• İstanbul 8 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 12 °C
  • Konya 5 °C
  • Sakarya 9 °C
  • Şanlıurfa 11 °C
  • Trabzon 10 °C
  • Gaziantep 10 °C
  • Bolu 2 °C
  • Bursa 9 °C

Hayatı Yıldızlarla Dertleşmek Olan Şair

Fahri TUNA

Romanyalı Hayat Memiş;

Portre / Fahri Tuna

Adı aşk, soyadı şiir olan şair.

Umudun şairi. Kalpten umutların şairi.

Kalbi Türkiye ve Türkçeyle lebalep dolu şair.

Çanakkale sevdalısı yürek.

Onu tanıdığımda on sekizine girmek üzereydi.  2008 Haziranında Sapanca Şiir Akşamlarında konuğumuzdu. Romanya Türk şiirinin zarif ve güçlü çınarı Gülten Abdulla Ablamızın kolunda adeta torunuymuşçasına dolaşan, on sekizine girmemiş bir prensesti adeta Hayat; mahcup, munis, mütebessim.

Adeta bir yeryüzü cenneti olan Sapanca Gölü’nün kıyısında, o akşam Çocuk olsam, kara dutlardan dudaklarımı boyasam / Masalların arkasına saklansam / Dolaplarla dönsem, ip atlasam, salıncakta sallansam dizelerini okuyan Gülten Abdulla’nın tarif ettiği çocuk, sanki kolundaki Hayat Memiş’ti. Ortadan uzunca boyu, simsiyah koyu gözleri, belirgin siyah kaşları, kâh dalgın kâh belirgin bakışları, dünyayı pek de umursamaz tavırlarıyla kadim bir Köstence Masalının içinden çıkıp gelmiş bir kız çocuğuydu adeta. Evet evet tam da buydu. Böyleydi. Masalsı kız çocuğuydu.      

Okuduğu şiiri de iyi hatırlıyorum:

İspatla / Uyan ey ‘Türk’üm’ diyen genç insan / Dediğini ispatla, delil getir / Zor da sansan bu çok kolay / Bana dağları taşları verme, istemem / Umurumda olmazsın korkup kaçarsan

Lise son sınıfa ancak geçmiş, on sekizine ancak ayak basmış bu güzel kızın, Düş Bahçem, Yıldızlarla Dertleşmek, Bir Damla Mutluluk adlı yayımlanmış üç de şiir kitabı bulunuyordu. Belliydi ki, - hele de o yaşın duyarlığıyla - içi lebalep Türkiye ve Türklük sevgisiyle doluydu. Sevgi demek yetmez; sevdaydı onunki.

Siyah bir kuğu gibi dolaştı, yirmi bir şairin katıldığı o şiir şöleninde Hayat Memiş. Zarif ve heyecanlı bir kuğuydu. Güleryüzlü ve ürkek. Sözlerinden çok iri simsiyah koyu gözleriyle, bakışlarıyla konuşuyordu.  

Üç gün süren o şiir şölenini sonunda amca-yeğen olmuştuk artık Hayat Memiş ile. Öylesine sıcak, öylesine sevecen, öylesine şiir bakışlı bir yeğenimdi o artık benim.

İnşaat mühendisi Belgüzar Hanımla, yine inşaat mühendisi Bayazıt Beyin tek çocuğu olarak 1990 ilkbaharında Romanya Köstence’de doğmuştu Hayat. Anne ve babasının yoğun işleri nedeniyle, çocukluğu, Huriye Anneannesiyle İusein Dedesinin dizi dibinde, Köstence’nin bir köyünde, neşeyle, sımsıcak masallarla geçti. İleride ona Türkiye bizim alın yazımız dizesini yazdıran ruhi zemin ve bilinç bu köyde hayat buldu. Bu bilince Sayime Babaannesi ve Müzelep Dedesinin payını da eklemeliyiz. Hayat Memiş’in ilk okulu, anneanne-dede, babaanne-dede evidir demek yanlış olmaz. Nitekim on üçünde yazdığı ilk şiirini de onlara okumuş, İusein Dedesi gözyaşlarına boğulmuştu. Akan bu sevinç gözyaşlarından torununun, şairliğine ilk adımı atışının gururu kadar, onu Anadolu ve Türkçe sevdasıyla yetiştirmiş olduğunu görmenin huzuru da vardı elbette.

İlkokul, ortaokul, lise derken. Üniversitede ne okumalı, hangi mesleği tutmalıydı Hayat?

Çocukluğundan beri, kimin parmağı kanasa, yara bandını yetiştiren ilk o oluyordu hep. Doktor teyzesine da hayrandı. Kendisini bildi bileli doktor olmayı istediğini hatırlıyordu. Üstelik de lisede sayısal alanda okumuştu; Köstence Mircea cel Batran Ulusal Koleji’nde Matematik- Fizik bölümünün en başarılı öğrencilerinden biriydi.

