İki kızımı yatağa götürmek günlük ritüellerimden biri. Biri bir yanımda diğeri diğer yanımda yataklarına uzanıyorum. Öykü okuyoruz, ben okurken oyun oynuyorlar, birbirlerine ve bana takılıyorlar. Sonunda onlara artık uyumalarını söylüyorum, bir saniye içinde de uykuya dalıyorlar.
Son günlerde Oslo’da havalar oldukça sert; göğü inleten fırtınalar rutinimizi bozuyor. Kızlar, kimi zaman beni bile korkutacak kadar yakından gelen, kulakları sağır eden seslerden korkuyorlar. Bense sakinliğimi korumaya çalışıyorum ki onlar endişelenmesin.
Onlar bana sokuldukça, çocukken ebeveynlerimin beni ve kardeşlerimi sakinleştirmek için söylediği sözleri tekrarlayarak güvende hissetmelerini sağlıyorum: “Güvendeyiz, Tanrı merhametlidir, endişelenmeyin.”
Yine de kızlar, çocukların sıkça yaptığı gibi, milyonlarca soru soruyorlar: Gök gürültüsünü kim gönderiyor? Tanrı bunu bize neden yapıyor? Tanrı her şeyi görmüyor ve duymuyor mu?
Fırtınanın ortasında cevap vermekte zorlanıyor, Gazze’yi düşünüyorum. Aynı anda, bir yerlerde, bir evin yıkıntıları arasında ya da bir çadırda, Filistinli bir baba da iki kızına sarılmış benzer soruları cevaplamaya çalışıyor.
Hızla düşünmeyi sürdürüyorum. O baba çocuklarına ne anlatıyor? Bu korkunç, gök gürültüsüne benzer sesleri çıkaranın merhamet sahibi Tanrı değil, askeri üniforma giymiş, Tanrı rolü oynayan ve bir ekranın ardından bir düğmeye dokunarak kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veren biri olduğunu mu? Bir çocuğa yüksek teknolojili bir soykırımı nasıl açıklarsınız? Onlara geleceğin imha operasyonlarından birini yaşıyor olduklarını nasıl anlatırsınız?
Devamı: https://www.perspektif.online/hepimizin-distopik-gelecegi-filistin/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.