisinde garip ve anlaşılmaz ayrılıklara, gayrılıklara adeta koşarcasına gidiyoruz.
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/biz-muslumanlarin-boluk-porcuk-hali-46735.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.