Adı Hayat’tı onun. Ömrü biçen Allah’tı elbette. Hayatın, hayatların sahibi de O’ydu kuşkusuz. İşte Hayat Memiş, insanlar, Allah’ın bahşettiği hayatlarını daha sağlıklı, daha huzurlu, daha mutlu yaşasınlar diye, çocukluk hayali tıp eğitimine karar vermişti. Doktor olacaktı. Doktor olmalıydı.

Oldu da. Ülkenin en prestijli okulu, Bükreş Tıp Fakültesini bitirdi. Tıp öğrenciliği boyunca Kalp ve Damar hastalıklarına ilgi duyduğundan, şimdilerde Kardiyoloji ihtisası yapmakta.

Sormak isterim; bir şair hekim, hangi alanda ihtisas yapabilir? Tartışmasız cevabınız kalp değil mi? Zira şiir kalpten yazılan bir şeydir, bir. Kalplere hitap eder, iki. Bir şairin kalp hastalıkları ihtisası yapıyor olması ne güzel bir münasipliktir.

Tıp yoğun uğraş gerektiren, bencil, başka ilgiye zaman bırakmayan bir alandır. Yorucu ve yoğun bir alandır. Liseyi bitirene kadar üç şiir kitabı yayımlayan Hayat’ımıza, yeni yeni şiirler yazacak, yeni yeni ufuklara dizeler saçacak, yeni yeni yıldızlarla dertleşecek zaman enerji ve takat bırakmakta mıdır? Pek sayılmaz elbette.

Ama bir şair daima şairdir. Yaşı mesleği uğraşı ne olursa olsun. Şiir, yeri ve zamanı gelince kendini yazdırır. Bu hep böyledir. Hep böyle olmuştur. Hep de böyle olacaktır. Ne şiir Hayat’ın peşini - pardon kalbini- bırakmıştır, ne de Hayat, şiirin. Eskisi kadar olmasa da yazmaya, üretmeye devam etmektedir elbette.

Şiiri can yeleği olarak görmektedir. Kendiyle dertleşmesidir bir bakıma. Ve yıldızlarla.

‘Türkçe somut anlamda kimliğim, soyut anlamda da ise melodimdir’ der anadili hakkında. Evet; Türkçesi onun, kimliği ve melodisidir. Bununla da gurur duymuştur daima.

Nazım, Özdemir Asaf ve Can Yücel hayranıdır. Romen şairlerden ise Mihai Eminescu, George Bacovia ve Lucian Blaga‘nın şiirlerini beğenir.

Türkiye sevdalısıdır; hiçbir yerinini ayırt etmez; her yöresini, her köşesini sevdiğini söyler. En çok özlediği şehir mi? Hiç düşünmeden İstanbul der. Romanya’dan ise doğup büyüdüğü Köstence elbette.

Hayat’ın hayatındaki en yakın arkadaşı Huriye Anneannesidir. Birkaç yıl önce ötelere uğurladığı anneannesiyle konuşurken bulmaktadır kendini sık sık, içten içe. Anneannesinin ruhunu daima yanında hissetmekten de çok mutludur, ondan güç almaktadır.  

Sevgisi Cennet / Öfkesi Cehennem / Şefkati çiçek / İşte budur deniz der bir şiirinde.

Kış Perisi diye bir şiiri var onun. Yok yok, yanılıyor Hayat; kendisi bizim yaz perimiz. Hatta hatta bahar perimiz.

Çocuk kalmak istiyorum diye fısıldıyor bir şiirinde. Ah be güzel kalpli kız; hayat ne kadar zor, hayat yokuşu ne kadar çetrefilli, hayat ne kadar hüzünlerle dolu da olsa, edebiyat dediğin şiir dediğin dize dediğin bir çocuğun kalbinden fışkıran güzelliklerden başka nedir ki. Dert etme, sen hep çocuk kalacaksın.

Dünyanın anlamıdır sevmek dizesinin sahibidir Hayat Memiş. Eyvallah. Yeryüzü bir sevgi ummanından, insan bir damla sevgiden yaratılmadı mı? Elbet yaratıldı.

En sevdiği şiiri Ağaçlardan Öğrendik Bizdir. O şiirinden de Ҫanakkale’nin hürriyete susayan toprağını / Binlerce mert askerin asil kanı suladı / İsmi meçhuldur, şahidesiz yatanı / Mezarı vatanıKefeni bayrağıdır.

Keşke bir şiir olsam / Bir kitaptan okunsam diyorsun ya Hayat Memiş. Nice dizelerde, nice şiirlerde, nice kitaplarda okunacaksın sen, daima. Göreceksin bunu.

Hayat Memiş; yıldızlarla dertleşmeyi seven şair.

Hayatı yıldızlarla dertleşerek geçen şair.       

Yıldızın de dertleşmen de bol olsun.

Simsiyah gözlerinden altın dizeler devşir bizlere, yıldız yıldız.

whatsapp-image-2021-09-23-at-01.06.21.jpeg

Bu yazı toplam 223 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim